Hükümet üyelerinin deyimiyle, ekonomide yaşanan 'dalgalanma' birçok iyimser ekonomisti bile panik ve korkuya sevk etti. Programa toz kondurmayan ekonomistler, programda değişikliğe gidilmesi gerektiğini seslendirmeye başladılar. Böyle olacağı belli idi. Çünkü, programın baş mimarı Kemal Derviş, seçildiği Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanlığı koltuğunu ısıtmadan apar topar Türkiye'ye koşmuş ve gerekli uyarıları yapmıştı. Özetle şöyle demişti: "Programda bir ayarlama ve rota değişikliği şarttır. Hiçbir program sürekli devam etmez". Derviş'in bu gelişinden ve konuşmasından sonra, programı destekleyen ekonomistler de ağız değiştirdiler. Onlar da, "programın amacına ulaştığını, artık değişikliğe gidilmesi gerektiğini ve bazı tehlikelerin yaklaştığını" ifade ettiler. Yaşanan son ekonomik olayı, kimisi "büyük krizin habercisi küçük bir kriz", kimisi de 'devalüasyon' olarak tanımladı. Hükümet üyeleri ise, "dalgalı kur rejiminde, ne kriz, ne de devalüasyon olur, bu bir dalgalanmadır" diyerek kesip attı. Hasılı, tartışma kavramlar üzerinde yoğunlaştırıldı. 2001'deki mali kriz örnek gösterildi ve "bakınız, buna benzer bir durum var mı?" diye soruldu. Evet, aynı durum yaşanmadı. Yaşanmayabilir, zira ekonomik krizler ve devalüasyonlar da, şartlara göre tahribat yaparlar. Aynı tahribat olmadı diye, olayın özünü ve içeriğini gizlemenin hiçbir anlamı yok. Bu ülkede, cari açık ve devalüasyon ilk defa olmuyor. Artık, sıradan bir vatandaş bile, cari açığın devalüasyonla sonuçlanacağını çok iyi biliyor.Aslında, bunları değil, dünyadaki ekonomik düzeni tartışmamız gerekir. Çünkü düzenin kurucuları bile, düzeni tartışıyor. Mesela, G-7 ülkelerinin maliye bakanları, IMF toplantısında tartıştılar ve "bu ekonomik düzenin daha fazla sürdürülemeyeceği" görüşünde birleştiler. Bu demektir ki, yeni sömürü arayışları gündeme gelecektir. Neden böyle diyoruz? Çünkü, çok iyi biliyoruz ki, Batılılar insanlığın hayrına hiçbir şey düşünmezler, düşünemezler. İnsanı tanımayan, dahası, kendinden başkasını insan kabul etmeyen Batılılar, insanlığa ne verebilir ki? Prof. Dr. Haydar Baş, 'Milli Ekonomi Modeli' adlı kitabında şöyle diyor: "İnsanı tam manası ile tarif etmeden onunla ilgili hiçbir meseleyi çözüme kavuşturamayız. Oysa kapitalist anlayış insanı anlamak yerine kendi sistemine uygun bir insan tarifi yapmıştır" (s. 37). Bu sebepten diyoruz ki, "Batılıların yeni düzen arayışı, yeni bir sömürü, yeni bir zulüm arayışından başka bir şey olamaz".Batılılar, ezilen ve sömürülen mazlum milletlerin, IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü... gibi örgütleri birer 'ekonomik terör örgütü' olarak gördüklerini biliyor. Sömürüden de vazgeçemezler. Zira sömürü, Batılıların hayat tarzıdır. Şimdi, yeni bir oyun peşindeler. Oyun şöyle oynanıyor: Mazlum milletlerin ekonomik terör örgütü olarak algıladıkları, bu örgütlerin başında görev yapmış ve ayrılmış kişileri devreye sokuyorlar. Bu kişiler, söz konusu örgütlerin aleyhinde yazıyor ve konuşuyor. Hatta, bu örgütlerin lağvedilmesini dahi teklif ediyorlar. Gerekirse, bu örgütler lağvedilebilir de. Ama, onların yerine aynı görevi icra edecek, başka bir örgüt kurmak şartıyla. Batılıların, yeni düzen arayışını, bu şekilde değerlendirmek gerekir. Aksi bir değerlendirme safdillik olur.Bu durumda Türkiye ne yapmalı? Türkiye, "devalüasyon oldu, olmadı, programda değişiklik yapılsın, yapılmasın" gibi kısır tartışmaları bir kenara bırakıp, 'Milli Ekonomi Modeli'ne sarılmalıdır. Elimizde böyle bir model varken, yine Batılıların sömürü oyununa gelirsek, bu millete yazık etmiş oluruz. Batılıların, "bu ekonomik düzen daha fazla sürdürülemez" görüşünde ittifak etmeleri ve yeni bir arayış içerisine girmeleri, dikkat ederseniz, 'Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongreleri'nden sonra ortaya çıkmaya başladı. Batılıların, yerli-yabancı birçok bilim adamının gördüğü 'Milli Ekonomi Modeli' gerçeğini, milletten saklamaya çalışmak, en azından ayıptır. Bu millete yapılacak en büyük kötülüktür. Maalesef, kartel medyası bu kötülüğü ısrarla işliyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018