Sattıklarınız geleceğimizdi, yaptıklarınız ise prangamız oldu

"Babalar gibi satacağız. Ne banka bırakacağız, ne fabrika. Ne de işletme. Hatta satılmadık limanda bırakmayacağız. Hepsini satacağız. Stratejik bölge filan önemli değil. Önemli olan müşteri bulmak.

Stratejik bir yermiş. Ne stratejisi! Önemli olan müşteri bulmak. Müşteri gece gelsin, pijamayla çıkarım karşılarına…

Satacağız, satacağız. Her şeyi satacağız. Kâr edeni de satacağız, zarar edeni de satacağız. Devleti, ekonomik faaliyetlerden kurtarıncaya kadar satacağız. Pamuk eller cebe. Yerli yabancı herkes gelsin. Yakında Sümerbank tarihten siliniyor, bitirdik. Elinde bir şey kalmadığı gibi ismini de kaldırıyoruz.

Biz gelmeden önce devlet tüccardı. Biz ne dedik? Biz gelince devlet tüccarlığı bırakacak, dedik. Bunun adımını attık ve şaha kalktık…' Ve sattılar.

Ereğli Demir Çelik, İskenderun Demir Çelik, Bakır işletmeleri, ASELSAN, HAVELSAN, ETi Holding, PETKİM, TÜPRAŞ, SEKA, TÜRK TELEKOM gibi devasa kuruluşlar satıldı.

Limanlar, termik santraller, hidroelektrik santraller, tatil köyleri, marinalar, sosyal tesisler, kamu lojmanları, oteller vs. ne var, ne yok sattılar. Öyle ki sattıklarının listesi 13 metre uzunluğa ulaştı. 

268 kuruluşta kamu payı sıfırlandı. 115 milyon metrekare toprak yabancılara satıldı. Satılan sadece yerin üstü değildi. Yerin altını da sattılar. Başta yabancılar olmak üzere 110 binden fazla maden ruhsatı dağıttılar.

Şimdi herkes anladı ki! Sattıkları geleceğimizdi. 

Ya yaptık, dedikleri?

İstanbul Havalimanı: "Bu bir havalimanı değil zafer anıtı"

Yavuz Sultan Selim Köprüsü: 'Olmaz dediler, yapamazlar dediler, yaptık'

Osmangazi Köprüsü: "Onun şöyle ücreti var, bunun böyle ücreti var. Öyle veya böyle. Sen işine gelen köprüden geç. Pahalı olandan geçme."

Şehir Hastaneleri: "Şehir hastanelerimize bakın. Zarar ettiğini söylüyorlar. Halkımıza hizmet etmek için zarar ediyorsak varsın zarar edelim".

Avrasya Tüneli, Marmaray, on binlerce kilometrelik otoyollar, tüneller, raylı sistemler, havalimanları yaptırdılar.

Bu yapılanların geleceğimize pranga olduğunu, Türkiye'nin geleceğine ipotek koyduğunu hep ifade ettik. Hain, dediler. Çekemiyor, dediler. 

Yetmedi 3 ayrı saray yaptırdılar. Uçak ve lüks araç filoları ortada. Artık ilçe belediye başkanları bile yarım milyonluk araçları beğenmiyor.

'Dikey mimariye karşıyız' diler. Milletin vergilerinden İstanbul'a 54 katlı finans merkezi kuruyorlar. Yetmedi! ABD'de 36 kat bina yaptırdılar.  

Yetmedi! 6 bin kişinin ikamet etmediği Çamlıca'ya yüzlerce milyon harcayarak 60 bin kişilik cami yaptırdılar. Yan tarafına da 180 milyonluk bir kule diktiler. 

Yine devlet hazinesinden Tecavüz adasındaki Akdamar Kilisesini 3 milyona (trilyona) yaptılar. Sümela'ya 100 milyondan fazla para harcadılar. Demir kilise'ye 16 milyon verdiler. Cemaati olmayan 16 tane kilise açtılar. 

Geldiğimiz noktanın tek cümlelik özeti ise 'sattıklarınız geleceğimizdi, yaptıklarınız ise prangamız oldu' şeklindedir. 

Raporlar yayınlanıyor. Sayıştay'ın, Karayolları Genel Müdürlüğü 2020 denetim raporunda, 6 otoyol projesi için 24 milyar 871 milyon dolar ve 2 milyar 988 milyon Euro da garanti ödeme verilmiş. 

Nereden? Geleceğimizden.

Şehir hastanelerine 2020 yılında 8,7 milyar TL kira ve hizmet bedeli ödendi.

Nereden? Geleceğimizden.

Milyarlar sadece garanti ödemelerine gitmedi. İhale ve anlaşmalar yabancı para üzerinden olduğu için kur farklarına da milyarlarca lira gitti. 

(Dolar 9'u, Euro 10'nu geçmeden önce) Sayıştay genel uygunluk bildirim raporlarından medyaya yansıyan bilgilere göre 2014-2020 yılları arasında Yap-İşlet-Devret modeliyle yaptırılan projeler için Hazinenin, yandaş şirketlere ödediği toplam kur farkı: 77 milyar 949 milyon 920 bin TL

2020 yılı ödenen kur farkı: 16.230.588.127 TL

2019 yılı ödenen kur farkı: 10.117.321.727 TL

2018 yılı ödenen kur farkı: 25.117.477.188 TL

2017 yılı ödenen kur farkı: 8.798.220.568 TL

2016 yılı ödenen kur farkı: 3.748.570.280 TL

2015 yılı ödenen kur farkı: 9.284.858.675 TL

2014 yılı ödenen kur farkı: 4.652.884.235 TL

2021'in geçen 9 ayında faize verdikleri para 142.3 milyar lira.

Yazık değil mi? Günah değil mi? Kul hakkı değil mi? Yetim, fakir, fukara hakkı değil mi?

Artık uyanma vakti gelmedi mi?

Türk Milleti 'tam bağımsızlık' istediği gün Milli Ekonomi Modeli ile prangalar söküp, atılacak ve satılan yarınlarımız geri alınacaktır.