Yaşadığımız dünya şartlarında belirli kılıflarını değiştiren sömürgecilik faaliyetleri son sürat devam etmektedir. Bunu, bize dünyanın dört bir yanında yaşanan gelişmeler haber verirken, bu noktada, dertsiz ve de kaygısız tek ülke galiba Türkiye'dir.
Çünkü Türk dış politikası olarak bütün dünyanın bize her zaman gülen ve samimi bir çehreyle baktığını düşünüyoruz.
Öyle ki, bütün dünya devletleri ekonomik, sosyal ve de siyasal destek ve güçlerini arttırmak için devletler düzeyinde bir araya gelip birliktelikler oluştururken, Türkiye'de amaç ve gaye bir tek noktaya kilitlenmiş durumda.
Avrupa Birliği'ne üyelik.
En iyimser yaklaşımla 2010'da bir müzakere randevumuz olmasına ve Türkiye'nin bu birlikteliğe alınmayacağının yığınla delili olmasına, alınması için de bölünüp parçalanmanın bize kader tayin edilmiş olmasına rağmen, biz bu hedeften başka bir yola sapamıyoruz.
Bu uğurda, Doğumuz, Batımız, suriçi İstanbulumuz, Egemiz, Kıbrısımız tartışma ve müzakere masalarından kaldırılmıyor.
Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Boşnak, hepsi kardeş aziz milletimizin arasına ayrılık tohumları AB tarafından atılıyor. "Bölün, parçalan, ondan sonra kapıma gel" deniyor.
Tarih hakikaten bir şekilde tekerrür ediyor. 1710'lu yıllarda İngiliz Sömürgeler Bakanlığı'nda casusluk faaliyetlerinde bulunan Humpher adındaki gizli ajan yaptıkları gizli faaliyetleri daha sonra "Hatırat-ı Humpher" isimli bir kitapda yayınlayarak, o yıllara ait başta Hicaz Bölgesinin Osmanlı'dan koparılmasıyla ilgili başarılarını anlatıyor.
Söz konusu kitaptan öğrendiğimize göre Sömürgeler Bakan Yardımcısı, izledikleri yol ve yöntemle ilgili olarak şu sözleri sarfediyor:
"Biz İngilizler sömürülecek ülkerde ayrılık tohumlarını ekmedikçe ve ayrılık ateşini tutuşturmadıkça rahat ve müreffeh yaşamayacağız. Biz Osmanlı İmparatorluğunu şehirlerde ve sultası altındaki ülkelerde kargaşalık ve ayaklanmalar icat ettiğimiz takdirde yenebiliriz. Küçük İngiliz halkı böyle geniş bir toprağı başka türlü nasıl işgal edebilir? Bu durumda sayın Humpher, sen bütün gücünle karışıklık, ayrılık ve ayaklanma ateşini tutuşturmaya çalışmalısın. Göreve bu noktadan başlamalısın. Şunu bil ki Osmanlı ve İranlıların bölgedeki gücü sarsılmaktadır. Sen halkı yöneticilere karşı kışkırtmalısın. Tarihi kanıtlar şunu ispat etmiştir ki, bütün inkılaplar halkın yöneticilere karşı ayaklanması ile başlamıştır. Eğer bir bölgede, halk arasında ihtilaf, kargaşalık baş gösterirse, birlikten vazgeçerlerse, onları sömürme ortamı kendiliğinden doğmuş olur".
Aynı bakanlık yetkilisi insanlar arasındaki ihtilafları 5 kısma ayırıyor:
Renk ayrımı
Kabile ihtilafları
Arazi ihtilafları
Dinî ihtilaflar
Milliyetçilik
(Kaynak: Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler Prof. Dr. Haydar Baş. Sayfa: 124-125)
Tarihinden ders almayan bir millet geleceğine güvenle bakamaz.
Kem gözlerin coğrafyamız üzerinde dolaştığı bugünlerde de Vatanın bölünmezliği esasından bir karış dahi taviz vermeden şövenizmden uzak bir Türk Milliyetçiliği şemsiyesi altında bütün milleti topyekün kucaklayan bir hareket etrafında, hep beraber olmaya var mısınız? Bu bütünlüğün her bir kilometre taşı Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i ve BTP kadrolarını gösteriyor.
Çünkü Türk dış politikası olarak bütün dünyanın bize her zaman gülen ve samimi bir çehreyle baktığını düşünüyoruz.
Öyle ki, bütün dünya devletleri ekonomik, sosyal ve de siyasal destek ve güçlerini arttırmak için devletler düzeyinde bir araya gelip birliktelikler oluştururken, Türkiye'de amaç ve gaye bir tek noktaya kilitlenmiş durumda.
Avrupa Birliği'ne üyelik.
En iyimser yaklaşımla 2010'da bir müzakere randevumuz olmasına ve Türkiye'nin bu birlikteliğe alınmayacağının yığınla delili olmasına, alınması için de bölünüp parçalanmanın bize kader tayin edilmiş olmasına rağmen, biz bu hedeften başka bir yola sapamıyoruz.
Bu uğurda, Doğumuz, Batımız, suriçi İstanbulumuz, Egemiz, Kıbrısımız tartışma ve müzakere masalarından kaldırılmıyor.
Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Boşnak, hepsi kardeş aziz milletimizin arasına ayrılık tohumları AB tarafından atılıyor. "Bölün, parçalan, ondan sonra kapıma gel" deniyor.
Tarih hakikaten bir şekilde tekerrür ediyor. 1710'lu yıllarda İngiliz Sömürgeler Bakanlığı'nda casusluk faaliyetlerinde bulunan Humpher adındaki gizli ajan yaptıkları gizli faaliyetleri daha sonra "Hatırat-ı Humpher" isimli bir kitapda yayınlayarak, o yıllara ait başta Hicaz Bölgesinin Osmanlı'dan koparılmasıyla ilgili başarılarını anlatıyor.
Söz konusu kitaptan öğrendiğimize göre Sömürgeler Bakan Yardımcısı, izledikleri yol ve yöntemle ilgili olarak şu sözleri sarfediyor:
"Biz İngilizler sömürülecek ülkerde ayrılık tohumlarını ekmedikçe ve ayrılık ateşini tutuşturmadıkça rahat ve müreffeh yaşamayacağız. Biz Osmanlı İmparatorluğunu şehirlerde ve sultası altındaki ülkelerde kargaşalık ve ayaklanmalar icat ettiğimiz takdirde yenebiliriz. Küçük İngiliz halkı böyle geniş bir toprağı başka türlü nasıl işgal edebilir? Bu durumda sayın Humpher, sen bütün gücünle karışıklık, ayrılık ve ayaklanma ateşini tutuşturmaya çalışmalısın. Göreve bu noktadan başlamalısın. Şunu bil ki Osmanlı ve İranlıların bölgedeki gücü sarsılmaktadır. Sen halkı yöneticilere karşı kışkırtmalısın. Tarihi kanıtlar şunu ispat etmiştir ki, bütün inkılaplar halkın yöneticilere karşı ayaklanması ile başlamıştır. Eğer bir bölgede, halk arasında ihtilaf, kargaşalık baş gösterirse, birlikten vazgeçerlerse, onları sömürme ortamı kendiliğinden doğmuş olur".
Aynı bakanlık yetkilisi insanlar arasındaki ihtilafları 5 kısma ayırıyor:
Renk ayrımı
Kabile ihtilafları
Arazi ihtilafları
Dinî ihtilaflar
Milliyetçilik
(Kaynak: Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler Prof. Dr. Haydar Baş. Sayfa: 124-125)
Tarihinden ders almayan bir millet geleceğine güvenle bakamaz.
Kem gözlerin coğrafyamız üzerinde dolaştığı bugünlerde de Vatanın bölünmezliği esasından bir karış dahi taviz vermeden şövenizmden uzak bir Türk Milliyetçiliği şemsiyesi altında bütün milleti topyekün kucaklayan bir hareket etrafında, hep beraber olmaya var mısınız? Bu bütünlüğün her bir kilometre taşı Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i ve BTP kadrolarını gösteriyor.
Ali Haydar Aktaş / diğer yazıları
- IMF'nin kurban listesi / 05.11.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002