Sandık ve meydan oyununu bozmak için

Başbakan R. T. Erdoğan'dan şu tekerlemeyi çok duydunuz:"Sandıkla gelen, sandıkla gider." AKP erkanı, bu "demokratik tekerleme"yi, biraz da kabristan kenarından geçenin korkusunu bastırmak için ıslık çalması gibi, son günlerde dillerine pelesenk etti.Meydan ve sandık sarmaş-dolaş kavramlar haline geldi.AKP ve Erdoğan'ın kendilerinden misyon ve eş başkanlık üstlendikleri BOP şefleri ve yenidünya düzeni mühendisleri, Büyük Ortadoğu coğrafyasında meydanlarda da, sandıklarda da bildikleri gibi oynuyorlar.Gerçekten icazetini milletinden almayan, milletine sırtını dayamayan, milletin değerleriyle bütünleşmeyen, devlet ?millet ve sivil-asker bütünlüğünü sağlayamayan ve hepsi kadar önemlisi milletini güçlü kılıp şahlandıracak ekonomi çözümleri bulunmayan siyasi liderler, küresel toplum mühendislerinin katkıları ve demokratik oyunlarla sandıktan çıksalar bile, sandıklarla ve meydanlarla oynayanların oyuncağı haline gelirler?İktidar ve icraatlarında kendi milletlerinin haklarını koruyamazlar.Böyle bir seçim ve sandık galibiyeti, sanal bir demokrasidir, tasmalı ve güdümlü bir demokrasidir.AKP hükümeti ve Erdoğan, 10 yıllık devr-i iktidarlarında varsa Türk milletinin hayrına yaptığı icraatlarla, Amerika, AB, İsrail, Vatikan, Haçlı dünyası, PKK ve azınlıklar yararına yaptığı icraatları önüne koysun, mukayese etsin; sanal bir koltukta mı oturuyorlar, gerçek bir koltukta mı, o zaman görürler.Ankara demokrasisi gerçek midir, yoksa sanal ve tasmalı demokrasi midir; idrak ederler.Hiç kimse kendini ve Erdoğan'ı kandırasın; artık kimsenin kimseyi kandırma lüksü kalmamıştır!Büyük Ortadoğu ülkelerindeki "kaosu ve kıyım", bu sanal demokrasi oyununun en kanlı örnekleridir.Mürsi'nin ve Mısır'ın vaziyeti bu tasmalı demokrasi oyunun en canlı tablosudur. Ankara paniği, bu "demokrasi oyunu"nun gerçek yüzünün göstergesidir.Sanal demokrasilerde tasmaları elinde tutan küresel şefler ve toplum mühendisleri, abra-kadabra yöntemiyle şapkadan çıkmış gibi sandıktan çıkarttıkları idarecilerin başına ya sandıkları geçiriyorlar yahut meydanları darbeli matkap gibi kullanıyorlar.Böylece "sanal demokrasi oyunu" uğruna oluk oluk Müslümanların kanı akıtılıyor, Müslümanların vatanları ve her şeyleri yok ediliyor.Gezici tiyatro ekibi gibi, bu demokrasi kadrosu, İslam ülkelerini geziyorlar.Bu kanlı oyunun ve lanetli demokrasi filminin Türkiye'de vizyona sokulmak istendiğini Erdoğan, son günlerde ifade etmeye başladı. Kara haber salmak oyuna gelmemek için, oyunu samimiyetle bozmak için yeterli değildir. Ne Ankara'dakilerin "sandıkla gelen, sadıkla gider" tekerlemesi, bu oyunu bozmaya yeter... Ne de meydanlardaki masum insanların yanına sıvışan veya önüne konan çözümsüz ve kifayetsiz ulusalcıların, Atatürkçülerin veya muhafazakarların içi kof naraları ve ecnebilerden fotokopi reçeteleri bozabilir!"Sandıkla gelen, sadıkla gider" tekerlemesine yapışan iktidar sahipleri, şayet meydanlardaki milletin haklı ve masum taleplerini, eli kanlı PKK vs. teröristlerin cüretkar ve bölücü talepleri kadar kayda değer bulunmuyorlarsa; sandıkla ve meydanla oynayanların ekmeğine yağ sürmeye devam ediyorlar demektir.Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Mısır ve Ortadoğu ülkelerinde tezgahlanan BOP oyunlarına dair tahlil ve çözümleri, bu bağlamda "gerçekten oyuna gelmemek isteyen herkes için, sağcısı-solcusu, ilericisi-gericisi, Sünnisi-Alevisi için" hayati ufuklardır, yegane çıkış yollarıdır.Prof. Dr. Baş'ın siyasi, startejik ve ekonomik tahlil ve teklifleri hem somut, hem reel, hem ilmi, hem yerel, hem evrensel, hem de Avrupa'sından Amerika'sına, Rusya'sından Venezuela'sına kadar her ülkede kabul görmüş uygulanabilir barışçıl projelerdir.O halde sandıklar da "Bu sefer Haydar Baş" demeli, meydanlar da!Türkiye'yi oyunlara kurban etmemekte samimi olanların kulak vereceği ve sarılacağı bundan başka da bir yol ve çözüm yoktur. Vardır diyen, beri gelsin açıklasın?