Ermenilere soykırım yapılmamıştır demeyi suç sayan İnkâr Yasası’nı Fransa’da Anayasa Konseyi’nin iptal etmesi Sarkozy’nin yenilgisi Türkiye’nin başarısı gibi lanse edilmeye çalışılıyor.
Baştan söyleyeyim, Fransa Anayasa Konseyi’nin iptal kararı ne Sarkozy’nin yenilgisidir ne de Türkiye’nin başarısıdır.
Sarkozy yenilmiş değildir.
Çünkü Ermeni iddialarına desteği sonuna kadar sürdürmüştür. Sarkozy de İnkar Yasası’nın Anayasa Konseyi’nden onay alamayacağının farkındaydı. Buna rağmen olayı bu noktaya kadar ısrarla sürdüren Sarkozy, yaklaşan seçimlerde hatırı sayılır sayıda oya sahip Ermeni asıllı Fransız seçmeninin desteğini aldı.
64 milyonluk Fransa’da 1 milyona yakın sayıda Ermeni’nin yaşadığı düşünülürse bunların oylarının siyasileri için ne kadar önemli olduğu görülür.
Sarkozy’nin bu süreçten elde ettiği kazanç sadece bununla da sınırlı değil.
Türkiye’yi köşeye sıkıştırdığı için aynı zamanda Türkiye’den tam anlamıyla nefret eden Fransız seçmeninin de dikkatini çekti Sarkozy.
Fransa, Türk karşıtlığının en yüksek seviyelerde olduğu AB ülkesi. Fransa’da Le Parisien gazetesi tarafından geçtiğimiz yıl yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre her 10 Fransız’dan yaklaşık 7’si Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkıyor. Dolayısıyla Türk karşıtlığı, Fransa’da seçimlerden galip çıkmak isteyen siyasiler için en önemli olmazsa olmazlar arasında.
Sarkozy’nin bu süreçten yenilgiyle çıkmış olduğunu düşünebilmek için ortaya bazı veriler koyabilmek lazımdır.
Mesela Sarkozy hangi zararları görmüştür?
Türkiye’ye karşı uzunca bir süredir sürdürülen iftira kampanyasında Fransa hangi kayıplara uğramıştır?
Türkiye’ye iftira sürecinde Sarkozy ve Fransa hiçbir kayba uğramamıştır. Hal böyleyken Sarkozy’nin ve de Fransa’nın kaybettiğini iddia etmek olsa olsa Türkiye’de tribünleri coşturmak için yapılmış ucuz konuşmalardan ibarettir.
Ya Türkiye?
Türkiye tarafında bir iyimser tablodan bahsetmek asla mümkün değildir. İftira atılan ülke Türkiye’dir. Bu iftira atıldığı halde Türkiye bu süreçte konuşmanın ötesine geçmemiş, adeta kılını bile kıpırdatmamıştır. Süreç Fransa’nın insafına terkedilmiştir.
Fransa Anayasa Konseyi’nin iptal kararında Türkiye’nin hiçbir etkisi olmamıştır. Fransa anayasasına zaten aykırı olan bir yasal düzenleme tahminlerin paralelinde iptal edilmiştir.
Hiçbir gayret ortaya koyamayan, ağırlığını ne Fransa’ya ne de Sarkozy’e hissettiremeyen Türkiye’yi kazanan taraf olarak lanse etmek sonuncu olmuş bir yarışmacıya birincilik ödülü vermek gibi bir şeydir.
Baştan söyleyeyim, Fransa Anayasa Konseyi’nin iptal kararı ne Sarkozy’nin yenilgisidir ne de Türkiye’nin başarısıdır.
Sarkozy yenilmiş değildir.
Çünkü Ermeni iddialarına desteği sonuna kadar sürdürmüştür. Sarkozy de İnkar Yasası’nın Anayasa Konseyi’nden onay alamayacağının farkındaydı. Buna rağmen olayı bu noktaya kadar ısrarla sürdüren Sarkozy, yaklaşan seçimlerde hatırı sayılır sayıda oya sahip Ermeni asıllı Fransız seçmeninin desteğini aldı.
64 milyonluk Fransa’da 1 milyona yakın sayıda Ermeni’nin yaşadığı düşünülürse bunların oylarının siyasileri için ne kadar önemli olduğu görülür.
Sarkozy’nin bu süreçten elde ettiği kazanç sadece bununla da sınırlı değil.
Türkiye’yi köşeye sıkıştırdığı için aynı zamanda Türkiye’den tam anlamıyla nefret eden Fransız seçmeninin de dikkatini çekti Sarkozy.
Fransa, Türk karşıtlığının en yüksek seviyelerde olduğu AB ülkesi. Fransa’da Le Parisien gazetesi tarafından geçtiğimiz yıl yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre her 10 Fransız’dan yaklaşık 7’si Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkıyor. Dolayısıyla Türk karşıtlığı, Fransa’da seçimlerden galip çıkmak isteyen siyasiler için en önemli olmazsa olmazlar arasında.
Sarkozy’nin bu süreçten yenilgiyle çıkmış olduğunu düşünebilmek için ortaya bazı veriler koyabilmek lazımdır.
Mesela Sarkozy hangi zararları görmüştür?
Türkiye’ye karşı uzunca bir süredir sürdürülen iftira kampanyasında Fransa hangi kayıplara uğramıştır?
Türkiye’ye iftira sürecinde Sarkozy ve Fransa hiçbir kayba uğramamıştır. Hal böyleyken Sarkozy’nin ve de Fransa’nın kaybettiğini iddia etmek olsa olsa Türkiye’de tribünleri coşturmak için yapılmış ucuz konuşmalardan ibarettir.
Ya Türkiye?
Türkiye tarafında bir iyimser tablodan bahsetmek asla mümkün değildir. İftira atılan ülke Türkiye’dir. Bu iftira atıldığı halde Türkiye bu süreçte konuşmanın ötesine geçmemiş, adeta kılını bile kıpırdatmamıştır. Süreç Fransa’nın insafına terkedilmiştir.
Fransa Anayasa Konseyi’nin iptal kararında Türkiye’nin hiçbir etkisi olmamıştır. Fransa anayasasına zaten aykırı olan bir yasal düzenleme tahminlerin paralelinde iptal edilmiştir.
Hiçbir gayret ortaya koyamayan, ağırlığını ne Fransa’ya ne de Sarkozy’e hissettiremeyen Türkiye’yi kazanan taraf olarak lanse etmek sonuncu olmuş bir yarışmacıya birincilik ödülü vermek gibi bir şeydir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024