Rusya'dan yeni askeri doktrin

Rusya 2010 yılında kabul edilen askeri doktrinini yenilemeye hazırlanıyor. Bu gelişmeyle ilgili Rusya'dan yapılan üst düzey açıklamalarda yeni askeri doktrinin NATO'nun genişlemesi, füze savunma sistemleri meselesi, Ukrayna krizi ve bu krizin etrafında meydana gelen olaylar gibi uluslararası siyasi faktörlere göre şekilleneceği ifade ediliyor.Rusya Güvenlik Konseyi Sekreter Yardımcısı Mihail Popov, "NATO'nun genişleme süreci de dahil olmak üzere, bu organizasyona üye ülkelerin mevcut askeri varlıklarının giderek sınırlarımıza yaklaştığı bir konjonktürde söz konusu faaliyetlerin Rusya Federasyonu için en önemli dış tehditlerden biri olduğu konusunda şüphe yok" açıklamasında bulundu. Arap Baharı kapsamında İslam coğrafyasındaki gelişmeler, Suriye krizi ve Ukrayna meselesi kapsamındaki gelişmeler Rusya'ya yeni tehditlerin yönelmesine sebep olduğunu düşünen Rusya yönetimi bu kapsamda yeniden gardını alıyor.Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi önceki gün NATO'nun Doğu Avrupa'da 5 yeni üs kuracağını iddia etmişti. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen ise NATO'nun Doğu Avrupa'da askeri üs kurmayı planladığını açıklamıştı. Mart ayında Kırım'ın Rusya ile birleşmesinden sonra NATO, Rusya sınırına askeri yığınak yapmaya başladı. Baltık bölgesinde hava savunma gücünü artıran NATO, Karadeniz'deki varlığını da üst sınıra taşımış durumda. ABD hava kuvvetleri unsurları Nisan ayından beri Polonya, Litvanya, Letonya ve Estonya'da varlığını sürdürüyor.İşte NATO'nun tahrik edici bu ve benzeri adımları Rusya'yı yeni tedbirler almaya mecbur bırakıyor.  Rusya'nın bu yeni gelişen tehdit algılamalarına göre değişecek askeri doktrini bu yılın sonuna kadar tamamlanması bekleniyor.Bütün bu gelişmeler Batılı ülkeler ile Rusya arasında yaşanan gerginliğin daha da tırmanacağını gösteriyor. Rusya'nın artık eski Rusya olmadığını herkes Suriye, Kırım ve Ukrayna konularında gördü. Bu durum Rusya'nın iyice düşünülmüş adımlarında kolay kolay geri adım atılmayacağının da göstergesi. Hal böyleyken Batı ile Rusya'nın gerginliğinde Türkiye'nin tavrının ne olacağı bize asıl düşündüren şey.Ekonomisi Libya, Suriye gibi ülkeleri karıştıran Arap Baharı süreciyle büyük darbe alan Türkiye için Rusya'da büyük fırsatlar doğmuş durumda. Türkiye Batılı dostları(!) için Rusya fırsatını tepecek mi, yoksa dinleme skandalıyla sözde müttefik, özde ise düşman oldukları ortaya çıkan NATO'daki ortaklarına hak ettikleri dersi mi verecek?Türkiye'ni geleceğini bu sorunun cevabı yakından ilgilendiriyor.1952 yılından beri üye olduğumuz NATO'daki müttefiklerimiz Almanya, ABD ve İngiltere Türkiye'yi yıllardan beri dinlemişler. Son 12 yıldır iktidarda Batılı bütün projelerde rol alan, her türlü taleplerini geri çevirmeyen, bütün işgallerine ortak olan AKP hükümeti iş başında olduğu halde Türkiye'ye güvenmeyen NATO'daki ortaklarımız için Rusya'daki çıkarlarımızdan vazgeçmek Türkiye için yapılabilecek en büyük yanlış olacaktır. Rusya'daki çıkarlarımızı fark etmek için strateji uzmanı olmaya gerek yok. Bundan dolayı hükümetin de bunun farkında olması gerekiyor.Ama iktidardaki siyasilerin Batılı ülkelerle olan bağları bu konuda Türkiye'nin çıkarlarını korumaya izin vermiyor. NATO'nun Türkiye'ye ihanet ettiğinin tescillendiği bu dönemde aklı başında olan bir hükümet, bu fırsatı Rusya'yla ilişkileri kuvvetlendirmek için kullanırdı. Dış politikada en yanlış kararlara imza atan Davutoğlu'nun başında olduğu yeni hükümet bakalım bu konuda hangi duruşu belirleyecek?