106 yıl önce Çanakkale'de tarihte eşine rastlanmayan kahramanlığı en güzel anlatan yine Çanakkale'nin Kahramanı Gazi Mustafa Kemal'dir. Bakın "Çanakkale ruhu" nu nasıl anlatıyor:
"Karşılıklı siperler arasındaki mesafe sekiz metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekilerin hiç birisi kurtulmamacasına şehit düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz. Bomba, şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok. Okuma bilenler Kuran-ı Kerim okuyor ve Cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler ise, Kelime-i Şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. Yirmi düşmana karşı her siperde bir nefer süngü ile çarpışıyor. Ölüyor, öldürüyor. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, dünyanın hiç bir askerinde bulunmayan, tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur."
Peki, Çanakkale ruhunu dilinden düşürmeyenler olarak biz bugün ne yaptık?
Yine "ruh" içerikli birkaç söz, özlü sözlerle dolu mesajlar paylaştık, atılan tweetlerle, whatsapp durumlarına konulan resimlerle doya doya zafer kutlaması yaptık! Öyle mi?
Gerçekten içimiz rahat mı? Yeterli mi bu kadarı? Atatürk'ün anlattığı o "yüksek ruh"u bu şekilde yeni nesillerin gönlüne nakşedebilir miyiz?
Dün İstiklal Marşının kabulü, bugün Çanakkale Zaferi, yarın 23 Nisan, 19 Mayıs ve diğerlerini hep bu şekilde mi kutlayacağız!?
Çanakkale Zaferi, okullarda yıllık planların satır aralarından çıkabildi mi? Belli birkaç programın ötesine geçilip bu büyük zafer geleceğimizin teminatı milyonlarca gencimize; gururla, coşkuyla, heyecanla, "çocuklar, gençler bugün zafer günüdür, bugün dersimizin konusu matematik, fizik, kimya, bilgisayar, muhasebe değil, "Çanakkale" dir, Anafartalar kahramanı "Mustafa Kemal'dir" diyebildik mi?
Çocuklarınıza sorarsanız bu soruların cevabını size verecektir.
Bugün Cuma… Acaba Cuma namazı için camilerde toplanacak milyonlara, Çanakkale'nin ruhunu anlatabilmek için Diyanet hangi hazırlıkları yaptı? Nasıl bir metin hazırladı?
Diyanet, zaferin mimarı Gazi Mustafa Kemal'i göğsünü gere gere, gururla anlatabilecek mi? Atatürk, hutbenin ne kadarında var? Ya da hiç var mı?
Peki milletimiz, gençlerimiz nasıl öğrenecek, nasıl içselleştirecek, bu gururu iliklerine kadar nasıl hissedecek ve yaşayacak?
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız, çok uzun yıllar önce Makalât isimli eserinde temel bazı sorunların altını çizer. Bunlardan bir tanesini de "Tarih Şuuru Noksanlığı" olarak isimlendirir.
Yeni nesillere tarih şuurunun kazandırılmasının önemini, nasıl verileceğini anlatan Hocamız, aksi halde gelecekte karşılaşılacak büyük sorunları haber vermiştir. Sayın Baş'ın bu ikazlarının üzerinden 40 yıla yakın zaman geçti. Ne yazık ki elimizde olanı da kaybetmekle karşı karşıyayız.
Okulda öğretmen, camide imam, evde ana-baba ve milletin her ferdi tarihini bilmezse, anlatmazsa, umursamazsa kim anlatacak? Gelecek nesillere bu bilinç nasıl verilecek?
Bir devlet politikası olmaz ve herkes üzerine düşeni yapmazsa, konuştuklarımız ve yazdıklarımız ruh çağırma seansından öteye geçemez.
- Atatürk olmasaydı! / 22.09.2023
- Dikkat! Konu Anayasa / 15.09.2023
- Sohbet ‘spaces’ odası izlenimleri / 08.09.2023
- Hatırlıyor musunuz? / 01.09.2023
- Haydar Baş olmak / 14.04.2023
- Kitap, ama hangi kitap? / 15.01.2022
- Bırakın gençler konuşsun… / 08.01.2022
- Gözlerdeki ışıltı / 01.01.2022
- Eserinizle gurur duyabiliyor musunuz? / 29.11.2021