Sivil-asker hepimizin boynundaki ağır vebal

ABD'ye emir eri ve AB'ye kuyruk olmuş siyasetin, ekonomiden dış politikaya Türkiye'yi ve bölgemizi sürüklediği vahşet ve müflis derinlik hepimizin malumudur. Türkiye, yolgeçen hanına dönmüş; cennet vatan, açık cezaevi olmuş; Cumhuriyetin kalbgâhı Ankara başta olmak üzere metropollerimiz can pazarı halini almıştır? Bunun bir adım ötesi Irak, Suriye, Libya olmaktır. Doğru mu? el-Hak, doğru.Hiç lafı evelemeye hacet yok; bu Türkiye tablosunun vebali, 78 milyon Türk milletinin boynundadır. Millet, kendi ektiğini biçmektedir, biçecektir.AKP'nin vaziyeti, herkesin ma'lumu; artık ağza almaya bile değmez. Fakat AKP yerine, iktidarda CHP, MHP yahut BTP'den gayrı bir başkası da olsa, bugünkü Türkiye tablosu çok mu farklı olurdu? Maalesef, olmazdı? Geçmişten bugüne hepsinin iktidarını gördü, yaşadı milletimiz. Yok birbirlerinden farkları!CHP, harap ve bîtap düşmüş milletimizi Kurtuluş yıllarının en zor şartlarında tek yürek-tek bilek yaparak işgalci-emperyalist devletlere canlarıyla meydan okuyup Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Atatürk'ün ve halkın CHP'si olmaktan çıktı? Adeta Amerika ve Avrupa partisi oldu. Netice gösteriyor ki, Türkiye ve bölge üzerinde oyun kuranlar, CHP'nin genetiğiyle ciddi şekilde oynamışlar; çağdaş mandacı, dışa bağımlı, ilkeleri yitik, ABD'ye ve AB'ye endeksli AKP'den farksız bir CHP çıkıverdi ortaya.Bu dönüşüm sürecinde, CHP, halkın hafızasına öyle bir "dinsiz-Ebucehil" imajıyla nakşedildi ki; CHP kadrosu, 40 yıl boyunca her seher vakti Kabe'yi yıkayıp temizleseler, halk nezdindeki vaziyetleri değişmez? Bu CHP, Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyden aşırma projeleri pişkin pişkin seslendirse de; CHP, artık geniş halk kitlesine umut vermiyor, esamesi okunmuyor.MHP de, AKP ve CHP'den farklı değil? MHP, adeta kendini kendini sıfırlamış? Koalisyon ortakçılığı döneminde AB aklıyla tarım bitirilmiş, özelleştirme peşkeşine start verilmiş. AKP iktidarında yaşanan fitne ve bölünme furyasının ilk tohumları, imzaladıkları 90 bin sayfalık AB muktesabatı çerçevesinde onların eliyle atılmış. 7 Haziran sonrasında, kendilerine teklif edilen başbakanlığı reddederek koasa katalizörlük yapmış, projesiz, ABD'den işmar beleyen kof kabadayı ve AKP'ye koltuk değeneği olmuş bir MHP var.HDP'de ise tabanına dönük güzel laf çok, tam deminde agresif manevra bol, slogan ve meydan hareketi sınırsız; ama yerli ve elle tutulur bir çözüm, halkın yaralarına merhem olacak bir program yok... Dağlardan ovalara onlar da kapılmışlar ABD'ye, ecnebiden himmet bekliyorlar. BOP rüzgarı nereye savuruyorsa, oraya yuvarlanıyorlar, masum-mağdur tabanı da ölümüne BOP çukuruna itiyorlar.Prof. Dr. Baş, "Maden ve kaynaklarımız milletimizin hakkıdır, onları ecnebilerden geri alıp milletime vereceğim. Milli kaynaklarımızı devreye koyarak asgari ücreti 5 bin TL yapacağım, ev hanımlarına 1 500 TL maaş, vatandaşlarımıza 1 000 TL vatandaşlık maaşı bağlayacağım" deyip hesabını-kitabını ortaya koyarken; en çok, halkının haklarını dava eden HDP kadrosu sevinmeli, Allah senden razı olsun Haydar hocam, demeli değil miydi? Ama tık yok? Diyarbakır'ın, Batman'ın, Hakkari'nin dağlarındaki maden ve petrolü hortumlayan yabancılara karşı, "Hayır, bu kaynaklar halkımın hakkıdır" diyen Haydar Hoca'nın yanında yer almalı, değil miydi HDP? Lakin ses yok? Sebep ve sonuçlarıyla vahim Türkiye tablosu budur.Bu Türkiye tablosunda Meclis'teki iktidar ve muhalefet partilerinin elbette çok ağır mesuliyetleri vardır; ancak en az onlar kadar, hatta onlardan da fazla, Türk milleti mesuldür, vebal sahibidir.Millet, Türkiye'yi bu hallere düşüren siyaset meydanının ABD ve AB şerbetli sahte pehlivanlarını sandığa gömmelidir. Zira güneş doğmuş, meydanın gerçek kahramanı Prof. Dr. Baş ortaya çıkmıştır.Bugüne kadar, ekonomiden terör meselesine, Kıbrıs'ın geleceğinden AB'nin akıbetine değin iç ve dış politikaya dair 20-30 sene öncesinde ne dediyse o oldu, ne öngördüyse o yaşandı. Olaylar hep onu tasdik etti. Milletimiz, çeyrek asırlık olaylardaki bunca açık işaretleri görmediği gibi, Rusya'yı yeniden dev yapan Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni görmezlikten geldi, burnunun dibindeki koca Rusya gerçeğini bile görmezlikten geldi?Sivil-asker hepimiz, güneşe sırtımızı döndük, hakkı-hakikati yalanladık. ABD ve AB'den şerbetli ve icazetlileri Meclis'e doldurduk. Halkın ve Hakkın adamı olan Prof. Dr. Baş ve kadrosunu Meclis dışı-saf dışı bıraktık. Neticede olan, hepimize oldu, millete-devlete oldu, İslam âlemi kan gölüne döndü. Ülkemizden ve bölgemizden göğe yükselen zulümler Arş-ı Âlâ'yı titretiyor. Millet olarak, bundan daha büyük bir günah ve bundan daha ağır bir demokrasi cinayeti işleyemezdik ki! Boynumuzdaki ağır vebal bu? Vebalimizi bilirsek, belki tövbe etme nasibimiz olur. 1 Kasım, bu ağır vebalden kurtulmak, BTP'yi iktidara taşıyarak devlet-millet el ele verip huzurlu yarınlara açılmak için belki son fırsattır. Tövbe kapısı ise kapanmak üzeredir.