Sayın Erdoğan'a

Sayın Erdoğan! ABD ile görüşmelerin taa 1990'larda başladı. Hapse girdin, çıktın ABD'ye gittin. Oturdunuz, konuştunuz, anlaştınız. İktidar oldun. Birçok şeye itirazın oldu ama ABD'ye 11 yıldır hiç itirazın olmadı. AB ile de oturdunuz, konuştunuz, anlaştınız. Hem de öyle bir anlaştınız ki, Allah'ın, Kitabı Keriminde açıkça haram kıldığı şeylerin kanunen önünü açtınız. Yine bu kapsamda ülkemizdeki gayri Müslimlerle oturup, konuşup, anlaştınız. Öyle bir anlaştınız ki, neredeyse ülkemizdeki her gayri Müslime bir kilise evi düşecek kadar önlerini açtınız. Yetmedi, bu kilise evlerine papaz yetişsin, diye şimdi de papaz okullarını açacaksınız. Tarihin en büyük ihanetlerinden birini gerçekleştiren Ermenilerle de ortak paydalar buldunuz, anlaştınız. Kıbrıs'ta da gerek M. Ali Talat eliyle ve gerekse Ankara'dan talimatlarla, Kıbrıs'ın, Rum kesimine entegre olması için oturdunuz, konuştunuz, çok çaba harcadınız ve harcıyorsunuz da? Hele terör örgütü, örgütün başı, resmi ve gayri resmi sözcüleriyle her ortamda diyaloga girdiniz. Aynı masa etrafında defalarca görüştünüz. Anlaşmışınızda! Hiçbir bağımsız devletin kabul edemeyeceği söz, fiil ve eylemleri kabul ettiniz, sineye çektiniz. Sırf anlaşmamız zarar görmesin, diye bu tehdit, hakaretleri ve eylemleri hazmettiğinizi bizzat açıkladınız. Peki, ne olurdu! Şu Gezi parkı ve ODTÜ'de meydanlara çıkan, yasal haklarını kullanan ve isteklerini seslendiren gençleri muhatap alıp, karşılıklı konuşup, aynı paydalarda buluşmayı deneseydiniz, kıyamet mi kopardı! Bu gençler bizim gencimiz, bizim insanımız. Adları Ahmet, Mehmet, Ali, Fatıma, Ayşe, Zeynep?  Ben olsam, sırf bu isimler hürmetine bile bu insanlarla bir araya gelir, isteklerini dinler, ortak paydalar arardım?* * *İstanbul Valisi, Emniyet Müdürü ve Belediye Başkanınaİlimizin Sayın yöneticileri! Okullar açılıyor, halkın arasında yaşayan, günde dört toplu taşıma aracı kullanan biri olarak sizlere sesleniyorum. Artık şu toplu taşıma işine bir el atın.Otobüs duraklarında deyim yerindeyse belediye otobüsleri hariç her türlü araç var. Duraklar yetersiz. İnsanlar yollarda araç bekliyor. Metrobüs eşittir çilebüs. Halk otobüsleri yolcu kapma yarışında. Her ehliyeti olan dolmuş koltuğuna oturabiliyor mu? Acayip kıyafetler, elde sigara, telefon kulakta. "Arkaya doğru sıkışın, hadi hadi" "Parasını vermeyenler versin" "Bir öğrenci al" "Kimliğin nerde? Üniformasız öğrenci olmaz"? "Şoför bey! Kırmızıda geçtiniz" "Sana ne birader." "Şoför Bey! Ters şeride girdiniz" "işine bak. Ekmek davası kardeşim?" Dahasını, eğer bol korumalı, son model araçlarınızdan inip, bir toplu taşıma aracına binerseniz görebilirsiniz. * * *CHP'ye?K. Çekmece ilçe binasında bir afişinizi gördüm. "Türkiye'nin zapt edilemeyen tek kalesi CHP'dir" yazıyordu. Alınmayın! Kapıları açık, kimin girip, kimin çıktığı belli olmayan bir kaleyi kim zapt etmek ister? Her gün CHP'nin şu teşkilatı topluca istifa etti vs. haberleri yayınlanıyor. Bu istifalar genelde doğu illerimizde. Ortak açıklamaları ise "biz seçimlerde (açılım konusunda) vatandaşa ne diyeceğiz"Ortada bir cemaat gerçeği ve yıllardır kader birliği ettikleri iktidarla artık gizlenemeyen bir dalaşı var. Ama CHP'nin, cemaat lehine veya aleyhine parti olarak bir duruşu yok. Ortadoğu kaynıyor. CHP olayları sıralıyor, taşeronları açıklıyor ama bu işin faillerine (ABD, AB, İsrail) çıt, bile diyemiyor.  Anayasa komisyonlarında bizzat CHP vekilleri fikir ayrılığıyla bir birine giriyor. AKP imdada yetişiyor.  Sonra CHP'mi büyük, M. Sarıgül'mü? Nedir bu Sarıgül aşkı?