Sen sahip çıktıkça bunlar kazanacaktır

Önceki yazımızda millet malının, devlet malının nasıl peşkeşe uğradığına birkaç örnek verdik. Bir de bizzat en tepeden başlayarak AKP'li olanların karıştığı mal mülk edinme gayretleri var. Tabi bu gayretler zamanla yargı önüne geliyor. Ama ya dokunulmazlık ya da başka şekillerde raflara kalkıyor. Tabi yargı bağımsızdır, gibi salatalara inananlar, "olmaz öyle şey" diyebilir. Ama bu ülkede öyle olmazlar oldu ki artık şaşırmamak gerekir. Yargı noktasında "ak" duruş mantığı malumunuz; Karar lehlerine olursa, "adalet yerini buldu", aleyhlerine olursa, "paralelin işidir, komplodur, darbe girişimidir" vs.Numan Bey bu duruşu zaten itiraf da etmişti; "Yargı bağımsız olacak ama yargı bağımsızlığı millet iradesinin üzerine çıkamaz." Yani millet çal derse, çalınacak. Kes derse, kesilecek. Vur derse, vurulacak. İsminin başında Prof. unvanı olan Numan Bey böyle diyor. Gerçi dediği gibi de uygulanıyor.Bakın! Danıştay bilmem kaçıncı kez malum sarayın "kaçak" olduğunu onayladı. Sahibi "tennenni" namelerini okuyor. Bildiğim kadarıyla Cumhurbaşkanı dahil AKP'li vekil, belediye başkanı ve diğer yetkililer hakkında şu ana kadar 950 dosya (ki bunların hepsi dünya malı ile ilgili dosyalar) vakti ve sırasını bekliyor. Birçok AKP'li belediye soruşturuluyor. Sonucu kesin gibi gözükenlere daha soruşturma açılmadan İçişleri Bakanlığı soruşturma izni vermiyor. İşte İstanbul. İşte Ankara. İşte Kayseri. İşte Arınç. İşte Gökçek.Daha geçen hafta AKP, İstanbul'da miting yaptı. İETT hazır olda? Otobüslerin önünde; "AKP mitingine gider" yazıyor. Neyse konuya dönelim? AKP iktidarları bir taraftan yabancıya, sermaye sahiplerine çalışırken diğer taraftan kendilerini de hiç ihmal etmediler. Çoluk çocuk, sülalece hangi noktalara geldiklerini görüyorsunuz.Unutulmuş bir örnek vereyim. Suat Kılıç spor bakanıydı. Sayın Bakan, Ankara Altındağ'da harap bir evi 25 bin TL'ye almıştı. Tabi medyaya yansımıştı. Hele Danışmanı Erbil Yiğitbaş'tan alması merakı daha da arttırmıştı.Ne var bunda, olamaz mı? Olur, zaten buraya kadar bir sorun da yok. Adam eski bir eve 25 bin TL vermiş, almış. Sorun bu evin haftayı devriyesinde 300 bin TL'ye bakan tarafından satılmasında.İşte bu satış tabloyu da ortaya çıkarmıştı. AKP'li bakanın aldığı bu ev AKP'li bir belediyeye ait! Ve belediye aldığı bir kararla bölgeyi "SİT" alanı ilan edip, koruma altına alıyor. Yani bu "üç harf" sayesinde Sayın Bakanın evi tam 12 kat değer kazanıyor. Şimdi diyeceksiniz ki! Yahu trilyonlar göz önünde gidiyor, allanıyor, pullanıyor, sıfırlanıyor sen kalkmış 300 bin TL'den bahsediyorsun! Haklısın. Ama milletimiz büyük götürmeleri şan, şöhret sayıyor. Ben de küçük örnek verdim ki belki anlaşılır.    SATIŞ DEMİŞKEN! Kaç yıldır kendi kendime hayıflanıyorum. Ulan, diyorum; Bir arkadaş bulup, gidip şu Telekom ihalesine girseydin şimdi elinde bedava bir Telekom'un olacaktı. Malum Telekom'u 6.5 milyar dolara 5 yıl vadeyle sattılar. Yıllık kârı 1.25 milyar TL olan bir kurum, 5 yılda kendini amorti eder mi, etmez mi? Kaçırdık işte ne yaparsın!SON SÖZ! Artık kendine, ailene, vatanına, milletine sahip çık. Sen kazan, devletin kazansın, milletin kazansın. Bunlar kaybetsin?