İslâm toplumlarında, tüm sorunların siyasetle çözüleceğine dair bir algı oluşmuştur. Bu algı insanları, her türlü tavizi vererek, siyasi bir makam elde etmeyi, başarı olarak görmeye kadar götürdü. Amaçlarına ulaşan o insanlar, sonunda tanınmaz hale geldiler, eski dost ve arkadaşlarını hayrete düşürdüler. Bir başka deyişle kendi kendilerini, yani en büyük değerlerini kaybettiler.
Gerçekte ise bir toplumun tüm sorunları siyasetle çözülemez. Siyasetle ancak toplumların siyasi sorunları çözülebilir. Hâlbuki toplumların siyasi sorunlarından daha büyük ve önemli sorunları vardır. Bunu derken, siyasetin alanını, etkisini ve değerini küçümsemiyoruz. Tam aksine siyasetin çözüm araçlarından biri ve en büyük hizmet alanı olduğu kanaatini taşıyoruz.
Tarih, hiçbir köklü ve temel değişimin siyaset kanalıyla yapıldığını kaydetmiyor. Böyle değişimler, dini ve ahlâki terbiye ile başlar ve gerçekleşir. En güzel örnek, Resulullah (sav) Efendimizdir. O, devlet kurmadan önce bir toplum kurmuştur. Bundan da anlıyoruz ki, büyük devletten önce, büyük toplum gelmektedir.
Bazı siyaset adamları, rejimi değiştirerek, yeni kanunlar koyarak, toplumların kültür, örf ve adetlerini değiştirmek istemişler. Bu konuda baskı, zor ve ceza uyguladıkları halde başaramamışlardır.
Siyasetçileri böyle davranmaya sevk eden, çoğu iktidar sahiplerine bulaşan göz kararma hastalığıdır. Gözü kararan siyasetçiler, yanı başındaki gerçekleri göremez ve hiçbir olaydan ibret ve ders almazlar.
Söz konusu hastalıktan korunmak herkesin harcı değildir. Geçmiş devlet adamlarımız, ülkeleri felâkete sürükleyen bu tehlikeli hastalıktan, âlim ve gönül ehli insanların nasihatlerini dinleyerek korunuyorlardı.
AKP, toplumun siyaset dışı sorunlarını da çözme vaadinde bulunmuş, bunu da tescilli Amerikan muhiplerinin görüşlerine başvurarak yapmaya çalışmıştır. Tabii olarak da başarılı olamamıştır.
AKP hükümeti, bu başarısızlığını söylemlerle kapatma yolunu seçmiştir. Öyle ki, siyasetle çözülemeyecek sorunları da çözdüğünü, bölgesel güç iken, küresel güce yükseldiğimizi, dosta-düşmana ilân ediyorlar. Küresel güç, sadece söylemle olsa ne âlâ. Küresel güç, çağın bilgi ve teknolojisine sahip olmaktan geçer. Türkiye'nin, bu alanda yeterli yatırım yapmadığı bilinen bir gerçektir.
AKP hükümetinin zafiyetlerinden biri de, haklı eleştirilere bile tahammül edememesidir. Aslında haklı eleştiriler, hükümetler için hem güvence, hem de bir rehberdir. Haklı eleştirileri bırakınız, hükümetler samimiyetle yapılmış haksız eleştirileri dahi memnuniyetle karşılamalıdırlar.
Küresel güç olan ve olmayı amaçlayan ülkelerde, bilim adamları, siyaset üstü bir dil kullanırlar. AKP, böyle dil kullanan bilim adamlarını dışlıyor, önerilerini dikkate almıyor. Her halde AKP, bilim dünyası dâhil, her alanı yönetmeyi, iktidar olmanın gereği zannediyor.
O bakımdan şunu hatırlatmak isteriz: Siyaset alanın dışına çıkan siyasetçiler, iyi niyetli de olsalar, sorun çözemez ve fayda sağlayamazlar. Siyasetle her sorunu çözeceğini düşünen siyasetçiler, sorunların altında ezilmişlerdir. Böyle bir akıbete doğru hızla yol alan AKP hükümetinin, kendine gelmesini temenni ediyoruz.
Gerçekte ise bir toplumun tüm sorunları siyasetle çözülemez. Siyasetle ancak toplumların siyasi sorunları çözülebilir. Hâlbuki toplumların siyasi sorunlarından daha büyük ve önemli sorunları vardır. Bunu derken, siyasetin alanını, etkisini ve değerini küçümsemiyoruz. Tam aksine siyasetin çözüm araçlarından biri ve en büyük hizmet alanı olduğu kanaatini taşıyoruz.
Tarih, hiçbir köklü ve temel değişimin siyaset kanalıyla yapıldığını kaydetmiyor. Böyle değişimler, dini ve ahlâki terbiye ile başlar ve gerçekleşir. En güzel örnek, Resulullah (sav) Efendimizdir. O, devlet kurmadan önce bir toplum kurmuştur. Bundan da anlıyoruz ki, büyük devletten önce, büyük toplum gelmektedir.
Bazı siyaset adamları, rejimi değiştirerek, yeni kanunlar koyarak, toplumların kültür, örf ve adetlerini değiştirmek istemişler. Bu konuda baskı, zor ve ceza uyguladıkları halde başaramamışlardır.
Siyasetçileri böyle davranmaya sevk eden, çoğu iktidar sahiplerine bulaşan göz kararma hastalığıdır. Gözü kararan siyasetçiler, yanı başındaki gerçekleri göremez ve hiçbir olaydan ibret ve ders almazlar.
Söz konusu hastalıktan korunmak herkesin harcı değildir. Geçmiş devlet adamlarımız, ülkeleri felâkete sürükleyen bu tehlikeli hastalıktan, âlim ve gönül ehli insanların nasihatlerini dinleyerek korunuyorlardı.
AKP, toplumun siyaset dışı sorunlarını da çözme vaadinde bulunmuş, bunu da tescilli Amerikan muhiplerinin görüşlerine başvurarak yapmaya çalışmıştır. Tabii olarak da başarılı olamamıştır.
AKP hükümeti, bu başarısızlığını söylemlerle kapatma yolunu seçmiştir. Öyle ki, siyasetle çözülemeyecek sorunları da çözdüğünü, bölgesel güç iken, küresel güce yükseldiğimizi, dosta-düşmana ilân ediyorlar. Küresel güç, sadece söylemle olsa ne âlâ. Küresel güç, çağın bilgi ve teknolojisine sahip olmaktan geçer. Türkiye'nin, bu alanda yeterli yatırım yapmadığı bilinen bir gerçektir.
AKP hükümetinin zafiyetlerinden biri de, haklı eleştirilere bile tahammül edememesidir. Aslında haklı eleştiriler, hükümetler için hem güvence, hem de bir rehberdir. Haklı eleştirileri bırakınız, hükümetler samimiyetle yapılmış haksız eleştirileri dahi memnuniyetle karşılamalıdırlar.
Küresel güç olan ve olmayı amaçlayan ülkelerde, bilim adamları, siyaset üstü bir dil kullanırlar. AKP, böyle dil kullanan bilim adamlarını dışlıyor, önerilerini dikkate almıyor. Her halde AKP, bilim dünyası dâhil, her alanı yönetmeyi, iktidar olmanın gereği zannediyor.
O bakımdan şunu hatırlatmak isteriz: Siyaset alanın dışına çıkan siyasetçiler, iyi niyetli de olsalar, sorun çözemez ve fayda sağlayamazlar. Siyasetle her sorunu çözeceğini düşünen siyasetçiler, sorunların altında ezilmişlerdir. Böyle bir akıbete doğru hızla yol alan AKP hükümetinin, kendine gelmesini temenni ediyoruz.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018