Suriye’de yaşananlar Afganistan’da tekerrür mü ediyor?

Afganistan'da Taliban çoğumuz için beklenmedik şekilde ülkeye hızla hâkim olunca küresel planlar da revize edilmek zorunda kaldı.

Kimi uzmanlara göre ABD, 'madem Taliban'ı alt edilemedik o zaman bize değil başka düşmanlara karşı nasıl yönlendirebiliriz?' sorusunun yanıtını arıyor.

Taliban'ın hedef almasını düşündükleri iki bölge ise Rusya ve Avrasya…

ABD'nin gerçekten böyle bir planı varsa –ki olması çok muhtemel- bu hedefine nasıl ulaşabilir?

21 Ağustos'ta kaleme aldığım 'Taliban'ın Taliban'ını üretmek' başlıklı yazımda ifade etmiştim; 3 trilyon dolar işlenmemiş rezerve sahip bir ülkeyi ABD asla Taliban'a bırakmaz, mutlaka bir B planı vardır.

Bu bağlamda anlaşılan ABD, Taliban başta Rusya olmak üzere Avrasya ülkelerine cephe açması için her türlü senaryoyu bölgede devreye koyacaktır.

Bunun için Taliban karşıtı örgütler de sahneye sürülebilir.

Ayrıca Taliban'la hedef ülkeler arasında çatışma çıkarmak için provokatörler hem Afganistan'da hem de o ülkelerde devreye sokulabilir.

Taliban'la ilk anlaşan ülkenin ABD olduğunu unutmamak gerekiyor. Avrupa ülkeleri de Taliban'la anlaşmaya soğuk bakmadıklarını net bir şekilde ortaya koyuyorlar.

Türkiye meselenin tam merkezinde

ABD'nin Taliban'la çatışmak yerine geçmişte olduğu gibi bu örgütü kullanmak üzerine kurulu yeni planlarının çekilmeyle devreye girdiği bu dönemde Türkiye, Afganistan meselesinin tam merkezinde kendini buldu.

Bu elbette bir anda olmadı. 

Türkiye ile ABD'li yetkililer arasında neler konuşulduğunu bilmediğimiz pazarlıklar ve içeriği gizli tutulan anlaşmalar yapıldığına dair aylardır ciddi iddialar var.

Bana göre Türkiye'nin Afganistan'da bulunması sadece Hamid Karzai Havalimanı'nın işletilmesi ve güvenliğinin sağlamasıyla sınırlı değil. 

İşin bu kadar basit olduğunu düşünmüyorum.

Bizim bilmemizi istedikleri şey bu, aynı zamanda asıl hedefi gizleyen örtü de bu…

Yoksa tarih yine tekerrür mü ediyor?

Bence Afganistan bağlamında yaşanan bu süreç, Türkiye ile Suriye arasında son 11-12 yılda yaşanan sürece çok benzeşiyor.

Malumunuz Libya'da Kaddafi'nin devrilmesinden sonra yeni hedef Suriye olarak seçilmişti.

Suriye'nin kargaşaya sürüklenmesinin arifesinde Ankara ile Şam arasından adeta su sızmıyordu. 'Dostum Esad, kardeş Esad' cümleleri Türk siyasilerin ağızlarından sık sık duyuluyordu.

Bu sözler bir anda yerini, 'Katil Esed, zalim Esed'e bıraktı ve Türkiye ile Suriye 2011 yılında iki düşman ülke haline geldi. Pek çok kez savaşın eşiğinden dönüldü. 5 milyon Suriyeli Türkiye'ye akın etti, vesaire vesaire…

Sonradan ortaya çıktı ki, Beşar Esad'a 'canım cicim' dendiği dönemde Türkiye, Esad'ı ABD'nin taleplerini kabule ikna etmeye çalışıyormuş.

İşte şimdi Taliban'la ilgili hükümetin tepesinden verilen mesajlar bana Suriye'yle yaşanan o günleri anımsattı.

Ankara'dan şimdilerde Taliban'a yönelik sıcak mesajlar duyuluyor. 

Ancak bu mesajların Suriye'de olduğu gibi bir anda tersyüz olduğunu görürsem hiç şaşırmayacağımı şimdiden ifade etmek isterim.

Bu bağlamda 20 yıl boyunca bulunduğu Afganistan'da Taliban'ı dizginleyememiş bir ABD için Türkiye'nin Afganistan'da kalmak istemesi çok büyük tehlikelere kapı açabilir.

Bu tehlikelerin ilk akla geleni Suriye örneğinde yaşanan sürecin Taliban'la da yaşanıp bir anda kanlı bıçaklı olmaktır.