Sabır ve istikamet abidesi Hz. Zeyneb-IX

9 gündür süren yazımızdan yola çıkarak, hiç şüphesiz Kerbela'da yaşananların tüm insanlık için çok büyük ibretler alınacak, dersler çıkartılacak yönleri söz konusudur. Bunun yanı sıra Hz. Zeyneb'in (s.a) öncesinde ve sonrasında verdiği mücadele ise tüm mü'min kadınlar hatta kadın-erkek tüm müslümanlar için tam manasıyla bir ölçü mahiyetindedir.

Hz. Zeyneb'in (s.a) hayatına baktığımızda kendileri küçük yaştan itibaren babası Hz. Ali'nin (s.a) maruz bırakıldığı birçok haksızlığa şahit olmuş ve aynı zamanda verdiği mücadeleye de şahitlik ederek kendine örnek almıştır.

Yine ağabeyleri Hz. Hasan (a.s) ve Hz Hüseyin'in (a.s) yaşadıkları tüm haksızlıklara ve çekmiş oldukları tüm çilelere şahitlik etmiştir.

Kerbela'da verdiği tüm mücadele babası ve abilerinin vermiş olduğu mücadelenin bir devamıdır aslında.

Yaşadığı o büyük acılara rağmen Kûfe'de ve Şam'da yapmış olduğu konuşmalarla, tam manasıyla bâtıla ve küfre karşı o büyük mücadeleyi devam ettirmiştir.

Tıpkı dedesi Resûlullah'ın (s.a.a), annesi Hz. Fâtıma'nın (s.a), babası Hz. Ali'nin (a.s), abileri Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin'in (a.s) yaptıkları gibi hiçbir zaman insanları ikaz ve irşaddan vazgeçmemiştir.

Şimdi, gelelim günümüze...

O gün Yezid vardı. Çarşamba günü Cuma namazı kıldıran bir İslam halifesi!?..

Bugün ise hakkı bâtıl, bâtılı hak gösteren yüzlerce Yezid...

O gün 40 bin kişilik ordu karşısında dimdik duran 72 kişilik tertemiz pak bir topluluk...

Bugün ise bâtılı hak gösteren güruh karşısında dimdik duran bir ilim adamı ve kadrosu...

O gün Hz. Hüseyin'i yalnız bırakan bir İslam topluluğu...

Bugün ise Haydar Hoca'yı yalnız bırakanlar...

Prof. Dr. Haydar Baş Bey son zamanlarda onur konuğu olarak katıldığı tüm programlarda çok önemli bir hususa değinerek, "Dünya beni takip ediyor, 4 milyar insan benim projelerimi uyguluyor fakat ne tuhaf ki kendi ülkemde yüzde bir oy bile alamıyorum" şeklinde haklı bir sitemde bulunuyor.

Evet, çok tuhaftır ki katıldığı onlarca uluslararası ve milli kongrelerde, dünyanın en ileri gelen ilim adamları tarafından ayakta alkışlanan, özel bir şekilde Duma'ya davet edilen, yüzlerce kongre, panel, sempozyumun yapılmasına vesile olan ve katılımlarıyla milyonları ayıktırmaya çalışan bir ilim adamı var ve milletimiz sahip çıkmıyor.

Kaleme aldığı onlarca eser ve Ehl-i Beyt Külliyatıyla bu milleti Ehl-i Beyt merkezinde birleştiren, "Hoş Geldin Atatürk" eseriyle milletini Ata'sıyla buluşturan bir ilim deryası var ve milletimiz sahip çıkmıyor.

Her zaman Hakk'ın ve haklının yanında olan, hiçbir zaman zulme ve haksızlığa boyun eğmeyen, her daim dimdik ayakta duran ve "Benim arkam çok sağlam, çünkü arkamda Cenab-ı Hakk var, ben sırtımı Allah'a dayamışım" diyen bir gönül insanı var ve milletimiz sahip çıkmıyor.

"Dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzün, milli bütünlüğümüz dini bütünlüğümüzün teminatıdır" diyen ve her konuda devletine milletine, vatanına sahip çıkan bir siyasi parti liderimiz var ve milletimiz bu lidere sahip çıkmıyor.

"Milli Ekonomi Modeli" teziyle dünyayı ayağa kaldıran ve 4 milyar insanın karnını doyuran fakat "bu tezi ben kendi milletim için yazdım" demesine rağmen milleti tarafından yalnız bırakılan bir dünya liderimiz var ve yine milletimiz bu lidere sahip çıkmıyor.

Ne hazindir ki bütün yaşamı boyunca vatanına, milletine hizmet etmiş ve zerre hukukun dışına çıkmamış olan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza sahip çıkılmamasının yanı sıra, devamlı süregelen ve özellikle son zamanlarda da devam eden haksızlıklar, düzenlenen suikastlar, atılan iftiralar çok üzücü bir durum teşkil etmektedir. Buna rağmen yine de tıpkı Ehl-i Beyt'in yaptığı gibi hiçbir zaman geride durmayarak her zaman hakkı savunup haklı mücadelesine devam etmiştir ve etmektedir.

Sonunda hak yerini bulacaktır ve buna inancımız sonsuzdur.

Kaybeden ise hakkın yanında olmayıp, zalim ve zulmedenlerle birlikte olanlar olacaktır.

Artık iş işten geçmeden ve vakit çok geç olmadan ayıkalım ve hakkın ve haklının yanında olalım. Yoksa maalesef son pişmanlık fayda etmeyecektir.