Araplar kendi bölgelerinde siyasal birlik oluşturmak amacıyla 1945 yılında Kahire'de biraraya geldiler.
Arap Birliği adıyla Mısır'da temeli atılan bu kurum zaman içerisinde etki ve yetki alanını genişleterek tüm Arap ülkeleri için bağlayıcı kararlar almaya başladı.
Özellikle İsrail ile tutuşulan Ortadoğu savaşlarından güç ve toprak kaybederek çıkan Araplar ekonomik ve sosyal alanlarda faaliyetlerine hız kazandırdılar.
Filistin'in toprak bütünlüğünün korunması ve İsrail'in bölgeden tecridini öngören birlik kararları ise diğer ülkelerce engellendi.
Yemen,Kuveyt, Kadar gibi küçük devletlerin çoğunlukta olduğu örgüte büyük ülkeler tesir etmeye başladılar.
Almanya, Fransa, İngiltere ve bilhassa Amerika Birleşik Devletleri'nin İsrail yanlı tavır takınmaları örgütün önüne set oluşturdu.
Bu set İsrail ile başlarken petrol üretim miktarı ve fiyat tayinine kadar gitti.
Türkiye de Araplar ile bölgede geliştirdiği ilişkilerini ekonomik ve siyasal temelle genişletirken hem Filistin davasının meşruiyeti konusunda hem de kendisinin Kıbrıs davası ile konuyu ilintilemeye çalıştı.
Türk halkının İslami duyarlılığı Türkiye'nin Araplar'ın yani Filistin'in yanında yeralmasını kolaylaştırdı.
Ama Arap Birliği mensubu ülkeler ise Türkiye'nin haklı davasında gayret göstermediler.
Son olarak İslam Konferansı Örgütü Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması konusunda adımlar atmaya başlıyor denirken bu konuda somut bir atak olmadı.
Pakistan dışında Kıbrıs'ı tanıyan hiçbir Arap ülkesi yok.
Halkı Arap, idarecileri Amerikan karakterli ülkelerin bu davada anlamlı bir adım atmasını beklemek de fazla gerçekçi olmasa gerek.
Gündemde şuanda Ermenistan'ın Arap Birliği'ne yakınlaşması var.
Ermenistan Dışişleri Bakanlığı Arap Birliği Genel Sekreterliği ile işbirliği protokolü imzalayacak.
Azeri topraklarını işgal ederek binlerce Müslüman Azeriyi öldüren ve göçe tabi tutan Ermenistan ile Arapların sıkı sıkıya ilişki geliştirmesi "KKTC ile bu ilişkinin neden sürdürülemediği" sorusunu zihinlere taşıyor.
Arapların bölgesel davasında sürekli yanında olan Türkiye'nin arkasında Kıbrıs davasında Arapların samimi şekilde duramaması düşündürücü.
Türkiye'nin Ortadoğu merkezli Arap yakınlaşması Ermenistan'la sözkonusu yakınlaşmadan daha mı az stratejik?
Araplar'ın uzun boyutlu muhasebe yapması gerekiyor
Arap Birliği adıyla Mısır'da temeli atılan bu kurum zaman içerisinde etki ve yetki alanını genişleterek tüm Arap ülkeleri için bağlayıcı kararlar almaya başladı.
Özellikle İsrail ile tutuşulan Ortadoğu savaşlarından güç ve toprak kaybederek çıkan Araplar ekonomik ve sosyal alanlarda faaliyetlerine hız kazandırdılar.
Filistin'in toprak bütünlüğünün korunması ve İsrail'in bölgeden tecridini öngören birlik kararları ise diğer ülkelerce engellendi.
Yemen,Kuveyt, Kadar gibi küçük devletlerin çoğunlukta olduğu örgüte büyük ülkeler tesir etmeye başladılar.
Almanya, Fransa, İngiltere ve bilhassa Amerika Birleşik Devletleri'nin İsrail yanlı tavır takınmaları örgütün önüne set oluşturdu.
Bu set İsrail ile başlarken petrol üretim miktarı ve fiyat tayinine kadar gitti.
Türkiye de Araplar ile bölgede geliştirdiği ilişkilerini ekonomik ve siyasal temelle genişletirken hem Filistin davasının meşruiyeti konusunda hem de kendisinin Kıbrıs davası ile konuyu ilintilemeye çalıştı.
Türk halkının İslami duyarlılığı Türkiye'nin Araplar'ın yani Filistin'in yanında yeralmasını kolaylaştırdı.
Ama Arap Birliği mensubu ülkeler ise Türkiye'nin haklı davasında gayret göstermediler.
Son olarak İslam Konferansı Örgütü Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması konusunda adımlar atmaya başlıyor denirken bu konuda somut bir atak olmadı.
Pakistan dışında Kıbrıs'ı tanıyan hiçbir Arap ülkesi yok.
Halkı Arap, idarecileri Amerikan karakterli ülkelerin bu davada anlamlı bir adım atmasını beklemek de fazla gerçekçi olmasa gerek.
Gündemde şuanda Ermenistan'ın Arap Birliği'ne yakınlaşması var.
Ermenistan Dışişleri Bakanlığı Arap Birliği Genel Sekreterliği ile işbirliği protokolü imzalayacak.
Azeri topraklarını işgal ederek binlerce Müslüman Azeriyi öldüren ve göçe tabi tutan Ermenistan ile Arapların sıkı sıkıya ilişki geliştirmesi "KKTC ile bu ilişkinin neden sürdürülemediği" sorusunu zihinlere taşıyor.
Arapların bölgesel davasında sürekli yanında olan Türkiye'nin arkasında Kıbrıs davasında Arapların samimi şekilde duramaması düşündürücü.
Türkiye'nin Ortadoğu merkezli Arap yakınlaşması Ermenistan'la sözkonusu yakınlaşmadan daha mı az stratejik?
Araplar'ın uzun boyutlu muhasebe yapması gerekiyor
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.