ABD ve İngiliz yönetimlerinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne sundukları Kıbrıs ile ilgili karar tasarısı, Rusya'nın vetosuna takıldı.
5'i daimi toplam 15 üyenin müdahil olduğu oturumda 14 üye EVET derken, daimi veto hakkını kullanan Rusya'nın HAYIR diyerek büyük şok etkisi yaptı.
Son yıllarda, istediği kararı kafasına göre yorumlayarak tartışmalı bir şekilde çıkarmakta zorlanmayan Amerikan yönetiminin son planı Rusya'ya takılmış oldu.
Rus Dışişleri Bakanlığı, verilen vetonun teknik nedenlerden kaynaklandığını söyledi; ama bunun böyle olmadığını çoğu ülke biliyor.
Avrupa'da İngiltere, Ortadoğu'da İsrail, Kafkasya ve Balkanlar'da ise diğer müttefik ülkeler ile Amerikan emperyalizminin kendisini çevrelediğini gören Rusya, en azından Kıbrıs ayağının kendi aleyhine gelişmesine müsaade etmedi.
1960'larda Rusya ile GKRY , 1974 sonrası Türk yönetimi ile ABD ilişkilerinin gelişimine bakıldığında bu bölgede iki devin stratejik hesaplar yaptıkları gözlerden kaçmaz.
BM Güvenlik Konseyi'nde yaşanan bu son gelişme de bunlardan biri.
Rusya hassas bölgelerde oldu-bittilerin yaşanmasından endişe duyuyor.
Ada'da referandumlardan birkaç gün önce ABD ve İngiltere'nin işi aceleye getirerek karar aldırmaya çalıştığını söyleyen Rusya, koşullar oluşunca kararını değiştirebileceğini söyledi.
Konsey'e sunulan söz konusu tasarıda, Ada'ya silah temin edecek ülkelere ambargo uygulanması ve Birleşmiş Milletler'in yeni Barış Gücü'nün Ada'da anlaşmanın güvenlikle ilgili hükümlerinin uygulanmasını sağlaması öngörülüyordu.
Rus-Rum ilişkilerinin ve Türk yönetimi ile olan siyasal trendin çıkmaza girebileceğini gören ve bilah ambargosu ile pazarını kaybedeceğini anlayan Rusya'nın tutumu gerçekten anlamlı.
Rusya gerçekten de kendi çıkarları ve dış politik öncelikleri için Kıbrıs gibi jeostratejik öneme haiz bir bölgeyi es geçmek istemiyor.
ABD-İngiliz oldu-bittisini kendi çıkarına aykırı bulan ve kendini bu bölgeden soyutlayacağını düşünen Rusya vetosunu kullandı.
Bir zamanlar Komünist tehditi gerekçe göstererek tukaka ettiğimiz Rusya, aynı zamanda Türk dış politikasına da büyük ders verdi.
İleriye dönük açılımları için BM'deki hazır hakkını da kullanmış olsa, Rusya kendisinden bekleneni yaptı. Türkiye'nin bu bölgedeki en meşru hakkını savunup savunamaması ise ayrı bir tartışma konusu.
KKTC lideri Denktaş, "Allah Rusya'dan razı olsun''diyerek hem tarihi bir laf etmiş, hem de Rusya'nın ne derece oportünist bir devlet olduğunu dolaylı şekilde görmeyen gözlere, duymayan kulaklara yönlendirmiştir.
5'i daimi toplam 15 üyenin müdahil olduğu oturumda 14 üye EVET derken, daimi veto hakkını kullanan Rusya'nın HAYIR diyerek büyük şok etkisi yaptı.
Son yıllarda, istediği kararı kafasına göre yorumlayarak tartışmalı bir şekilde çıkarmakta zorlanmayan Amerikan yönetiminin son planı Rusya'ya takılmış oldu.
Rus Dışişleri Bakanlığı, verilen vetonun teknik nedenlerden kaynaklandığını söyledi; ama bunun böyle olmadığını çoğu ülke biliyor.
Avrupa'da İngiltere, Ortadoğu'da İsrail, Kafkasya ve Balkanlar'da ise diğer müttefik ülkeler ile Amerikan emperyalizminin kendisini çevrelediğini gören Rusya, en azından Kıbrıs ayağının kendi aleyhine gelişmesine müsaade etmedi.
1960'larda Rusya ile GKRY , 1974 sonrası Türk yönetimi ile ABD ilişkilerinin gelişimine bakıldığında bu bölgede iki devin stratejik hesaplar yaptıkları gözlerden kaçmaz.
BM Güvenlik Konseyi'nde yaşanan bu son gelişme de bunlardan biri.
Rusya hassas bölgelerde oldu-bittilerin yaşanmasından endişe duyuyor.
Ada'da referandumlardan birkaç gün önce ABD ve İngiltere'nin işi aceleye getirerek karar aldırmaya çalıştığını söyleyen Rusya, koşullar oluşunca kararını değiştirebileceğini söyledi.
Konsey'e sunulan söz konusu tasarıda, Ada'ya silah temin edecek ülkelere ambargo uygulanması ve Birleşmiş Milletler'in yeni Barış Gücü'nün Ada'da anlaşmanın güvenlikle ilgili hükümlerinin uygulanmasını sağlaması öngörülüyordu.
Rus-Rum ilişkilerinin ve Türk yönetimi ile olan siyasal trendin çıkmaza girebileceğini gören ve bilah ambargosu ile pazarını kaybedeceğini anlayan Rusya'nın tutumu gerçekten anlamlı.
Rusya gerçekten de kendi çıkarları ve dış politik öncelikleri için Kıbrıs gibi jeostratejik öneme haiz bir bölgeyi es geçmek istemiyor.
ABD-İngiliz oldu-bittisini kendi çıkarına aykırı bulan ve kendini bu bölgeden soyutlayacağını düşünen Rusya vetosunu kullandı.
Bir zamanlar Komünist tehditi gerekçe göstererek tukaka ettiğimiz Rusya, aynı zamanda Türk dış politikasına da büyük ders verdi.
İleriye dönük açılımları için BM'deki hazır hakkını da kullanmış olsa, Rusya kendisinden bekleneni yaptı. Türkiye'nin bu bölgedeki en meşru hakkını savunup savunamaması ise ayrı bir tartışma konusu.
KKTC lideri Denktaş, "Allah Rusya'dan razı olsun''diyerek hem tarihi bir laf etmiş, hem de Rusya'nın ne derece oportünist bir devlet olduğunu dolaylı şekilde görmeyen gözlere, duymayan kulaklara yönlendirmiştir.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005