Sahi siz kimsiniz, Sayın Önkibar?

Prof. Dr. Haydar Baş'ı yazdığınız makalelerde, yaptığınız konuşmalarda yere göğe sığdıramıyordunuz.

Yazdığınız makalelerden birkaç örnek vereyim, belki hatırlamanıza vesile olur. Gerçi sizin durumunuz Alzheimer hastalığı ile de izah edilemez.

Hafızanızı sıfırlayan, konuşmanızın zamanlamasını belirleyen, metni elinize veren birileri mi var? Yoksa sizin kumaşınız hep böyle defolu muydu? 

Yine de ben hatırlatmış olayım, belli mi olur belki yazdıklarınızdan utanır, yazdıklarınızın münafığı olmaktan imtina edersiniz ve sapla samanı ayırt eder özür dilersiniz.

"Öngörü Şampiyonu Prof. Dr. Haydar Baş"

"Sosyalizmden Sonra Kapitalizm de Çökecek, Tek Çıkış Yolu Milli Ekonomi Modeli'dir Dedi ve Yine Haklı Çıktı".

Ayrıca "Avrasyacılık ve Prof. Dr. Haydar Baş" makalenizde Prof. Dr. Haydar Baş için "…Türkiye'nin önünü açmaya ve geleceğini kurtarmaya çalışıyor.", 

"Amerikan İslam'ı ile Kavgam Var" yazınızda ise bu kavganın "…bayraktarı tartışmasız olarak Prof. Dr. Haydar Baş ve arkadaşlarıdır." diye ifadelerde bulunmuştunuz ve yine "Prof. Dr. Haydar Baş ve Milli Ekonomi Modeli" makalenizde Haydar Hocayı yere göğe sığdıramamıştınız.

Size birkaç sorum olacak.

1) Prof. Dr. Haydar Baş Hoca değişmediğine göre sizin bu U dönüşünüzün nedeni nedir? 

2) Her bel sahibinin yapamayacağı kıvırmayı Prof. Dr. Haydar Baş'ın sağlığında değil, 14 Mayıs seçiminden sonra da değil, seçime sayılı günler kala niye yaptınız? Bu zamanlamanızı neye borçluyuz, Sayın Önkibar? 

Bugüne kadar sizi yakinen tanıyanların "Arpasını verirsen istediğin ahıra bağlarsın" ifadesine teenni ile yaklaşmıştım. Yaptığınız konuşmalarla onları haklı çıkarmış olmuyor musunuz, Sayın Önkibar? 

3) Prof. Dr. Haydar Baş'ı yıllar önce tanıdığınıza ve size kitap imzalayıp verdiğine göre, bugün söylediklerinizi niçin Haydar Hoca sağ iken ifade etmediniz?

Muhatabının sağ olmadığı bir zamanda yalana ve iftiraya başvurarak ortaya koyduklarınız sizin kumaşınızı göstermiyor mu?

Prof. Dr. Haydar Baş bütün ömrünü; İstiklal savaşında İngilizlerin, İtalyanların, Fransızların safında olup Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına ölüm fetvası veren tarikat ve cemaatlerin bugünkü yansımalarına karşı mücadeleyle geçirmiştir.

Ayrıca İslam'ı hurafelerden temizlemiş, birlik ve beraberliğimizi sağlayacak Ehli Beyt İslam anlayışını ortaya koymuş bir alimdir.

Hürriyet Gazetesinin tarikat şeyhi ifadesine zamanında dava açmış ve Prof. Dr. Haydar Baş, bu davayı kazanmıştır.

4) Türk mahkemelerinin verdiği bu kararı tartışmaya mı açıyorsunuz, Sayın Önkibar?

5) Bunu size yaptıran irade kimdir, kim adına niçin, ne karşılığında yalan ve iftiralara dayanarak konuşma ihtiyacı duydunuz?

Ortaokul yıllarında tanıdığım, lisede hocam olan, Bakü Devlet Üniversitesinde 14 yıl asistanlığını yaptığım, bütün akademik çalışmasına tanıklık ettiğim, 47 yılımı beraber geçirdiğim, birçok kez aynı odada, aynı evde, aynı otel odasında kaldığım Prof. Dr. Haydar Baş; her fikre değer veren, istişareye açık, aykırı fikirleri zenginlik gören, dostunu ve düşmanını Allah için seçen, inandığı bütün değerler için başına kına yakan, hiçbir maslahatın arkasına sığınmayan, bütün dünyayı bir araya getirseniz de inanmadığı bir şeyi yaptıramayacağınız, bütün hayatını son nefesi için dizayn eden devrimci bir liderdi. 

Ayrıca günümüze ve geleceğe yön veren 60'a yakın eser ortaya koyan sıra dışı bir ilim adamıydı. 

Prof. Dr. Vasim Mammadaliyev'in "Prof. Dr. Haydar Baş Hoca'nın eserlerinin her biri onlarca doktora öğrencisine tez konusu olacak dirayet eserleridir yani rivayet eserleri değildir." şeklinde ifade ettiği gibi fikirleri ve eserleri taklit edilemez. Hiç kimse onun adına bu orijinal fikirleri de üretemez. 

Sözde Haydar Hoca adına kitap yazanları tanıyorsunuz ya, onlarla bir araya gelin, bırakın bir eser yazmayı bir makale yazın da görelim. Makalenin altına lütfen imzalarınızı atmayı unutmayın ki bu millet sizi tanısın. 

Sayın Önkibar, yalan söylüyorsunuz ve iftira atıyorsunuz. Size bir tavsiyem; Budist'in, ineğe tapanın, soğana tapanın, Hristiyan'ın, Yahudi'nin, kutsal saydığınız bütün dinlerin kafiri olun ama münafığı olmayın. 

"Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol". Gerçi bazı insanlar vardır, olduğu da göründüğü de hiçbir şey ifade etmez. Bunlar matematikte; toplamada 0, çarpma da 1 gibidirler.

6) Sizin durumunuz Mevlana'nın karanlıktaki fil hikayesine benziyor. Karanlıkta, ışığı yakmak yerine karanlıktaki fili tarif etmeyi tercih etmişsiniz. Bunun için sizi zorlayan bir nedeniniz mi var? 

Kişi nasıl bakarsa öyle görür. Hz. Peygamber'e bakan Ebu Cehil ve Hz. Ali misalindeki gibi siz nasıl iseniz aynada öyle görünürsünüz.  

Karanlıkta ışığı yakıp bütünü görmek yerine neden karanlıkta kalmayı tercih ediyorsunuz? Bunun için özel bir görev mi üstlendiniz? 

Aslında insanın baktığında gördüğü şey, kendi seviyesini ele verir. 

Altının değerini sarraf bilir boşuna dememişler. Birkaç örnek vererek dediğimizi daha anlaşılır kılalım.

Atilla İlhan'ın ifadesi ile Prof. Dr. Haydar Baş'ın hareketi, "Ulusal hareketin merkezini oluşturan ve içinde hiçbir yabancı unsur barındırmayan tertemiz bir harekettir."

Oktay Sinanoğlu'na göre ise "Prof. Dr. Haydar Baş "Anadolu'nun Hoca Ahmet Yesevi'sidir". 

Prof. Dr. Vladimir Lisiçkin ise, "Hocam sen peygamberlerin yaptığını yapıyorsun" ifadesiyle kendi gördüğü Prof. Dr. Haydar Baş'ı tanımlıyordu. 

Avusturya Viyana Üniversitesinden Prof. Dr. Herman Knoflacher ise "Prof. Dr. Haydar Baş'ın ekonomisi doğaya saygılı ve insan merkezli bir ekonomi modelidir" ifadesiyle kendi hayranlığını ifade ediyordu.

Onların gözünden, onların penceresinden Prof. Dr. Haydar Baş böyle görülüyordu. 

FETÖ'nün, ülkemiz üzerinde hesabı olan misyonerlerin, emperyalist küresel güçlerin, kapitalizmi kullananların, Mustafa Kemal Atatürk'ten nefret eden ve kurduğu Cumhuriyetle sorun yaşayanların gözünde ise Prof. Dr. Haydar Baş ve fikirleri, çok büyük tehlike arz ediyordu. 

Onun için üstü örtülmeliydi, yalan, dedikodu ve iftiralarla yıpratılmalıydı, yok sayılmalıydı, ama bir şeyi göremezlerdi ve görmediler o da Allah'ın hesabıydı. 

Buradan haykırıyorum; siz bize, Prof. Dr. Haydar Baş'ın yetiştirdiği gül bahçesine ancak gübre olursunuz, bizim azmimizi ve şevkimizi artırırsınız o kadar. 

Siz kimsiniz ki sizin üfürüğünüzle karanlığı aydınlatan bu ateş sönecek.

Prof. Dr. Haydar Başın yaktığı bu ışık, BTP ile bugüne, yarına ve kıyamet sabahına kadar devam edecektir. Bunda hiçbir kimsenin şüphesi olmasın.

ADAM OLMAK ZOR İŞTİR

Bir insan, aşağılık kompleksinden ve önyargılarından kurtulabilmişse, bir yerlere hesap vermek zorunda değilse, hayatında önüne koyulacak kirli çamaşırlar biriktirmemişse, satın alınamayacak bir kumaşa sahipse, bir yerlerin de dervişi değilse adam gibi adamdır.

Verdiğim örneklerde olduğu gibi onlar onurlarından asla taviz vermez. Kendi iradeleri kendi ellerindedir. Hiçbir dayatmaya boyun eğmezler, kendine güvenleri tamdır. Dayatmalara asla prim vermezler. Fikir onurlarından da asla ödün vermezler. Fikir fahişesi olanları bilir, fikir münafıklarını ayıklarlar, onları da asla sevmezler. Çok doğru yapıyorlar değil mi Sayın Önkibar?

Son olarak bir şeyi hatırlatmak isterim. Biz Türk milleti olarak vefalı bir milletiz ve Hakka yürüyen insanların arkasından hayır konuşur, hayır dua ederiz. Özellikle yalan ve iftirada asla bulunmayız. Hayatta iken kıymetini bilmesek bile Hakka yürüdükten sonra asla saygısızlık yapmayız. Bu bizim aynı zamanda aile terbiyemizdir.

Bırakın bir Müslüman Türkün, Bir Rus siyaset ve bilim adamı olan Prof. Dr. Vladimir Lisiçkin'in Rusya Devlet Duması Uzman Konseyi ekibi adına, herkese örnek olması dileğiyle Prof. Dr. Haydar Baş'ın Hakka yürüyüşünden sonraki sözlerini hatırlayalım:

"Rusya Devlet Duması Uzman Konseyi ekibi, büyük siyasi lider ve düşünür Prof. Dr. Haydar Baş'ın vefatı ile ilgili haberi derin üzüntü ile karşıladı. O'nun Milli Ekonomi Modeli, Milli Devlet ve Sosyal Devlet çalışması ve diğer eserleri, bu zamanın önünde olan ve dünya ekonomik düşünce hazinesine dahil olan çok değerli eserlerdir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın öngörüleri özellikle bugün, küresel kapitalizmin yaşadığı kriz sırasında net olarak çıkmaktadır. Şu andan itibaren, O'nun dünya düzeninin çalkantılı süreçlerine dair yeni ve sıra dışı görüşlerini hepimiz özleyeceğiz."

(Not: Sahi sen kimsin demeyeceğim, artık sen malum kişisin.)