"İnsan nisyan ile maluldür" derler. Doğrudur. Yani insan unutan bir varlıktır. Peki bu durum insan için ne ifade eder? İyi bir şey midir bu hal, yoksa kötü müdür?İkisi de doğru; unutmak, bazı durumlar için insana verilmiş büyük bir nimettir. Eğer unutmak nimeti olmasaydı, hayat, insan için hiç de çekilir bir şey olmazdı.Bir düşünsenize; gün geliyor en sevdiklerinizi kaybediyorsunuz, ölüyorlar, sizi bırakıp dönüşü olmayan diyara gidiyorlar. Bu dayanılabilecek bir durum mudur? Asla.Bir anneyi düşünün mesela. Ciğerparesini kaybetmiş, biricik evladını toprağa vermiş. Bu acıya o merhamet yüklü yürek nasıl dayansın? Akıllara zarar?Ama öyle olmuyor; o bağrı yanık anne bu acıya dayanıyor ve gün geliyor unutuyor. İşte unutmanın nimet olarak karşımıza çıktığı yer.Diğer hal peki, yani, unutmanın aleyhimize döndüğü hal nedir?İşte burası çok önemli.İnsanı değerli kılan, diğer yaratılmışlardan ayıran incelik burada gizli; insan bazı şeyleri hatırlamalı, unutmamaya çalışmalı, hatta hiç unutmamalı. Ölüm mesela?Ölüm insanın en önemli gerçeği. O kadar ki her nefeste hatırlanacak kadar.Gelin şimdi sizlerle birlikte bir hatırlama eylemine girişelim. Şöyle eski günlere gidelim. Eski ev anlayışımıza bir uzanalım.Ne alakası var demeyin.Eski evlerimizle ilgili küçük bir araştırma yaptığınızda ne demek istediğimizi hemen anlayacaksınız.Eskiden evlerimiz çoğunlukla ahşaptı, yani tahtadan. Tevazuunun, ölüm tefekkürünün ev mimarisine yansıması. Yani faniliğimiz unutulmuyor, dünyanın geçiciliği hep hatırda. Ev büyük de olsa, mütevazı. Bulunduğu toprak parçasının üzerinde sırıtmıyor, iddialı değil, haddini biliyor. İnsanlara ve etrafına yukarıdan bakan bir anlayışın ürünü değil, kimseyi ezmiyor. Yukarı çıkma, gökleri delme iddiasından uzak.İşte gördünüz. Unutulmaması gereken hakikatler geçmişte hayatın nasıl da ayrılmaz bir parçası haline getirilmiş. Mezarlıklarla içiçe olmamız da bu yüzden. Korkmayız biz mezarlıklardan, ürkmeyiz. Bakar ibret alırız. Bir başka örnek daha verelim. Topkapı Sarayı'nı eminim çoğunuz gördünüz. Görmediyseniz de mutlaka görün. Dışarıdan, içeriden mutlaka. Ama önce dışarıdan bir bakın. Binin Eminönü-Üsküdar vapuruna ve o muhteşem eseri doya doya izleyin. Ve dikkat edin çok önemli bir şeyi fark edeceksiniz. Dört yüz yıl dünya siyasetinin yön verildiği, devletlerin, toplulukların kaderlerinin belirlendiği, savaş ve barış kararlarının alındığı saraydır burası, bir anlamda dünyanın kalbi gibidir.Böyle bir misyon yüklenmiş sarayın mimarisine şimdi daha dikkatli bakma zamanı geldi. Fark ettiniz değil mi? Tam anlamıyla tevazu abidesi. İddiasız, haddini bilen. Faniliğin farkında. Aslında ihtişamlı ama ezici asla değil.Şimdi de bir tefekkür kapısı aralayalım.Başa dönersek. Unutmanın bir nimet olduğunu vurguladık. Burası tamam. Peki, bir görev olarak sırtımıza yüklenmiş, hatırlama, unutmama sorumluluğu ne olacak? Ceddimizin yaptıkları ortada. Sadece bir örnek her şeyi kavramak için kafi.Öyleyse eksik bıraktığımız, yanlışlarımız, yapmadıklarımız da ortada.O zaman hatırlama zamanı gelmedi mi daha?Unutmama zamanı peki?
Okan Egesel / diğer yazıları
- Hz. İnsan’a… / 20.04.2020
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018