Önceki gün Bağdat sokaklarında dolaş(tırıl)an kişinin Saddam olup olmadığı hala tartışılıyor. Yanında birkaç korumasıyla Bağdat caddelerinde turlayan kişinin Saddam olması ya da olmaması kadar, dikkat edilmesi gereken önemli bir konu daha var.
Çevrede toplanan büyük kalabalığın kendinden geçerek " Kanımız, canımız Saddam..!" diye haykırması görülmeye değerdi.
Bir tarafta; Amerikan uçakları tarafından vurulan binalardan yükselen kara dumarlar; diğer yanda, ellerinde hafif makinalı tüfeklerle vatanlarını savunan sivillerin attığı naralar...
İngiliz ve Amerikan güçlerinden oluşan işgalcilerin Irak kentlerine düzenlediği bombardımanlar her geçen gün Saddam'ın gücüne güç katıyor. Pazaryerlerinin, doğumevlerinin, insanların, sivillerin,bebelerin, ceninlerin...vurulduğunu gören, Sünni'sinden Şii'sine, Arabından Acem'ine hangi etnik ve dini unsura sahip olursa olsun, insanlar Irak için, Saddam için kenetlenmiş haldeler.
Irak'ı özgür(leş)tirmek (!) için bölgede büyük kıyım başlatan Amerika, Irak çöllerinde kendi kuyusunu, kendi mezarını kazdığının farkında değil anlaşılan.
Irak halkı eskisinden daha milliyetçi bir ruhla cephelere akıyor. "Ölürsek Şehidiz" diyerek kendini savaşın ortasına, tankların önüne atan gencinden yaşlısına Iraklılar, er ya da geç zaferin kendilerinin olacağını haykırıyorlar.
Amerikan yönetimi, Irak'a demokrasi getirmek için başlattığı bu operasyonla, bölgede yeni bir Filistin doğurduğunun farkında değil.
Son haftalarda düzenlenen şehadet saldırıları durumun vehametini gösteriyor. Ama görmüyorlar, görmek istemiyorlar.
Kendi demokrasi anlayışını bölgedeki bazı devletlerde pratiğe döken Amerika'nın, Irak'ta da aynı teoriyi devreye sokması güç olacak. Irak halkı Arabistan halkı gibi, Kuveyt halkı gibi değil. Iraklılar tarihin değişik dönemlerinde değişik milletlere karşı işgal karşısında güçlü vatan savunması verdiler.
İran halkı da öyle. Suriye halkı da. Bu ülkelerin milli ordularına bakıldığında sıkı milliyetçi oldukları görülecektir. Suriye ve İran'a karşı yeni cephe açmaya çalışan Amerika bunu biraz görebildi galiba. Amerikan Dışişleri Bakanı Powell'ın İran ve Suriye'ye karşı verdiği sert mesajların yumuşaması bunu doğruluyor.
İşgal güçlerinin sivil alanları vurmaya devam etmesi, mazlumların canını almayı sürdürmesi Saddam'ın canına can katıyor. Saddam eskisinden daha güçlü oluyor. Ülkede doğan erkek çocukların hemen hepsine Saddam isminin verilmesi boşa değil. İşgalciler Saddam'a vurmakla yeni Saddamlarla karşılaşacaklar. Saddamları bitirmek kolay değil anlayacağınız.
Çevrede toplanan büyük kalabalığın kendinden geçerek " Kanımız, canımız Saddam..!" diye haykırması görülmeye değerdi.
Bir tarafta; Amerikan uçakları tarafından vurulan binalardan yükselen kara dumarlar; diğer yanda, ellerinde hafif makinalı tüfeklerle vatanlarını savunan sivillerin attığı naralar...
İngiliz ve Amerikan güçlerinden oluşan işgalcilerin Irak kentlerine düzenlediği bombardımanlar her geçen gün Saddam'ın gücüne güç katıyor. Pazaryerlerinin, doğumevlerinin, insanların, sivillerin,bebelerin, ceninlerin...vurulduğunu gören, Sünni'sinden Şii'sine, Arabından Acem'ine hangi etnik ve dini unsura sahip olursa olsun, insanlar Irak için, Saddam için kenetlenmiş haldeler.
Irak'ı özgür(leş)tirmek (!) için bölgede büyük kıyım başlatan Amerika, Irak çöllerinde kendi kuyusunu, kendi mezarını kazdığının farkında değil anlaşılan.
Irak halkı eskisinden daha milliyetçi bir ruhla cephelere akıyor. "Ölürsek Şehidiz" diyerek kendini savaşın ortasına, tankların önüne atan gencinden yaşlısına Iraklılar, er ya da geç zaferin kendilerinin olacağını haykırıyorlar.
Amerikan yönetimi, Irak'a demokrasi getirmek için başlattığı bu operasyonla, bölgede yeni bir Filistin doğurduğunun farkında değil.
Son haftalarda düzenlenen şehadet saldırıları durumun vehametini gösteriyor. Ama görmüyorlar, görmek istemiyorlar.
Kendi demokrasi anlayışını bölgedeki bazı devletlerde pratiğe döken Amerika'nın, Irak'ta da aynı teoriyi devreye sokması güç olacak. Irak halkı Arabistan halkı gibi, Kuveyt halkı gibi değil. Iraklılar tarihin değişik dönemlerinde değişik milletlere karşı işgal karşısında güçlü vatan savunması verdiler.
İran halkı da öyle. Suriye halkı da. Bu ülkelerin milli ordularına bakıldığında sıkı milliyetçi oldukları görülecektir. Suriye ve İran'a karşı yeni cephe açmaya çalışan Amerika bunu biraz görebildi galiba. Amerikan Dışişleri Bakanı Powell'ın İran ve Suriye'ye karşı verdiği sert mesajların yumuşaması bunu doğruluyor.
İşgal güçlerinin sivil alanları vurmaya devam etmesi, mazlumların canını almayı sürdürmesi Saddam'ın canına can katıyor. Saddam eskisinden daha güçlü oluyor. Ülkede doğan erkek çocukların hemen hepsine Saddam isminin verilmesi boşa değil. İşgalciler Saddam'a vurmakla yeni Saddamlarla karşılaşacaklar. Saddamları bitirmek kolay değil anlayacağınız.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005