Şehzade Mehmet Camii: İstanbul’un sanat ve tarih mirası
Şehzade Mehmet Camii, İstanbul’un tarih kokan sokaklarında gizlenmiş bir sanat şaheseridir
07.06.2024 08:43:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak





Şehzade Mehmet Camii, İstanbul'un tarih kokan sokaklarında gizlenmiş bir sanat şaheseridir. İşte bu muazzam yapının hikayesi:
Şehzade Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman
Şehzade Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman'ın beş oğlu arasında en çok sevdiği ve veliaht olarak düşündüğü oğludur.
Manisa Sancağında Vali iken 1543 yılında erken bir yaşta vefat eden Şehzade Mehmet'in haberini Kanuni Estergon seferi dönüşünde alır.
Kanuni, şehzadesine olan sevgisi sonucu onun için önce bir türbe, sonrasında büyük bir cami yaptırmış.
Mimar Sinan, Sai Mustafa Çelebi'ye yazdırdığı "Tezkiretü'l Bünyan" adlı eserde, Kanuni Sultan Süleyman'ın Şehzade Mehmet'in temiz ruhları için İstanbul'un Eski Odalar semti yakınında büyük bir cami yapılmasını ve yapımına türbeden başlanması emrettiğini nakleder.
Kanuni'nin bu camiyi genç yaşta ölen oğlu Mehmet için yaptırdığı genel olarak kabul edilen görüştür. Bunun yanı sıra Kanuni'nin önce bu camiyi kendisi için düşündüğü, ancak cami bitince Sinan'ın daha iyisini de yapabileceğini söylemesi üzerine bu camiyi Şehzade Mehmet'e adadığı da söylenir.
Mimar Sinan'ın Dehası
Şehzade Camii, Mimar Sinan'ın İstanbul'da inşa ettiği ilk anıtsal yapıdır. Sinan daha sonra bu camiyi çıraklık döneminde yaptığını söylemiş. Böylesi bir yapıyı yapan "çırak" ancak Mimar Sinan olabilirdi.
Büyük kubbe dört yanından dört yarım kubbeyle desteklenmiş, iç mekanda genişlik etkisi alabildiğine artmış.
Minarelerde güzel taş işlemeleri, iç avlunun etrafındaki 16 kubbeli revak ve rengârenk çinilerle dolu türbe, Şehzade Mehmet Camii'nin estetik zenginliğine katkıda bulunmaktadır.
Sanat ve anlam: Şehzade Mehmet Camii, sadece İstanbul'un değil, dünya mimarlık tarihinin de en değerli yapıtlarından biri olarak kabul edilmektedir.
Mimar Sinan'ın bu ilk anıtsal yapısı, onun mimari dehasının ve sanatsal vizyonunun bir öncüsüdür.
Bu tarihi yapı, günümüzde bile ziyaretçilerini büyülemeye devam etmektedir. Şehzade Mehmet Camii, Mimar Sinan'ın "çıraklık eseri" olmasına rağmen, onun mimarlık kariyerindeki ustalığının ve sanatsal vizyonunun bir öncüsü olarak görülmektedir.
Şehzade Mehmet Camii'nin iç mekanı
Şehzade Mehmet Camii, İstanbul'un tarih kokan sokaklarında gizlenmiş bir sanat şaheseridir. İşte bu muazzam yapının iç mekanı:
Kubbe ve Yarım Kubbeler: Caminin 18,42 metrelik kubbesi, dört büyük yarım kubbeye yaslanır. Bu büyük kubbe, iç mekanda genişlik etkisini artırmış ve eksiksiz bir simetri oluşturmuştur.
İç Avlu ve Revaklar: İç avlu, 12 sütunda 16 kubbeli revakla çevrilidir. Bu revaklar, zarif kemerlerle süslenmiş ve ziyaretçilere huzur veren bir atmosfer sunar.
Minareler ve Taş İşlemeler: Caminin ikişer şerefeli çift minaresi, gökyüzüne uzanan zarif parmaklar gibi İstanbul'un siluetine eşsiz bir güzellik katmaktadır. Minarelerdeki güzel taş işlemeler, Mimar Sinan'ın diğer eserlerinde rastlanmayan detaylardır.
Türbeler ve Çiniler: Şehzade türbesinin içi, rengârenk çinilerle doludur. Ortadaki sandukada Şehzade Mehmed, sağında Şehzade Cihangir ve solunda Hümaşah Sultan yatar. Şehzade türbesinin sol tarafında Rüstem Paşa'nın türbesi bulunur.
Sadeliğin Estetiği: İç mekanın sadeliği, Mimar Sinan'ın estetik anlayışını yansıtır.
Caminin dışını süslemek için çok çalışan Sinan, iç mekanda sadeliği korumuş ve büyülü bir atmosfer yaratmıştır. Bu tarihi yapı, günümüzde bile ziyaretçilerini büyülemeye devam etmektedir.
Şehzade Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman
Şehzade Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman'ın beş oğlu arasında en çok sevdiği ve veliaht olarak düşündüğü oğludur.
Manisa Sancağında Vali iken 1543 yılında erken bir yaşta vefat eden Şehzade Mehmet'in haberini Kanuni Estergon seferi dönüşünde alır.
Kanuni, şehzadesine olan sevgisi sonucu onun için önce bir türbe, sonrasında büyük bir cami yaptırmış.
Mimar Sinan, Sai Mustafa Çelebi'ye yazdırdığı "Tezkiretü'l Bünyan" adlı eserde, Kanuni Sultan Süleyman'ın Şehzade Mehmet'in temiz ruhları için İstanbul'un Eski Odalar semti yakınında büyük bir cami yapılmasını ve yapımına türbeden başlanması emrettiğini nakleder.
Kanuni'nin bu camiyi genç yaşta ölen oğlu Mehmet için yaptırdığı genel olarak kabul edilen görüştür. Bunun yanı sıra Kanuni'nin önce bu camiyi kendisi için düşündüğü, ancak cami bitince Sinan'ın daha iyisini de yapabileceğini söylemesi üzerine bu camiyi Şehzade Mehmet'e adadığı da söylenir.
Mimar Sinan'ın Dehası
Şehzade Camii, Mimar Sinan'ın İstanbul'da inşa ettiği ilk anıtsal yapıdır. Sinan daha sonra bu camiyi çıraklık döneminde yaptığını söylemiş. Böylesi bir yapıyı yapan "çırak" ancak Mimar Sinan olabilirdi.
Büyük kubbe dört yanından dört yarım kubbeyle desteklenmiş, iç mekanda genişlik etkisi alabildiğine artmış.
Minarelerde güzel taş işlemeleri, iç avlunun etrafındaki 16 kubbeli revak ve rengârenk çinilerle dolu türbe, Şehzade Mehmet Camii'nin estetik zenginliğine katkıda bulunmaktadır.
Sanat ve anlam: Şehzade Mehmet Camii, sadece İstanbul'un değil, dünya mimarlık tarihinin de en değerli yapıtlarından biri olarak kabul edilmektedir.
Mimar Sinan'ın bu ilk anıtsal yapısı, onun mimari dehasının ve sanatsal vizyonunun bir öncüsüdür.
Bu tarihi yapı, günümüzde bile ziyaretçilerini büyülemeye devam etmektedir. Şehzade Mehmet Camii, Mimar Sinan'ın "çıraklık eseri" olmasına rağmen, onun mimarlık kariyerindeki ustalığının ve sanatsal vizyonunun bir öncüsü olarak görülmektedir.
Şehzade Mehmet Camii'nin iç mekanı
Şehzade Mehmet Camii, İstanbul'un tarih kokan sokaklarında gizlenmiş bir sanat şaheseridir. İşte bu muazzam yapının iç mekanı:
Kubbe ve Yarım Kubbeler: Caminin 18,42 metrelik kubbesi, dört büyük yarım kubbeye yaslanır. Bu büyük kubbe, iç mekanda genişlik etkisini artırmış ve eksiksiz bir simetri oluşturmuştur.
İç Avlu ve Revaklar: İç avlu, 12 sütunda 16 kubbeli revakla çevrilidir. Bu revaklar, zarif kemerlerle süslenmiş ve ziyaretçilere huzur veren bir atmosfer sunar.
Minareler ve Taş İşlemeler: Caminin ikişer şerefeli çift minaresi, gökyüzüne uzanan zarif parmaklar gibi İstanbul'un siluetine eşsiz bir güzellik katmaktadır. Minarelerdeki güzel taş işlemeler, Mimar Sinan'ın diğer eserlerinde rastlanmayan detaylardır.
Türbeler ve Çiniler: Şehzade türbesinin içi, rengârenk çinilerle doludur. Ortadaki sandukada Şehzade Mehmed, sağında Şehzade Cihangir ve solunda Hümaşah Sultan yatar. Şehzade türbesinin sol tarafında Rüstem Paşa'nın türbesi bulunur.
Sadeliğin Estetiği: İç mekanın sadeliği, Mimar Sinan'ın estetik anlayışını yansıtır.
Caminin dışını süslemek için çok çalışan Sinan, iç mekanda sadeliği korumuş ve büyülü bir atmosfer yaratmıştır. Bu tarihi yapı, günümüzde bile ziyaretçilerini büyülemeye devam etmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.