Sen, o sandala bindin ya! Derler

Erdoğan, yargıya gidip, aklanma yerine, durmak yok, kavgaya devam, dedi. Şimdi her kafadan başka ses çıkıyor. Hukukmuş, adaletmiş, insanlıkmış, karaktermiş vs. geç? Erdoğan sayesinde gözü açılan, mal makam sahibi olan vekil, bakan, bürokrat vs. takımına göre ortada büyük bir tuzak ve iftira var. Haliyle iktidar medyası da, bu inancı notalaştırıp, milletin önüne koyuyor. Erdoğan kardeş, komplocular kalleş?Diğer tarafta da aynı mantık sahnede; Ülkeyi bitirdin, kefenin cebi yok, ne diye gemicikler, kutucuklar edindin, mantığıyla saldırıyorlar. Bu mantığı cemaatin ve kendini tanımlayamayan imam, vaiz, yazar takımı da kafalarına göre tevil ettikleri ayet ve hadis destekleyip, AKP tarafının bu yönden yaptıkları saldırıları püskürtmeye çalışıyorlar? Arada ilginç adımlarda atılıyor. Kendilerini,  "eski Gülen'ci" olarak tanıtan bazı isimler, Gülen hareketinin Nurculuğa, Said Nursi'ye zarar verdiğini anlatıyorlar. (Yemezler?) Muhalefet heyecanlı bir söyleyiş ve bekleyişte? Adeta "Erdoğan gitsin de, nasıl giderse gitsin" mantığındalar. Afyon patlamasında olduğu gibi boylarından büyük iddia ve laflar ortaya atmaktalar. Artı bu alçak kavganın cemaat tarafına hiç bakmamakta, görmemekteler. Birde şu ana kadar rengini belli etmeyenler var ve bunlar vücut olarak Erdoğan'a çok yakınlar. Erdoğan için asıl tehlikede bu. Cumhurbaşkanının, Arınç'ın, Hüseyin Çelik'in, Babacan'ın, Davutoğlu'nun, cemaat aleyhine inandırıcı bir çıkışını, duruşunu gördünüz mü? Bu tabloya birde CHP, MHP yönetimlerini ekleyip, Erdoğan'ın olası istifasından sonra bu mantığın oluşturacağı hükümeti düşündüğümüz mü? Bu ihtimal, ülkemizin karanlıktan, kapkaranlığa gideceğinin ihtimalidir. Cemaatin, kurulacak iktidarın ruhu olması demektir.  Evet, ortada utanç verici bir durum var ve bunun bir bedeli olmalı. Bu bedel ancak hukukun karşısına, iddiaları ve iddiaları ortaya atanları çıkararak, masumiyetini tescil ettirerek artı istifa ile hukukun verdiği "masumdur" kararını halkın vicdanında tescil ettirmekle ödenir? Erdoğan hukuka gitmek yerine laf dalaşına, bilek güreşine girişti. Ama kazanamaz. Çünkü laf attıklarının arkasında "kadim dostu" ile "üstün hizmet madalyası" aldığı devletler var.Eğer Erdoğan, hukukun önüne çıkmaz, kadim dostunu, madalyasının sahibini, bunların beslediği sakallı, cübbeli, salya sümüklü din tüccarlarını, hayatı pahasına olsa da, bir kalemde silmezse, en azından derler, derler, derler?  Ne mi derler?Ulaşımın sandallarla yapıldığı günlerde, Karaköy sahilinde sapık bir kayıkçı varmış. Sandalına binen her bayana kötülüğü dokunur ve bayanların adı kötüye çıkarmış. Bayanın biri bu duruma isyan etmiş ve "ben, razı olmadıktan sonra kimse, bana kötülük edemez", diyerek, bu sapık sandalcının kayığına binmiş.Denizde yol alırken sapık sandalcı, bir yandan kürekleri çekiyor diğer yandan ise "derler, derler, derler?" diyordu. Kadının sinirleri iyice kabarmış ve "ne derler, be adam" diye, kızgın bir şekilde sormuş. Sandalcı; "Sen bu sandala bindin ya! Rızan olsa da derler, olmasa da derler?" demiş? Şimdi! Sen, BOP sandalına bindin, her istediklerini verdin ya! İddialar doğru olsa da, olmasa da derler? Adın çıktı adın?