Sanal Başbakan'ın birkaç günü

Fransa'ya gitti. Fransa devlet başkanı, "niye geldin" edasıyla zoraki tokalaştı. Türkiye'ye döndü. Oradan Almanya'ya geçti. Merkel ile ortak basın toplantısı düzenliyordu ki, bir gazeteci; "Türk hükümetinin IŞİD'e karşı daha fazla önlem alması gerektiğini düşünüyor musunuz" sorusuyla Davutoğlu'nu gerdi.Merkel söze başladı; "(Davutoğlu'yla) "Türkiye'deki siyasi konuları ele aldık. Fikir özgürlüğü, düşüce özgürlüğü, basın özgürlüğü bu konulardan bazıları? Tabii ki terör konusunu da ele aldık. Türkiye IŞİD'den yakından etkilenmektedir."Yani IŞID, Türkiye (AKP) eşleştirmesi sadece basının derdi değilmiş. Merkel'de ülkemizin fikir, düşünce, basın özgürlüğü yanında birde IŞİD ile etkileşimlerimizi dert edinmiş. Sadece bu kadar mı? Yok. İtalya başbakanı, Davutoğlu'nun Fransa'da olmasını "sırıttı" kavramıyla açıkladı. Başbakanımız, "izahat istedik yoksa" diye bir paragraf açıklama yaptı. Kardeşim! Sırıtmanın izahatı mı olur? Sırıttı işte? Nihayet Türkiye'ye döndü. Oda ne! Dün namusumuza, vatanımıza, malımıza, canımıza kastedenleri, "gelin Çanakkale'yi beraber analım" çağrısı yapıyor. Yetmiyor. Ustası, koltuğunun mihmandarı Erdoğan gibi Ermenilerden özür diliyor. Ermenilerin acılarını paylaşıyor. Gelin beraber analım, çağrısı yapıyor. Tabi Ermeniler kendi inançlarına, milletlerine, kendi çıkarları için yazdıkları tarihe sadık insanlar. Hemen hadi ordan çektiler. Sonra Beştepe'ye, Erdoğan'ın başkanlığındaki toplantıya gitti. Sosyal medya denilecek her şeyi demişti; "Nerde boynu bükük bir garip görsen. Hor görme kim bilir ne derdi vardır?"Sonra İngiltere'ye uçtu. Cismen karaya indi ve açıklamalarıyla hala uçuyordu Sayın Başbakan. Bütçe açığımız düşmüş, işsizliği neredeyse bitirmişler. Eğer AB üyesi olsaymışız şimdi işsizlik tarih olacakmış. Enflasyonda inmiş.Dünyadaki bütün ekonomiler daralırken bizim ekonomimiz genişlemiş. Öyle bir genişleme ki Avrupa ve Çin'e sığmadığımız için bizde Afrika'ya açılmışız. AB, bize "hasta adam", gözüyle bakıyormuş, şimdi kendisi hastaymış. Ama biz her daim yardıma hazırmışız. Gülmeyin hemen. Başbakan yalan söyleyecek değil ya! Hepimiz huzur içindeymişiz. O işsizlik, enflasyon, fuhuş, cinayet, yolsuzluk, terör olayları "eski Türkiye'de" oluyor. Bunlar yeni Türkiye'nin iktidarı. Tek eksikleri kafalarındaki ülkeye toprak ve insan bulamamaları?Kime çekmiş bunlar?Baştan söyleyeyim bu açıklamalara bol bol gülün. Başka bir şey demeyin.AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, "Türkiye'nin kaderiyle AK Parti'nin kaderi bugün birbiriyle bütünleşmiş durumdadır. AK Parti'nin düşmanları, muhalifleri Türkiye'nin düşmanlarıdır? Artık siyasi ve ekonomik istikrarı olan, uluslararası itibarı artan bir Türkiye var. Bu da partimizin yönetimi sayesinde oldu." Diyor.Erdoğan'dan; "İçki içiyorsa alkoliktir. Bunun tanımı budur. Alkol aldığı için alkolik olarak yola çıktı ve karşıdan gelen alkolik olmayan adamla kaza yaptı. Ne olacak? Arada bir içki içenler de bize oy veriyor, bakma sen. Onlar zaten alkolik olmuş olmuyor." (2 Haziran 2013)Erdoğan'dan; "Arkadaşlar yani biz bir defa bu tür ocaklarında, kömür ocaklarında bu olanları, lütfen buralarda bu olaylar hiç olmaz diye yorumlamayalım. Bunlar olağan şeylerdir." (Soma'daki maden faciasının ardından 14 Mayıs 2014)Erdoğan'dan; "Sen önce PKK'yı terör örgütü ilan et sonra konuşalım. Canilere "şehidimiz" diyeceksin sonra bu ülkenin Başbakanından randevu bekleyeceksin. Yok böyle şey." (05.04.2006 - Türkiye Gazetesi)Erdoğan: "Teröristle Görüşen Şerefsizdir Namussuzdur"Erdoğan; "Evet, görüştük, görüşmeye devam edeceğiz?"