Söyledikleriyle yaptıkları birbirini tutmuyor

Bu gerçek kimimizin gördüğü, kıyasladığı, anladığı ama çoğumuzun görmediği, anlamadığı bir gerçek. Bu öyle bir gerçek ki, direkt bizi ilgilendiriyor. Ailemizi, çoluk, çocuğumuzu, ülkemizi hatta imanımızı ilgilendiriyor. Bir başka gerçek ise habire arşivleri açmaktan, dün şöyle dedi, bugün böyle diyor, anlayın artık demekten, hep sakatlıkları hatırlatmaktan usanmış olmam. Ama ne yaparsın ki, konuştuğu zaman yalan konuşan, yapmadığı şeyi söyleyen, söylediği ile yaptığı birbirini tutmayan kişi veya anlayışları, hem kendilerini uyarmak, hem milletimizi uyandırmak hem de kendimiz bu hallere düşmemek için ibret almak için ve ibretle hatırlatmak için hem milli hem de manevi bir görev olarak kabul ediyorum. Neden milli ve manevi görev oluyor? "Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınızı söylemeniz, Allah yanında şiddetli bir buğza sebep olur" (Saff 2, 3)"Müslüman elinden ve dilinden Müslümanların selamet buldukları kişidir. Mü'min ise insanların canları ve malları hususunda güvendikleri kişidir." (Müslim, İman 14, Buhârî, İman 3)"Kim bir kötülük görürse eliyle düzeltsin. Gücü yetmezse diliyle düzeltsin. Ona da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Ama bu imanın en zayıf olanıdır". ((Müslim, İman, 78; Tirmizî Fiten. 1I- Nesaî iman 17 İbn Mâce, Fiten, 20)"? Ondan sonra da kalkıyor diyor ki alnının ortasından vuracaksın. O hain vurulsaydı yeni tahrik çalışmaları başlayacaktı" Bu söz Erdoğan'ın. "Şimdi çıkacak birisi, Garnizonun duvarlarını aşacak, Türk bayrağını indirecek, o bayrağı indirirken o görevliler seyredecek. Neymiş? Çözüm sürecini sekteye uğratmayalım. Ne demek ya? O bayrağı indireni, neyse alacaksın İNDİRECEKSİN, gereğini de yapacaksın?" Bu söz de Erdoğan'ın. "Bunlar bir defa 3 tane önemli hasleti var; takiye var, yalan var, iftira var, üçünün neticesi fitne var, fesat var, bunlar Şia'yı geçmiş vaziyette. Şia bunların eline su dökemez. Yalan hakeza?" "Cem evi, cümbüş evi", "İki sarhoş", "Bu Gezi'ciler var ya Gezi'ciler, onlar fikri olmayandır. Onlar düşüncesi olmayandır?", "Üç, beş serseri?", "Kadıköy vapuru? Öyle bir mezhep anlayışı ki, Ömer dediğiniz zaman çılgına dönüyor."Evet, bu sözler Tayyip Erdoğan'ın. Yaratılanı aşağılayan, ayrımcılık yapan Erdoğan başka bir ortamda ise şöyle diyor; "Zira biz yaratılanı, yaratandan ötürü seven bir anlayışın mensuplarıyız". Hâşâ, yukarıda aşağılananlar yaratılmışlardan sayılmıyor mu?Bir milli sömürü daha? Medya; "Ramazanın son günü Hakkâri'ye giden İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, kent merkezinde kalabalık bir grup tarafından protesto edildi. Şahin'i bir kafeye sokarak kurtaran özel timler, havaya ateş açıp, gaz bombalarıyla gruba müdahale etti?" İçişleri Bakanı'nın hayati tehlike yaşadığı, Diyarbakır, Bingöl yolunun günlerce işgal altında kaldığı, terör örgütünün yol ve kimlik kontrolleri yaptığı ülkemizin Başbakanı Erdoğan, muhalefeti susturmak, aciz göstermek için diyor ki; "Hakkari'de de, Van'da da defalarca miting yaptık ve bayrağımızı gümbür gümbür dalgalandırdık".İktidarlarının ilk yıllarında yurt içi ve AB toplantılarında defalarca faizin bir dünya gerçeği olduğunu kabul eden ve "Maalesef aldanmışız, faizsiz yaşam, dünyanın gerçeği değilmiş" diyerek faizciliği kabul eden Erdoğan, son bir senedir faize savaş açmış gibi bir profil sergiliyor.Peki, Erdoğan'ın 10 yılda (2003-2013) 548 milyar TL faiz ödediğini biliyor musunuz? Ya da, Ekonomiyi hallettik diyen Erdoğan'ın, gerçekten ekonomiyi haletliklerini biliyor musunuz! Şöyle ki, Merkez Bankası verilerine göre, devletimizin 80 yılda verdiği cari açığın tam yedi kat arttırılarak 9 yılda 294 milyar dolara çıkarıldığını ve cari açıkta ABD ve İtalya'nın ardından dünya üçüncüsü olduğumuzu biliyor musunuz? Evet, söyledikleriyle yaptıkları birbirini tutmuyor?