Sivas Kongresi’nde yemin şekli hakkında yaptığı açıklama
Vatan ve milletin saadet ve selametinden başka kongrede hiçbir şahsi maksat takip etmeyeceğime, vatanın bugün uğradığı zorlukların ve felaketin müsebbibi bulunan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin canlandırılmasına çalışmayacağıma
13.05.2025 00:23:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





5 Eylül 1335 (5 Eylül 1919)
"Vatan ve milletin saadet ve selametinden başka kongrede hiçbir şahsi maksat takip etmeyeceğime, vatanın bugün uğradığı zorlukların ve felaketin müsebbibi bulunan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin canlandırılmasına çalışmayacağıma ve mevcut siyasi partilerden hiçbirisinin siyasi emellerine hizmet etmeyeceğime vallahi, billâhi."
Hariçte yapılan propagandaların olumsuz etkisini gidermek maksadıyla kongrenin İttihat ve Terakki menfaati veya bu cemiyetin canlandırılması maksadıyla çaba harcamadığını kamuoyuna ispat için yukarıda tertip edilen yemin şekli dairesinde muhterem üyelerin yemin etmesi encümenimizce uygun görülmüştür. Teklif Encümeni Reisi Mustafa Kemal
7. Teşkilat-ı Milliye hakkında Yenigün Gazetesi'ne verdiği mülakat
10 Teşrîn-i Evvel 1335 (10 Ekim 1919)
- Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti teşkilatının kuvvet ve derece-i şümulü nedir?
- Mütarekeden sonra millet iki büyük felaket altında kalmıştı. Bunların birincisi vatan ve milletin duçar olduğu hakşiken muameleler, 2'ncisi de hükûmet-i sabıkanın bu taarruzat esnasında adeta Yunanlarla teşrik-i mesai eder gibi hareket etmesidir.
Bu iki büyük sebep memleketin her tarafında bir galeyan-ı intibah vücuda getirdi. Memleketimizin her kısmında icrayı tesir etmiş olan aynı esbap aynı maksat uğrunda her yerde teşkilat-ı milliye vücuda getirilmesini intaç etmiş ve nihayet bütün bu müteferrik teşkilat ittihat ederek memlekete şamil olmuştur.
-Teşkilat-ı Milliye'nin ittihatçı tahrikâtı olduğuna dair bir rivayet var. Bu husustaki mütalaa-i devletleri ne merkezdedir?
- Teşkilatımızın ne gibi avamil-i milliyeden doğduğunu izah ettim. Binaenaleyh esas maksadımız vatan ve milleti kurtarmak olduğuna göre karşımızda iki muhasım zümre bulunması pek tabii idi. Bunların biri menafi-i şahsiyesine menafi-i umumiyeyi feda eden hükûmet-i sabıka, 2'ncisi de inkırazımızı bekleyen birtakım dâhilî düşmanlarımızdır. Bunlar cihan nazarında harekât-ı milliyeyi kirletmek ve kendilerini kurtarmak için zaman icabı kuvvetli bir silaha malikti. Bu silah ise ittihatçılık iftirası idi.
Fakat gerek fiiliyat-ı milliyemiz ve gerekse hükûmetin tebeddülünde gösterdiğimiz bîtaraflık cihan efkâr-ı umumiyesinde ihtirasat-ı sefileden ne kadar münezzeh olduğumuzu ispat etti.
Bize ittihatçı diyenler unutuyorlar ki harekât-ı milliye bütün millet tarafından icra edilmektedir. Eğer işin içinde ittihatçılık olmak lazım gelse bütün millet ittihatçılıkla itham edilmiş olur.
Fazla olarak gerek şimdiye kadar neşrettiğimiz beyannamelerle ve gerekse umumi kongrede kabul edilen yemin suretiyle, hiçbir fırkaya mensup olmadığımızı ve ittihatçılıkla alakamız bulunmadığını kâinata ilan ettik.
Hatta Zat-ı Şahâne bile son beyanname-i hümayûnlarında teşkilat-ı milliyenin münhasıran esbab-ı milliyeden mütevellit olduğunu ilan buyurmuşlardı. Fakat Ferit Paşa Hükûmeti yalnız millete değil, Tan Gazetesi muhabirine de Anadolu harekâtının ittihatçı tahrikâtından mütevellit olduğunu söyledi.
Artık böyle bir iddiaya nasıl ehemmiyet verilebilir? Hatta son zamanlarda Bolşevikliği de aleyhimizde bir silah gibi kullanmak isteyen Ferit Paşa, Trabzon ve Samsun'dan Anadolu'ya akın akın Bolşevikler geldiğini de vilayetlere resmî telgraflarla tebliğ ederek ilan etmek garabetinde bulunmuştu.
- Teşkilat-ı Milliyenin anasır-ı gayr-ı müslime aleyhinde birtakım temayülatı olduğuna dair de bir rivayet vardır. Bu husustaki fikr-i devletleri nedir ve teşkilat-ı milliye ile anasır-ı gayr-ı müslimenin münasebatı ne merkezdedir?
- Her şeyden evvel şunu söylemek isterim ki teşkilat-ı milliyenin anasır-ı gayr-ı müslime aleyhinde hiçbir fikr-i muzmeri yoktur. Filvaki birtakım gayr-ı müslim anasırın devlet ve milletimiz aleyhinde bazı tahrikât ve teşebbüsata girişecek kadar temayülat-ı muzırra besledikleri vaka ile sabit olmuşsa da hakk-ı meşruuna istinat eden milletimizin sükûn ve ciddiyeti karşısında hiçbir netice elde edemeyeceklerini hissetmeğe başladıkları memul addolunabilir. Bu takdirde arada hiçbir sebeb-i zıddiyet kalmayacaktır.
Biz onların her türlü hukuk-ı tabiiyetlerini tamamıyla temin ederek beyne'l-anasır bir müvazenet ve ahenk ihyasını makasıd-ı esasiyemizden addedeceğiz.
-Ecnebilerle münasebetiniz nasıldır?
- Şimdiye kadar gerek tesadüfen ve gerekse Anadolu ahvalini tetkik için memuren bu havaliye gelen muhtelif milletlere mensup ecnebilerden bir çoklarıyla temas edildi.
Bunların bize söyledikleri ilk ihtisasat, uzaktan müthiş bir heyulâ gibi tasavvur ettikleri Anadolu'yu bilakis en şayan-ı dikkat bir sükûn ve asayiş içinde görmekten mütevellit hayretlerine dair oluyordu.
Bilhassa teşkilat-ı milliyenin vüsat ve ehemmiyetiyle milletin vahdet-i azimkarânesini gözleriyle görüp metalib-i umumiyemizi etrafiyle tetkik ettiklerinden âmâl-i milliyemizin meşruiyeti ile teşkilatımızın nezahet-i maneviyesi hakkında mensup oldukları memleketler efkâr-ı umumiyesine mükerreren raporlar yazmaktan hâlî kalmışlar. Bu suretle bugün Avrupa ve Amerika'da hakikatin inkişafa başladığını görmekle memnun oluyoruz.
- Alelumum Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin alelhusus Heyet-i Temsiliye'nin intihabat esnasındaki vaziyeti ve tarz-ı faaliyeti ne olacaktır?
- Cemiyetimiz bir fırka-i siyasiye değildir. Bu sebeple intihabat esnasında ne alelumum cemiyetin ve ne de alelhusus Heyet-i Temsiliye'nin doğrudan doğruya hiçbir faaliyet ve müdahalesi olmayacaktır. Bu sebeple bu meselede bize terettüp eden vazife hukuk-ı medeniyeden müstefit olan evlad-ı vatandan her ferde müteretteb vazife-i milliyenin tamamıyla aynıdır.
Yalnız bizim bu hususta fazla olarak söyleyebileceğimiz yegâne bir söz varsa o da milletin heyet-i umumiyesini temsil edip en mühim mukadderât-ı milliyemiz hakkında muayyen birtakım esasata malik olduğumuzdan bu esasatı müdafaa edecek ve bunlara taraftar olacak bir ekseriyet-i mebusan intihap edilmesini temenniden ibarettir.
- Zatıâliniz mebusluğa namzetliğinizi koyacak mısınız?
Ben sırf vatan ve milletime böyle bir dakika-i tarihiyede tamamıyla hasr-ı vücut edebilmek gayesiyle meslek-i mukaddesimden ayrılıp sîne-i millete tevdi-i mevcudiyet ettim. Bunu yaparken alelade bir ferd-i millet olarak elimden gelen her fedakârlıktan geri kalmamak azminde idim.
Binaenaleyh tamamıyla milletimin irade-i umumiyesine tabi ve münkâdım. Eğer millet beni mebus intihap etmek arzusunu izhar ederse maalmemnuniye kabul ederim. Fakat kendiliğimden hiçbir teşebbüste bulunmayacağım." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri 1. Ciltten)
"Vatan ve milletin saadet ve selametinden başka kongrede hiçbir şahsi maksat takip etmeyeceğime, vatanın bugün uğradığı zorlukların ve felaketin müsebbibi bulunan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin canlandırılmasına çalışmayacağıma ve mevcut siyasi partilerden hiçbirisinin siyasi emellerine hizmet etmeyeceğime vallahi, billâhi."
Hariçte yapılan propagandaların olumsuz etkisini gidermek maksadıyla kongrenin İttihat ve Terakki menfaati veya bu cemiyetin canlandırılması maksadıyla çaba harcamadığını kamuoyuna ispat için yukarıda tertip edilen yemin şekli dairesinde muhterem üyelerin yemin etmesi encümenimizce uygun görülmüştür. Teklif Encümeni Reisi Mustafa Kemal
7. Teşkilat-ı Milliye hakkında Yenigün Gazetesi'ne verdiği mülakat
10 Teşrîn-i Evvel 1335 (10 Ekim 1919)
- Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti teşkilatının kuvvet ve derece-i şümulü nedir?
- Mütarekeden sonra millet iki büyük felaket altında kalmıştı. Bunların birincisi vatan ve milletin duçar olduğu hakşiken muameleler, 2'ncisi de hükûmet-i sabıkanın bu taarruzat esnasında adeta Yunanlarla teşrik-i mesai eder gibi hareket etmesidir.
Bu iki büyük sebep memleketin her tarafında bir galeyan-ı intibah vücuda getirdi. Memleketimizin her kısmında icrayı tesir etmiş olan aynı esbap aynı maksat uğrunda her yerde teşkilat-ı milliye vücuda getirilmesini intaç etmiş ve nihayet bütün bu müteferrik teşkilat ittihat ederek memlekete şamil olmuştur.
-Teşkilat-ı Milliye'nin ittihatçı tahrikâtı olduğuna dair bir rivayet var. Bu husustaki mütalaa-i devletleri ne merkezdedir?
- Teşkilatımızın ne gibi avamil-i milliyeden doğduğunu izah ettim. Binaenaleyh esas maksadımız vatan ve milleti kurtarmak olduğuna göre karşımızda iki muhasım zümre bulunması pek tabii idi. Bunların biri menafi-i şahsiyesine menafi-i umumiyeyi feda eden hükûmet-i sabıka, 2'ncisi de inkırazımızı bekleyen birtakım dâhilî düşmanlarımızdır. Bunlar cihan nazarında harekât-ı milliyeyi kirletmek ve kendilerini kurtarmak için zaman icabı kuvvetli bir silaha malikti. Bu silah ise ittihatçılık iftirası idi.
Fakat gerek fiiliyat-ı milliyemiz ve gerekse hükûmetin tebeddülünde gösterdiğimiz bîtaraflık cihan efkâr-ı umumiyesinde ihtirasat-ı sefileden ne kadar münezzeh olduğumuzu ispat etti.
Bize ittihatçı diyenler unutuyorlar ki harekât-ı milliye bütün millet tarafından icra edilmektedir. Eğer işin içinde ittihatçılık olmak lazım gelse bütün millet ittihatçılıkla itham edilmiş olur.
Fazla olarak gerek şimdiye kadar neşrettiğimiz beyannamelerle ve gerekse umumi kongrede kabul edilen yemin suretiyle, hiçbir fırkaya mensup olmadığımızı ve ittihatçılıkla alakamız bulunmadığını kâinata ilan ettik.
Hatta Zat-ı Şahâne bile son beyanname-i hümayûnlarında teşkilat-ı milliyenin münhasıran esbab-ı milliyeden mütevellit olduğunu ilan buyurmuşlardı. Fakat Ferit Paşa Hükûmeti yalnız millete değil, Tan Gazetesi muhabirine de Anadolu harekâtının ittihatçı tahrikâtından mütevellit olduğunu söyledi.
Artık böyle bir iddiaya nasıl ehemmiyet verilebilir? Hatta son zamanlarda Bolşevikliği de aleyhimizde bir silah gibi kullanmak isteyen Ferit Paşa, Trabzon ve Samsun'dan Anadolu'ya akın akın Bolşevikler geldiğini de vilayetlere resmî telgraflarla tebliğ ederek ilan etmek garabetinde bulunmuştu.
- Teşkilat-ı Milliyenin anasır-ı gayr-ı müslime aleyhinde birtakım temayülatı olduğuna dair de bir rivayet vardır. Bu husustaki fikr-i devletleri nedir ve teşkilat-ı milliye ile anasır-ı gayr-ı müslimenin münasebatı ne merkezdedir?
- Her şeyden evvel şunu söylemek isterim ki teşkilat-ı milliyenin anasır-ı gayr-ı müslime aleyhinde hiçbir fikr-i muzmeri yoktur. Filvaki birtakım gayr-ı müslim anasırın devlet ve milletimiz aleyhinde bazı tahrikât ve teşebbüsata girişecek kadar temayülat-ı muzırra besledikleri vaka ile sabit olmuşsa da hakk-ı meşruuna istinat eden milletimizin sükûn ve ciddiyeti karşısında hiçbir netice elde edemeyeceklerini hissetmeğe başladıkları memul addolunabilir. Bu takdirde arada hiçbir sebeb-i zıddiyet kalmayacaktır.
Biz onların her türlü hukuk-ı tabiiyetlerini tamamıyla temin ederek beyne'l-anasır bir müvazenet ve ahenk ihyasını makasıd-ı esasiyemizden addedeceğiz.
-Ecnebilerle münasebetiniz nasıldır?
- Şimdiye kadar gerek tesadüfen ve gerekse Anadolu ahvalini tetkik için memuren bu havaliye gelen muhtelif milletlere mensup ecnebilerden bir çoklarıyla temas edildi.
Bunların bize söyledikleri ilk ihtisasat, uzaktan müthiş bir heyulâ gibi tasavvur ettikleri Anadolu'yu bilakis en şayan-ı dikkat bir sükûn ve asayiş içinde görmekten mütevellit hayretlerine dair oluyordu.
Bilhassa teşkilat-ı milliyenin vüsat ve ehemmiyetiyle milletin vahdet-i azimkarânesini gözleriyle görüp metalib-i umumiyemizi etrafiyle tetkik ettiklerinden âmâl-i milliyemizin meşruiyeti ile teşkilatımızın nezahet-i maneviyesi hakkında mensup oldukları memleketler efkâr-ı umumiyesine mükerreren raporlar yazmaktan hâlî kalmışlar. Bu suretle bugün Avrupa ve Amerika'da hakikatin inkişafa başladığını görmekle memnun oluyoruz.
- Alelumum Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin alelhusus Heyet-i Temsiliye'nin intihabat esnasındaki vaziyeti ve tarz-ı faaliyeti ne olacaktır?
- Cemiyetimiz bir fırka-i siyasiye değildir. Bu sebeple intihabat esnasında ne alelumum cemiyetin ve ne de alelhusus Heyet-i Temsiliye'nin doğrudan doğruya hiçbir faaliyet ve müdahalesi olmayacaktır. Bu sebeple bu meselede bize terettüp eden vazife hukuk-ı medeniyeden müstefit olan evlad-ı vatandan her ferde müteretteb vazife-i milliyenin tamamıyla aynıdır.
Yalnız bizim bu hususta fazla olarak söyleyebileceğimiz yegâne bir söz varsa o da milletin heyet-i umumiyesini temsil edip en mühim mukadderât-ı milliyemiz hakkında muayyen birtakım esasata malik olduğumuzdan bu esasatı müdafaa edecek ve bunlara taraftar olacak bir ekseriyet-i mebusan intihap edilmesini temenniden ibarettir.
- Zatıâliniz mebusluğa namzetliğinizi koyacak mısınız?
Ben sırf vatan ve milletime böyle bir dakika-i tarihiyede tamamıyla hasr-ı vücut edebilmek gayesiyle meslek-i mukaddesimden ayrılıp sîne-i millete tevdi-i mevcudiyet ettim. Bunu yaparken alelade bir ferd-i millet olarak elimden gelen her fedakârlıktan geri kalmamak azminde idim.
Binaenaleyh tamamıyla milletimin irade-i umumiyesine tabi ve münkâdım. Eğer millet beni mebus intihap etmek arzusunu izhar ederse maalmemnuniye kabul ederim. Fakat kendiliğimden hiçbir teşebbüste bulunmayacağım." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri 1. Ciltten)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.