17 Mayıs'ta Swiss Otel'de 'Uluslararası Kongreler Şehri İstanbul' konulu tanıtım toplantısında yapılan konuşmalardan bazı notlar düştüm. Toplantıda, İstanbul hayranlıklarından, onu herşeyi ile, her alanda geliştirmek ve tanıtmak düşüncelerinden, projelerinden bahsedildi. Dolayısıyla, İstanbul'un tanıtılması Türkiye'nin tanıtılması demek ki.
"İstanbul rüya şehir, rüyalarımızın, mazimizin ve geleceğimizin şehri. Sanat ve turizm her zaman önde yerini almıştır. Türkiye iki kıta arasında, stratejik bir konumda... Türkiye'nin hiç şüphesiz dünyaya açılan penceresidir İstanbul. Küçük problemleri çözüp de büyük problemleri bırakıp İstanbul'u silik bir şehir haline getiremeyiz. İstanbul'u karar merkezi olarak görmeyi hedefliyoruz. İstanbul bir tarih şehri, sanat merkezidir. Bir sağlık ve eğitim merkezi olma yolunda mesafe katetmiştir. İstanbul sadece bir turizm şehri değildir... 10 ay, 8 ay açan güllerin üzerinde çalışmalar yapıyoruz, amacımız dışarıya gül ihraç eden bir ülke olmak. İstanbul'un tarihi dokusunu, sanatını ortaya çıkaracağız. Savaş artığı görünen İstanbul'u, inşallah İstanbul'a yakışır hale getireceğiz. Artık kötü gidişi kimse aklından geçirmemeli. Bina yapmak yerine şehir dokusunu geliştirmeyi hedefliyoruz". Ali Müfit Gürtuna bunları söylerken, Turizm Bakanı, "İstanbul'dan Ankara'ya gidişimde Ankara'nın ne kadarda sakin bir şehir olduğunu düşünüyorum, İstanbul'da olmadığımız için bir mahrumiyet duygusu yaşıyorum. Buraya Dersaadet şehri boşuna dememişler. Burada yaşamanın bir bedeli olduğunu lütfen hatırlayalım. Her şeye rağmen, her şeyi ile beraber dünyanın en güzel şehirlerinden birinde yaşıyorsunuz. Bu kadar güzel bir şehir, iki kıta arasında olan şehir neden bir turizm yeri olamıyor. Yüksek bir tatmin oluşturabilmek için bir çok potansiyeli var ama hak ettiği potansiyeli bulamıyor. İstanbul'u bir turizm şehri olarak düşündüğümüz anda inanın ki her şey kendiliğinden olacaktır. İstersek bunu yapabiliriz. Bu şehrin cazibesinin nelere muktedir olacağını anlatmaya çalışıyorum" diyor.
Toplantı bu duygular içerisinde sürerken nazar-ı dikkatimi bir şey çekti. Farklı kültürlere, farklı düşüncelere sahip insanlar kümesi bir noktada buluşup toplanmışlardı. İstanbul'la ilgileniyor ve onu seviyorlardı, keşke dedim, milli ve manevi konularda da böyle bir noktada buluşabilse insanlar. Elbette İstanbul'un gelmişiyle geçmişiyle dünya yolunda ayak izinin kalmasını isteriz. Bununla beraber Türkiye sınırları içerisinde yaşayan insanlarının da eğitimde, kültürde, anlayışta da ön planda olmasını dileriz. Başarıya ulaşabilmek için iyi düşünüp öyle karar vermek, karar verip başlamak lazım. Ve bu ülkenin adının kalıcı olabilmesi için, ülke menfaatleri yönündeki görüşlerin bir noktada buluşabilmesi de çok önemlidir. Bu ülkenin, bu güzel şehrin kültürüyle, sanatıyla, ananesiyle baki kalması mutlak lazım gelmektedir.
Bu arada, 20 Mayıs'ta Çağlayan'da Prof. Dr. Haydar Baş'ın önderliğinde yapılan miting de bu ülkenin milli ve manevi değerlerinin yüceltilmesi adına yapılmıştır. Bu birlik ve beraberlik şemsiyesi altında herkesin toplanması icap eder.
Bu bütünlük ve beraberlik duyguları içinde olan herkese başarılar dilerim.
"İstanbul rüya şehir, rüyalarımızın, mazimizin ve geleceğimizin şehri. Sanat ve turizm her zaman önde yerini almıştır. Türkiye iki kıta arasında, stratejik bir konumda... Türkiye'nin hiç şüphesiz dünyaya açılan penceresidir İstanbul. Küçük problemleri çözüp de büyük problemleri bırakıp İstanbul'u silik bir şehir haline getiremeyiz. İstanbul'u karar merkezi olarak görmeyi hedefliyoruz. İstanbul bir tarih şehri, sanat merkezidir. Bir sağlık ve eğitim merkezi olma yolunda mesafe katetmiştir. İstanbul sadece bir turizm şehri değildir... 10 ay, 8 ay açan güllerin üzerinde çalışmalar yapıyoruz, amacımız dışarıya gül ihraç eden bir ülke olmak. İstanbul'un tarihi dokusunu, sanatını ortaya çıkaracağız. Savaş artığı görünen İstanbul'u, inşallah İstanbul'a yakışır hale getireceğiz. Artık kötü gidişi kimse aklından geçirmemeli. Bina yapmak yerine şehir dokusunu geliştirmeyi hedefliyoruz". Ali Müfit Gürtuna bunları söylerken, Turizm Bakanı, "İstanbul'dan Ankara'ya gidişimde Ankara'nın ne kadarda sakin bir şehir olduğunu düşünüyorum, İstanbul'da olmadığımız için bir mahrumiyet duygusu yaşıyorum. Buraya Dersaadet şehri boşuna dememişler. Burada yaşamanın bir bedeli olduğunu lütfen hatırlayalım. Her şeye rağmen, her şeyi ile beraber dünyanın en güzel şehirlerinden birinde yaşıyorsunuz. Bu kadar güzel bir şehir, iki kıta arasında olan şehir neden bir turizm yeri olamıyor. Yüksek bir tatmin oluşturabilmek için bir çok potansiyeli var ama hak ettiği potansiyeli bulamıyor. İstanbul'u bir turizm şehri olarak düşündüğümüz anda inanın ki her şey kendiliğinden olacaktır. İstersek bunu yapabiliriz. Bu şehrin cazibesinin nelere muktedir olacağını anlatmaya çalışıyorum" diyor.
Toplantı bu duygular içerisinde sürerken nazar-ı dikkatimi bir şey çekti. Farklı kültürlere, farklı düşüncelere sahip insanlar kümesi bir noktada buluşup toplanmışlardı. İstanbul'la ilgileniyor ve onu seviyorlardı, keşke dedim, milli ve manevi konularda da böyle bir noktada buluşabilse insanlar. Elbette İstanbul'un gelmişiyle geçmişiyle dünya yolunda ayak izinin kalmasını isteriz. Bununla beraber Türkiye sınırları içerisinde yaşayan insanlarının da eğitimde, kültürde, anlayışta da ön planda olmasını dileriz. Başarıya ulaşabilmek için iyi düşünüp öyle karar vermek, karar verip başlamak lazım. Ve bu ülkenin adının kalıcı olabilmesi için, ülke menfaatleri yönündeki görüşlerin bir noktada buluşabilmesi de çok önemlidir. Bu ülkenin, bu güzel şehrin kültürüyle, sanatıyla, ananesiyle baki kalması mutlak lazım gelmektedir.
Bu arada, 20 Mayıs'ta Çağlayan'da Prof. Dr. Haydar Baş'ın önderliğinde yapılan miting de bu ülkenin milli ve manevi değerlerinin yüceltilmesi adına yapılmıştır. Bu birlik ve beraberlik şemsiyesi altında herkesin toplanması icap eder.
Bu bütünlük ve beraberlik duyguları içinde olan herkese başarılar dilerim.
Derya Şüheda Terzi / diğer yazıları
- Bir şairin gece serüveni / 27.06.2001
- Limanı tarumar olmuş gemiler ne yapsın / 26.06.2001
- Ömür ağacı / 20.06.2001
- Raflardaki krallar / 19.06.2001
- Evrim safsatasına bir derkenar / 16.06.2001
- Okuma sanatına dair / 11.06.2001
- Yağmura sırdaş / 09.06.2001
- Gönül sayfası / 08.06.2001
- İstanbul'da Üsküdar / 07.06.2001
- Kamuflaj tekniği / 05.06.2001
- Limanı tarumar olmuş gemiler ne yapsın / 26.06.2001
- Ömür ağacı / 20.06.2001
- Raflardaki krallar / 19.06.2001
- Evrim safsatasına bir derkenar / 16.06.2001
- Okuma sanatına dair / 11.06.2001
- Yağmura sırdaş / 09.06.2001
- Gönül sayfası / 08.06.2001
- İstanbul'da Üsküdar / 07.06.2001
- Kamuflaj tekniği / 05.06.2001