Siyasette üçüncü yol şart mı?

Trump yönetimindeki ABD birçok ülkeye ilave gümrük tarifeleri uygulayacağını açıkladı ve uygulamaya koydu. Neden? Kendi, devlet ve insanının bekası için!

Saf bir Türk vatandaşı olarak ve meydanlarda dünyaya ayar veren iktidarımızdan, ABD'nin bu restine aynıyla karşılık vermesini beklerdim.

Tabi bu saf bir beklenti! Neden mi? Çünkü milli bir ekonomimiz yok ve ekonomimiz bağımsız değil. Haliyle ülkemiz siyaseti bağımsız değil. Bundan dolayı yıllardır batı, ABD ne derse, o!

Yine öyle oldu.

ABD'nin gümrük duvarlarını yükseltmesini Ekonomiden sorumlu Bakanımız Mehmet Şimşek 'avantajlı' gördü ve  'ülkemizin görece düşük tarife oranı bazı sektörlerde mukayeseli avantaj sağlayabilecektir' dedi.

Ticaret Bakanı Ömer Bolat ise "ABD'nin çok sayıda ülkeye daha yüksek gümrük vergi oranları getirmesini, Türkiye açısından bir miktar 'kötünün iyisi' olarak değerlendiriyoruz' sözleriyle razı olduklarını açıkladı.

CHP ne diyor?

MHP'nin bu tip konularla ilgilenmediği ortada. Benim merak ettiğim, tek parti iktidarına son bir aydır aktif muhalefet eden ana muhalefet partisi CHP ne diyor?

2024 yılı TÜİK ihracat verilerine göre, Türkiye'nin en çok ihracat yaptığı ülke Almanya, ABD ve İngiltere. En çok ithalat yaptığı ülkeler ise Çin, Rusya ve Almanya.

CHP, Trump'ın ekonomi politikalarına karşı savunma ve hücum stratejisi var mı? Aynı politikaları başta enerjide bağımlı olduğumuz Rusya, uygulamaya kalkarsa nasıl strateji ortaya koyar?

AKP'nin yaptığı gibi teslimiyet mi gösterir yoksa Atatürk'ün yaptığı gibi tam bağımsız Türkiye hedefiyle mi?

Daha doğrusu CHP, iktidar olursa kimin ekonomi politikalarını uygulayacak? Atatürk'ün mü yoksa Daron Acemoğlu'nun Papaz Maltus'tan öğrendiği, AKP'nin 22 yıldır uyguladığı kapitalizmi mi?

Atatürk diyorsanız!

"Zamanımız tamamen bir iktisat çağından başka bir şey değildir.

Türkiye'mizi layık olduğu seviyeye yükseltebilmek için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek mecburiyetindeyiz.

Gerçek işgaller kılıçla değil, sabanla yapılır.

Hiçbir medeni devlet yoktur ki ordu ve donanmasından önce iktisadiyatını düşünmüş olmasın.

Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz ve sürekli olamaz' diyor.

Bugünkü CHP'nin milli bir ekonomi politikası var mı? Yoksa AKP gibi ABD'nin, AB'nin rızası peşinde ve onlardan medet ummakta ve de onlar ile ters düşmemek için her türlü tavize hazır vaziyette mi?

İktidarın değişmesi lazım

Ben, 22 yıllık tek parti iktidarının değişmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Ama sırf, AKP gitsin de kim gelirse gelsin, mantığıyla değil. Evet, AKP gitsin. Ama gelen AKP olmasın.

Gelecek olan iktidarın, devlet ve milletiyle barışık, toplumun bütün katmanlarını benimseyen, devlet ve milletimize ekonomik bağımsızlığını sağlayan kısaca tam bağımsız Türkiye hedefi olan bir iktidar için değişimden yanayım.

3. yol şart mı?

Tek parti iktidarının tam bağımsız Türkiye gibi bir hedefi olmadığı ortada. Ya CHP?

Cevabı BTP Lideri Hüseyin Baş verdi;

"Biz, sloganlara hapsedilmiş bir Atatürk'ü istemiyoruz, onun fikrini istiyoruz, onun mücadelesini istiyoruz.

O, emperyalizmle mücadele ederken bugün emperyalizmden medet uman bir muhalefet istemiyoruz.

Atatürk'ün partisiyiz, Atatürk'ün devamıyız, Atatürk'ün mücadelesini yapıyoruz.

Eee İngilizler bize destek olsun! Ya anlayın artık! Avrupa Birliği'ne gireceğiz diye neyimiz var neyimiz yok elimizden alındı. Şu genç kardeşiniz bunu görüyor, siz niye görmüyorsunuz?"

Sayın Baş'ın vurguları doğru mu? Doğru. O zaman 3. yol şart.

Çaresiz değilsiniz?

Geçmişten bugüne insanımız sağcı-solcu-dinsiz-komünist-muhafazakar gibi nice ayrışımlara tabi tutuldu.

Erdoğan tipi başkanlık sistemi ile de AKP ve yandaşları-CHP ve yandaşları şıkları siyasete sokuldu. Halkımız bu iki şık arasında tercihe zorlandı. Aksi düşünenlere, 'oylar bölünmesin, din düşmanları mı iktidar olsun' psikolojik baskılar ile tercihe zorlandı.

Hüseyin Baş buna da itiraz etti

Siyasetteki bu sinsi dayatma ve taraf olma baskılarına BTP Lideri Hüseyin Baş, 'ben bu oyunu bozarım' diyerek itiraz etti ve şöyle dedi;

"Hepimizi iki partinin kıskacına her seçim dönemi yaklaştığında bu siyaset düzlemi hapsediyor. Bizim başka bir seçeneğimiz, başka bir çözümüz yokmuşçasına bu ikisinden birini seçeceksiniz!

Hak, hukuk ve adalet dediğimiz kavram, herhangi bir partinin tekelinde bir kavram değil. Hak, hukuk ve adalet için her birimiz mücadele ederiz.

Çünkü o adalet bugün size lazım olur, yarın bize lazım olur,  ertesi gün bana lazım olur ve bu adalet günün sonunda toplumun tamamına lazım olur.

Ama adalet diye hepimizi bir partinin elemanıymış gibi görmelerine de kimse kusura bakmasın izin veremeyiz…

Biz artık eli işte gözü oynaşta muhalefetten sıkıldık, hikayeden muhalefetten sıkıldık…

Güçlü muhalefet, bağırarak muhalefet yapan kişi değildir. Güçlü muhalefet, güçlü bir fikri ortaya koyan muhalefettir.

Bu iktidarla bağırarak çağırarak mücadele edemeyeceğinizi hepimiz biliyoruz, kendimizi kandırmamıza gerek yok.

Biz, bağırdık çağırdık diye, biz, sokaklara 100 bin kişi çıktık diye, bu iktidar 'aman ben artık iktidarı bırakayım' demeyecek, zaten buna rağmen orada durmaya çalışıyor.

Bir fikir üretilmesi lazım. Bu ülkenin ekonomisiyle kalkınabileceği bir fikir üretilmesi lazım. Bu ülkenin tarihiyle barışık bir fikir üretilmesi lazım" diyor.

Benim anladığım, BTP lideri Hüseyin Baş 'Tam Bağımsız Türkiye' için fikirlerle, projelerle en önemlisi ABD'nin bile artık kabullendiği Milli Ekonomi Modeli ile beraber yürüyelim, diyor.

Ha! Yürümeyeceksiniz! Biz de tek başımıza da kalsak bu kutlu yürüyüşe bu tam bağımsızlık yürüyüşe devam edeceğiz. Milletimiz bu yürüyüşe katıldığında da hedefe ulaşacağız.