Şahitlerin dilinden Atatürk’ün soyu ve dindarlığı -6-
Cumhuriyetin temelleri ileride ayrıntıları ile değineceğimiz şekliyle Nevşehir’de Hacı Bektaş dergâhında atılmıştır
13.06.2025 00:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





10- MEMİŞ KUMANDAN
Cumhuriyetin temelleri ileride ayrıntıları ile değineceğimiz şekliyle Nevşehir'de Hacı Bektaş dergâhında atılmıştır.
Bu toplantıdaki tutanakları tutan kişilerden biri de Girit adası kumandanı Memiş kumandan (Çavuş)dır. 14 yıl kumandanlık yapmıştır.
Ata'nın soyu hakkında şunları söylüyor: "Atatürk'ün anne tarafı da baba tarafı da Bektaşî'dir. Atatürk'ün ailesi Selanik'e, Türkiye'den gitmiştir. Atatürk aslen Selanikli değildir.
Yavuz Sultan Selim zamanında Hacıbektaş büyük bir yerdir. Hacıbektaş'ta bir ilim mektebi var. Astronomiden tıpa varana kadar her türlü ilim okutuluyor orada. Orada bayanlar da eğitim görüyor.
Yavuz Sultan Selim; o dönemde gök ilmi ile uğraştığı için Memiş Kumandanın babasını Allah'a karşı gelmekle suçluyor. Memiş Kumandan'ın babası Yavuz Sultan Selim'e, 'Gökleri sen mi yarattın Allah mı?' deyince Yavuz Sultan Selim bu âlimin ve atının başını vurduruyor.
Başını kör bir kuyuya attırıyor. Vücudunu ise şu an Ankara civarında olan bir yere attırıyor. Bu alim Kesik Baş olarak bilinmektedir.
Karısına ise işkenceler ediyorlar. Göğüs çengel geçirerek asıyorlar. Kesikbaş'ın karısı da bir âlimdir ve kitapları da vardır. Yavuz Sultan Selim ikisini de öldürdükten sonra onlara ait kütüphaneyi ve Hacıbektaş Veli'ye ait kütüphaneyi yaktırıyor. Yangın yedi gün sürüyor. Bu yangın üzerine yazılan şiirler de mevcuttur.
Hacıbektaş Veli'nin kitaplarının olmamasının tek nedeni Yavuz Sultan Selim'dir. Öyle bir ilim erkân yerinde kütüphane olmaması mümkün mü? Bugüne kadar gelen eserler ise o yangından çengellerle çekilip kurtarılan kitaplardır. Uzay gözlem merkezi de o yangında yanıyor.
Yavuz Sultan Selim bu eziyetlerle yetinmeyip 13 yaşındaki erkek çocuklarını sürüyor. Benim akrabamı ben, Diyarbakır'da buluyorum. Birbirini öldüren, kan davası olan iki soy aynı soydan olduğunu öğrendi de kan davası sona erdi. Bunlar Yavuz Sultan Selim'in sürgün ettiği akrabalarımız.
Yavuz Sultan Selim'in Kırım'a gönderdiği Peygamberimizin soyundan bir ailenin çocuğu ben çocukken Türkiye'ye geldi. Türkçe'yi unutmuştu. O ağladı biz ağladık. Bir Peygamber soyuna bu zulüm yapılmaz. Alevilere yapılan bir zulümdür bu.
Atatürk'ün sülalesi de bu zulüm ve katliamlarda Malatya'dan Selanik'e sürgün ediliyor. Çünkü Atatürk'ün sülalesi Peygamberimizin sülalesindendir.
Ulusoylarla biz aynı soydanız. Bizim kızımız onların annesi. Kan bağımız buradan geliyor. Kadıncık Ana (Fatma Belkıs) bizim kızımız onların da annesi."
11- İMRAN HANIM:
Hacı Bektaş'ta tahrirat katibi olan zatın kızı İmran Hanım Atatürk'ün Hacı Bektaş'taki bir toplantısı için şunları anlatır:
"Atatürk, Hacıbektaş'a üç kişi ile geliyor. Hacıbektaş'ta 47 gün kalıyor. 25 kişi Hacıbektaş'tan 27 kişi de illerden geliyor. 52 kişiden oluşan bir toplantı yapılıyor. Bu 25 kişi Amasya, Sivas, Tokat, Tunceli, Muş, Elazığ, Ege ve Arnavutluk'tan geliyorlar.
Toplantının yapıldığı ev 1932'de İnönü tarafından Atatürk'e bilgi vermeden yıktırılıyor.
Hacıbektaş'taki toplantıya İnönü katılmamıştır.
İnönü, Sivas'ta aralarına katılır. Sivas Kongresi'nde İnönü, Amerikan mandacılığının çıkarımıza olacağı görüşünü ileri sürüyor. Bunun üzerine Atatürk çıkıp bir konuşma yapıyor.
'Biz manda ve himaye altına girecek bir toplum değiliz; hiçbir zaman da olmadık. Biz uluslar kurduk, uluslar yıktık ama asla boyunduruk altına girmedik. Ya bağımsızlık ya ölüm. Başka çıkar yol görmüyorum' diyor."
13- BİRGÜL YENGEZ:
"Dedem Veli Akgün, Çanakkale'de Atatürk'ün komutasında savaşmış. Dedem anlatırdı; Atatürk cephede öğle namazının geldiğini ağacın gölgesine bakarak anlar ve askerleriyle birlikte namaz kılarmış. Bazen de komutanları aracılığıyla askerlere vaktin girdiğini bildirtirmiş."
13- MUSTAFA KALKIN'IN TORUNU:
Mustafa Kalkın, Atatürk'ün atının seyisliğini yapmış bir Türk askeridir. Torunu bizlere dedesinden ve annesinden duyduklarını anlattı:
"Dedem 7 sene Atatürk'ün yanında seyislik yapmıştır. Annem o sıralarda 7 yaşlarındaymış.
Atatürk, 'Mustafa, senin kızın gözleri de benim gibi maviymiş' diyerek annemin saçlarını okşamış.
Atatürk'ün iyi bir Müslüman, dini bütün, çok efendi, dürüst ve çok merhametli olduğunu anlatırdı.
Anneannem namazı kılmaktan seccadesi delinmiş bir insandı. Atatürk'ü çok sevdiğini ve O'nun ibadetine hiç müdahale etmediğini anlatırdı." (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
Cumhuriyetin temelleri ileride ayrıntıları ile değineceğimiz şekliyle Nevşehir'de Hacı Bektaş dergâhında atılmıştır.
Bu toplantıdaki tutanakları tutan kişilerden biri de Girit adası kumandanı Memiş kumandan (Çavuş)dır. 14 yıl kumandanlık yapmıştır.
Ata'nın soyu hakkında şunları söylüyor: "Atatürk'ün anne tarafı da baba tarafı da Bektaşî'dir. Atatürk'ün ailesi Selanik'e, Türkiye'den gitmiştir. Atatürk aslen Selanikli değildir.
Yavuz Sultan Selim zamanında Hacıbektaş büyük bir yerdir. Hacıbektaş'ta bir ilim mektebi var. Astronomiden tıpa varana kadar her türlü ilim okutuluyor orada. Orada bayanlar da eğitim görüyor.
Yavuz Sultan Selim; o dönemde gök ilmi ile uğraştığı için Memiş Kumandanın babasını Allah'a karşı gelmekle suçluyor. Memiş Kumandan'ın babası Yavuz Sultan Selim'e, 'Gökleri sen mi yarattın Allah mı?' deyince Yavuz Sultan Selim bu âlimin ve atının başını vurduruyor.
Başını kör bir kuyuya attırıyor. Vücudunu ise şu an Ankara civarında olan bir yere attırıyor. Bu alim Kesik Baş olarak bilinmektedir.
Karısına ise işkenceler ediyorlar. Göğüs çengel geçirerek asıyorlar. Kesikbaş'ın karısı da bir âlimdir ve kitapları da vardır. Yavuz Sultan Selim ikisini de öldürdükten sonra onlara ait kütüphaneyi ve Hacıbektaş Veli'ye ait kütüphaneyi yaktırıyor. Yangın yedi gün sürüyor. Bu yangın üzerine yazılan şiirler de mevcuttur.
Hacıbektaş Veli'nin kitaplarının olmamasının tek nedeni Yavuz Sultan Selim'dir. Öyle bir ilim erkân yerinde kütüphane olmaması mümkün mü? Bugüne kadar gelen eserler ise o yangından çengellerle çekilip kurtarılan kitaplardır. Uzay gözlem merkezi de o yangında yanıyor.
Yavuz Sultan Selim bu eziyetlerle yetinmeyip 13 yaşındaki erkek çocuklarını sürüyor. Benim akrabamı ben, Diyarbakır'da buluyorum. Birbirini öldüren, kan davası olan iki soy aynı soydan olduğunu öğrendi de kan davası sona erdi. Bunlar Yavuz Sultan Selim'in sürgün ettiği akrabalarımız.
Yavuz Sultan Selim'in Kırım'a gönderdiği Peygamberimizin soyundan bir ailenin çocuğu ben çocukken Türkiye'ye geldi. Türkçe'yi unutmuştu. O ağladı biz ağladık. Bir Peygamber soyuna bu zulüm yapılmaz. Alevilere yapılan bir zulümdür bu.
Atatürk'ün sülalesi de bu zulüm ve katliamlarda Malatya'dan Selanik'e sürgün ediliyor. Çünkü Atatürk'ün sülalesi Peygamberimizin sülalesindendir.
Ulusoylarla biz aynı soydanız. Bizim kızımız onların annesi. Kan bağımız buradan geliyor. Kadıncık Ana (Fatma Belkıs) bizim kızımız onların da annesi."
11- İMRAN HANIM:
Hacı Bektaş'ta tahrirat katibi olan zatın kızı İmran Hanım Atatürk'ün Hacı Bektaş'taki bir toplantısı için şunları anlatır:
"Atatürk, Hacıbektaş'a üç kişi ile geliyor. Hacıbektaş'ta 47 gün kalıyor. 25 kişi Hacıbektaş'tan 27 kişi de illerden geliyor. 52 kişiden oluşan bir toplantı yapılıyor. Bu 25 kişi Amasya, Sivas, Tokat, Tunceli, Muş, Elazığ, Ege ve Arnavutluk'tan geliyorlar.
Toplantının yapıldığı ev 1932'de İnönü tarafından Atatürk'e bilgi vermeden yıktırılıyor.
Hacıbektaş'taki toplantıya İnönü katılmamıştır.
İnönü, Sivas'ta aralarına katılır. Sivas Kongresi'nde İnönü, Amerikan mandacılığının çıkarımıza olacağı görüşünü ileri sürüyor. Bunun üzerine Atatürk çıkıp bir konuşma yapıyor.
'Biz manda ve himaye altına girecek bir toplum değiliz; hiçbir zaman da olmadık. Biz uluslar kurduk, uluslar yıktık ama asla boyunduruk altına girmedik. Ya bağımsızlık ya ölüm. Başka çıkar yol görmüyorum' diyor."
13- BİRGÜL YENGEZ:
"Dedem Veli Akgün, Çanakkale'de Atatürk'ün komutasında savaşmış. Dedem anlatırdı; Atatürk cephede öğle namazının geldiğini ağacın gölgesine bakarak anlar ve askerleriyle birlikte namaz kılarmış. Bazen de komutanları aracılığıyla askerlere vaktin girdiğini bildirtirmiş."
13- MUSTAFA KALKIN'IN TORUNU:
Mustafa Kalkın, Atatürk'ün atının seyisliğini yapmış bir Türk askeridir. Torunu bizlere dedesinden ve annesinden duyduklarını anlattı:
"Dedem 7 sene Atatürk'ün yanında seyislik yapmıştır. Annem o sıralarda 7 yaşlarındaymış.
Atatürk, 'Mustafa, senin kızın gözleri de benim gibi maviymiş' diyerek annemin saçlarını okşamış.
Atatürk'ün iyi bir Müslüman, dini bütün, çok efendi, dürüst ve çok merhametli olduğunu anlatırdı.
Anneannem namazı kılmaktan seccadesi delinmiş bir insandı. Atatürk'ü çok sevdiğini ve O'nun ibadetine hiç müdahale etmediğini anlatırdı." (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.