Seçmeyi, yok olduktan sonra mı öğreneceksin!

1 Kasım'da Türk halkı seçim yapacak.İnsan şunu söylemeden edemiyor:Ya hu bu millet iki ay önce ne yaptı o zaman?Eğer 1 Kasım'da bir seçim yapacaksa, 7 Haziran'da ne yapmıştı peki bu millet; tiyatro mu oynamıştı?Ne oldu da, daha 7 Haziran'ın tartışmaları bitmeden kendimizi yeni bir seçimin eşiğinde bulduk?Herkes bir şey söylüyor, her kafadan bir ses...Zaten bizim iki uzmanlık alanımız vardır; biri futbol, diğeri siyaset. Berberde, kahvede, minibüste siyaset ve futbol üzerine öyle tartışmalar olur ki, bu sahaların uzmanları okumakla ve çalışmakla geçirdikleri yılları sorgulamaya başlarlar.Anlayacağınız, biz bu işleri iyi biliriz.Eee, o zaman baştaki soruyu bir daha soralım:1 Kasım'da ne seçimi olacak?7 Haziran öncesi yapılmış onca tartışma, beyin fırtınası, ağız dalaşı, kafa tutmalar, iddialaşmalar boşa mı gitti yani.Seçtik ya!Bu neyin seçimi şimdi?Dedik ya bizim millet işin erbabıdır diye, şimdi bu sorunun cevabını vermekle meşgul. Bu arada lig de başladı, Avrupa kupalarında oynayacağımız takımlar da belirlendi.Yani...Yani arada futbol soslu derin tartışmaların ana konusu şimdilerde 1 Kasım'daki seçim.Biri diyor ki; görmüyor musun ülkenin halini? İstikrarı seçmediniz, her şey alt üst oldu, oh olsun size.Biri diyor ki; bu seçim bir dayatmadır, olmadı baştan seçimidir. İstediklerini alamayanların tezgâhıdır.Biri diyor ki; bu yeni bir dönem için fırsattır.Biri diyor ki; seçim olsa ne olur? Değişen hiçbir şey olmayacak.O diyor, bu diyor...Dedik ya; millet uzman, tut tutabilirsen.Şimdi...Ben de diyorum ki; ey milletim, daha iki ay geçmeden seçim sandığı yine önüne koyuluyorsa kusura bakma ama sen seçmesini bilmiyorsun!Yooo öyle kızmaca darılmaca yok. Uzmanlık alanına girdik diye hemen tafra moduna geçme! Biz de bu milletin bir parçasıyız ennihayetinde, bırak da biz de bir-iki kelam edelim.Ne diyoduk?Evet, kabul et, sen seçmesini bilmiyorsun.Yoksa şöyle mi demeliyim: Sen yanlış seçimler yapıyorsun.Evet evet, en doğrusu bu, sen doğruyu seçmiyorsun.Hem de bunu bile bile, göz göre göre, defalarca hatta inatla yapıyorsun.Hani bir menfaat görsen tamam diyeceğim, ne yapalım nefsine uydu, menfaat karşılığı bu hatayı yaptı. Hayır, öyle değil! Yüzün gülmüyor, mutlu değilsin. Sokakta, otobüste, minibüste, pazarda görüyorum seni, yüzünden düşen bin parça.İşlerin iyi gitmiyor, ay sonunu getiremiyorsun, evinde huzur yok; görüyorum. Anlayacağın, kişisel hikâyelere bir bakarsak, hallerin içler acısı.Bir de büyük fotoğrafa bakalım, ülkenin genel ahvaline... Allah aşkına bana iyiye giden bir tek şey söyle, bir tek. Ekonomi mi, dış işleri mi, sosyal hayat mı, genel ahlak mı? Bu ve bunun gibi ülkenin ne durumda olduğunu apaçık ortaya koyan sahalarda bana iyiye doğru giden bir tek şey söyle...Vallahi söyleyemezsin!Şimdi, gelelim işin acı tarafına; görmezden, duymazdan, anlamazdan gelsen de fert, millet ve ülke olarak halimiz haraptır ve bunun sorumlusu sensin. Çünkü sen özellikle son 12-13 yıldır hep yanlışı seçtin ve kötü gidişata rağmen bu yanlışında ısrar ettin, inat ettin!İlginçtir; iktidar sarhoşluğuyla ölçüyü kaybedenlerle aynı psikolojide davrandın. Evet, gerçekten seni anlaması zor. Seni yönetenin iktidar sarhoşu olması normal ve onu elinde tutmak için her türlü yola başvurması anlaşılabilir. Ya sana ne demeli? Sen hep kaybederken, senin sırtına binerek iktidar nimetlerine gark olanların psikolojisine nasıl bürünürsün? Bu durum hangi sosyolojik ya da psikolojik kavramla açıklanabilir? Bu halinle dünyada eşin yok, farkında mısın?Çok mu üzerine geldim?Doğrusunu istersen az bile yazdım. Neden biliyor musun? Sen, aslında senin de, ülkenin de bu hale getirileceğini adın gibi biliyordun. İkaz edilmiştin, en kati delillerle, en inandırıcı üslupla. Hem de defalarca ikaz edilmiştin. Bir gün, bir hafta, bir ay, bir yıl öncesinden değil, neredeyse otuz yıl öncesinden günümüze sayısız defa ikaz edildin. Eğer bu ikazlara gözünü, kulağını ve gönlünü kapatırsan, bugünkü acı tablo ve daha beteriyle yüzleşeceğin sana sayısız defa söylendi.Anladın değil mi lafın nereye geleceğini, kimi işaret ettiğimi! Tabii ki anladın. Çünkü başka adres yok. Böyle bir vatan mücadelesini ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş'tan başka adres yok!Dedim ya sen hep yanlışı seçtin diye, yalan mı? Haydar Hoca'yı duymadım, bilmiyorum, haberim yok diyebilir misin? Di-ye-mez-sin!2002'den beri sandık her önüne geldiğinde, karşına çareyle çözümle çıkan tek lider O'ydu. Yalan mı? Ama sen ne yaptın; ısrarla ve inatla yanlışı seçtin hem de daha seçim yapılmadan 'Haydar Hoca adam gibi adam ama barajı geçemez ki, kazanamaz ki' gibi sakat bir bahanenin arkasına saklanarak. Niye? Çünkü okuduğun güdümlü gazetelerde, seyrettiğin boyalı ekranlarda seçim anketleri yayınlanıyordu ve anketlerde seçimi kazanan belliydi. Dünyada, seçim öncesi pompalanan anketlere göre oy kullanıp, o tahminleri birebir tutturan tek seçmen sensin herhalde. Övünmekse, bununla övünebilirsin.Şimdi soruyorum; kazanamaz ki dediğin Haydar Hoca'yı her seçimde meclis dışında bıraktın, Allah aşkın söyle meclise soktukların ne yaptı? Ülke, emanet hükümetle idare ediliyor kör müsün? Bu senin eserin, kör müsün? Ezcümle, ey milletim, yan-lış yap-tın! Hem de defalarca... Şimdi önüne yine sandığı koydular... Israrla desteklediğin figürlerin eserini her gün haber bültenlerinde izliyorsun. Aynı figürler 1 Kasım'da yine karşına çıkacaklar. Güdümlü medya seçim anketlerini yayınlamaya başladı. Sen şimdi iddia kuponu doldurur gibi seçim yaparsın artık. Öyle ya siyaseti de, futbolu da en iyi sen bilirsin.