'Sırrını ona emanet eder'
İmam Ca'fer es-Sâdık, nasb edilen İmam hakkında buyurdu ki: "Allah dinini ona teslim eder ve onu kullarına hüccet olarak karar kılar. Kendi ilminden ona verir ve sırrını ona emanet eder, yüce emrine doğru onu çağırır, onu halkına bayrak olarak nasb eder ve alemdekilere onu hüccet olarak karar kılar"
09.03.2018 00:00:00
İshak bin Galib'den rivayetle;
İmam Ca'fer es-Sâdık (a.s.) İmamların hal ve vasıflarını anlatan bir hutbesinin sonunda şöyle buyurdu:
"Babasının emirleri ona ulaşır, babası hayatta olduğu sürece konuşmaz ve susar. Babasının ömrü sona erip de ilahi takdirler ona ulaşınca, Allah'ın iradesi ve Allah'ın istediği olunca, babasının müddeti sona erer ve Allah'ın emri olan imamet ona geçer. Allah dinini ona teslim eder ve onu kullarına hüccet olarak karar kılar. Onu şehirlere hakim kılıp kendi rûhu ile onu onaylar. Kendi ilminden ona verir ve sırrını ona emanet eder, yüce emrine doğru onu çağırır, (hakkı bâtıldan) ayıran ilminin beyanını ona bildirir, onu halkına bayrak olarak nasb eder ve alemdekilere onu hüccet olarak karar kılar, dinine bağlı olanlara ışık, kullarına veli olarak karar kılıp halka İmam olarak ondan razı olur. Ondan ilmini korumasını, hikmetini gizlemesini ve dinini muhafaza etmesini ister.
Allah, İmam'ın vasıtasıyla yollarını, farzlarını ve hudutlarını ihya eder. Cehalet ehli şaşkınlığa düşüp de tartışma ve inat ehli halkı sapmalara düşürünce; geniş nûru, yaygın şifası ile açık hak ve aşikar bir beyanla adaleti uygular ve o sadık babalarının gittiği yolu aynen izler. İşte böyle bir âlimin hakkını sadece eşkıyalar bilmez, sapıklar dışında kimse inkar etmez, Allah'a cüret edenden başkası da onu bırakmaz."
Humrân bin A'yân der ki:
İmam Muhammed Bâkır (aleyhisselam)'a şöyle arz ettim: "Sana feda olayım! Ben Medine'ye geldiğimden beri kesemde bin dinar var. Ben Allah'a ahdettim ki ya benim soruma cevap ver ya da bu dinarları tek tek senin kapında halka dağıtacağım."
Buyurdu ki: "Ey Humrân! Sor, cevabını al. Dinarlarını sakın infak etme."
"Resûlullah ile olan yakınlığın aşkına şöyle; Kıyam edecek olan emir sahibi (Mehdi) sen misin?" diye arz ettim.
"Hayır" dedi.
Arz ettim ki: "Peki o kimdir, anam ve babam sana fedâ olsun."
Şöyle buyurdu: "O kumral renklidir, gözleri çekiktir, hilâl kaşlıdır, iki omuz arası geniştir. Alnında iz vardır, yüzünde ise ben. Allah Musa Peygambere rahmet etsin."
Humran bin A'yân der ki:
İmam Muhammed Bâkır (aleyhisselam)'a: "Kâim sen misin?" diye sordum.
Şöyle buyurdu: "Ben Resûlullah'ın evladıyım ve kanın intikamını isteyen benim. Ve Allah, istediğini yapacaktır."
Ben sorumu tekrarlayınca buyurdu ki: "Fikrinin nereye gittiğini biliyorum. Senin sahibin Mehdi geniş karınlıdır, alnında iz vardır, yüzü güzellerin evladıdır. (Yani yüzü güzeldir). Allah filancaya rahmet etsin."
Ebu Bâsir der ki:
İmam Muhammed Bakır veya Ca'fer es-Sâdık (aleyhisselam) (tereddüt râviden kaynaklanıyor) şöyle buyurdu: "Ey Ebu Muhammed! Kaim'in iki alâmeti (veya alâmetleri) vardır. Başında bir ben ve bir iz vardır ve iki kürek kemiğinin arasında bir ben vardır. Sol kürek kemiğinin sol alt tarafında bir yaprak vardır." (Gaybet-i Numanî, Şeyh Muhammed bin İbrahim-i Numanî).
OKAN EGESEL
İmam Ca'fer es-Sâdık (a.s.) İmamların hal ve vasıflarını anlatan bir hutbesinin sonunda şöyle buyurdu:
"Babasının emirleri ona ulaşır, babası hayatta olduğu sürece konuşmaz ve susar. Babasının ömrü sona erip de ilahi takdirler ona ulaşınca, Allah'ın iradesi ve Allah'ın istediği olunca, babasının müddeti sona erer ve Allah'ın emri olan imamet ona geçer. Allah dinini ona teslim eder ve onu kullarına hüccet olarak karar kılar. Onu şehirlere hakim kılıp kendi rûhu ile onu onaylar. Kendi ilminden ona verir ve sırrını ona emanet eder, yüce emrine doğru onu çağırır, (hakkı bâtıldan) ayıran ilminin beyanını ona bildirir, onu halkına bayrak olarak nasb eder ve alemdekilere onu hüccet olarak karar kılar, dinine bağlı olanlara ışık, kullarına veli olarak karar kılıp halka İmam olarak ondan razı olur. Ondan ilmini korumasını, hikmetini gizlemesini ve dinini muhafaza etmesini ister.
Allah, İmam'ın vasıtasıyla yollarını, farzlarını ve hudutlarını ihya eder. Cehalet ehli şaşkınlığa düşüp de tartışma ve inat ehli halkı sapmalara düşürünce; geniş nûru, yaygın şifası ile açık hak ve aşikar bir beyanla adaleti uygular ve o sadık babalarının gittiği yolu aynen izler. İşte böyle bir âlimin hakkını sadece eşkıyalar bilmez, sapıklar dışında kimse inkar etmez, Allah'a cüret edenden başkası da onu bırakmaz."
Humrân bin A'yân der ki:
İmam Muhammed Bâkır (aleyhisselam)'a şöyle arz ettim: "Sana feda olayım! Ben Medine'ye geldiğimden beri kesemde bin dinar var. Ben Allah'a ahdettim ki ya benim soruma cevap ver ya da bu dinarları tek tek senin kapında halka dağıtacağım."
Buyurdu ki: "Ey Humrân! Sor, cevabını al. Dinarlarını sakın infak etme."
"Resûlullah ile olan yakınlığın aşkına şöyle; Kıyam edecek olan emir sahibi (Mehdi) sen misin?" diye arz ettim.
"Hayır" dedi.
Arz ettim ki: "Peki o kimdir, anam ve babam sana fedâ olsun."
Şöyle buyurdu: "O kumral renklidir, gözleri çekiktir, hilâl kaşlıdır, iki omuz arası geniştir. Alnında iz vardır, yüzünde ise ben. Allah Musa Peygambere rahmet etsin."
Humran bin A'yân der ki:
İmam Muhammed Bâkır (aleyhisselam)'a: "Kâim sen misin?" diye sordum.
Şöyle buyurdu: "Ben Resûlullah'ın evladıyım ve kanın intikamını isteyen benim. Ve Allah, istediğini yapacaktır."
Ben sorumu tekrarlayınca buyurdu ki: "Fikrinin nereye gittiğini biliyorum. Senin sahibin Mehdi geniş karınlıdır, alnında iz vardır, yüzü güzellerin evladıdır. (Yani yüzü güzeldir). Allah filancaya rahmet etsin."
Ebu Bâsir der ki:
İmam Muhammed Bakır veya Ca'fer es-Sâdık (aleyhisselam) (tereddüt râviden kaynaklanıyor) şöyle buyurdu: "Ey Ebu Muhammed! Kaim'in iki alâmeti (veya alâmetleri) vardır. Başında bir ben ve bir iz vardır ve iki kürek kemiğinin arasında bir ben vardır. Sol kürek kemiğinin sol alt tarafında bir yaprak vardır." (Gaybet-i Numanî, Şeyh Muhammed bin İbrahim-i Numanî).
OKAN EGESEL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.