Hayatta olaylar şekillenirken on yıl yirmi yıl sonrasına gidip gelmek mümkün değildir. Ancak tarih okurken yirmi yıl elli yıl geri ileri giderek zamanı ve olayları okumak mümkündür. Ülkenin gidişatından 10 yıl 20 yıl sonrasını tahmin etmek hiç zor olmasa gerek. Ülkenin üzerinde hesabı olanlar tarih boyunca bir çok senaryo yazmışlar ve binlerce figüran oynatmışlardır.
Osmanlı'nın son dönemlerinde hürriyet , adalet eşitlik sloganlarıyla yola çıkan İttihat ve Terakki ; Osmanlı devletinin üzerinde hesabı olanlarla birlikte hareket ederek koca Devletin çöküşüne neden olan son yumruğu vurmuştur. 1902' de İttihat ve Terakki cemiyeti ilk kongre toplantısını yaptı.Güya kongreye katılanların hepsi Osmanlı idiler, Osmanlı Devletini savunuyor, ona reform vermeyi, onu kalkındırmayı, onu kötü idareden kurtarmayı düşünüyorlardı Oysa kongreden Osmanlı Devletinde mahalli muhtariyetler kurma kararı çıkarıldı. Bu karar Devletin en büyük parçalayıcısı oldu. İttihatçı sloganların en meşhurlarından biri " ittihat-ı anasır" dır.Yani istibdat yıkılıp demokrasi gelince, bütün imparatorluk kavimleri, ırk, dil, din, mezhep ayrılıklarını gözetmeksizin bir devletin halkı olmak sıfatıyla, beraber olacaklardı. Makyaj bu idi, ancak çıkan sonuç; ülkeyi bölme sürecine götürecek mahalli muhtariyet, ülkenin bölünmesi ve parçalanması süreci oldu. İttihat ve Terakki' cemiyetinin arkasındaki Batı devletlerinin kafasındaki hedef Osmanlı devletini bölmektir. Demokrasi ve kardeşlik senaryo gereği bir hikaye idi. İttihatçılar, bu sloganla çok Müslüman kanı akıtmış olan Bulgar, Yunan, Sırp çetecileri ile Abdülhamit rejimini yıkmak için anlaştılar.Batı devletleri için, hele Abdülhamit yıkılsın İttihatçıların hakkından gelmek kolaydı. Nitekim de öyle oldu. İttihat ve Terakki İngiltere'nin oyununa gelmiş Sultan Abdülhamit' in düşürülmesi Osmanlı'nın parçalanmasının ilk gerçek adımı olmuştur.Bulgaristan ve Bosna-hersek kaybı ile çöküş başladı. İttihatçılar büyük oyun karşısında sarsıldılar, ancak iş işten geçmişti yıkılış kaçınılmaz oldu. Gerçekte İttihat ve Terakki cemiyetinin ortaya çıkışı ve desteklenmesinde; İngiltere, Rusya, İtalya, Avusturya, Fransa ve Balkan ülkelerinin büyük rolleri vardı. Osmanlı devletini parçalayarak hepsi birden muradına erdi...
Doğrular yanlışlara karıştı. Büyük kaos dönemi başlamış oldu.İttihatçılar, kendileri ile işbirliği yapmayan Makedonya'daki Osmanlı görevlilerini vurmaya başladılar.Balkan savaşında İttihatçı ve muhalif subaylar ikiye ayrılarak birbirlerine vatan haini muamelesi yaptılar. Müslüman halktan idam olayları başlatılmış ve ülkenin her tarafında kaos hakim olmaya başlamıştı.31 mart olayı ile iç kargaşa ayyuka çıkmış bir daha önü alınamamıştır.Şerif Hüseyin 'in Mekke şerifi yapılması ile Hicaz bölgesi' de Osmanlı'ya baş kaldırır hale getirildi. İttihatçılar 9 yılda imparatorluğu param parça etmişlerdir.
Şerif Hüseyin'i İstanbul' da tutan Abdülhamit feraseti Hicaz elden gittikten sonra anlaşılabildi. İttihatçılara baskı yaban Batı ülkeleri şerif Hüseyin' i Hicaz' a göndertmeyi sağladılar.Bu hareket Osmanlı' dan Hicaz bölgesinin ayrılması ile bitmiştir.
Leyla Zana ve ekibinin serbest kalmasından sonra AB ve ABD yanlısı medyanın şişirmeleri ile Güney Doğu' ya kahraman gibi girmelerini bütün dünya' ya yayınlayan yerli ve yabancı medya mensuplar işin nereye vardığını çok iyi bilmekteler. Tıpkı Şerif Hüseyin' in Hicaz' a gönderilmesi gibi.Asıl senaryo İmralı adasının boşaltılması ile tamamlatılacak. Endülüs Emevi devletinde aynı senaryolar çok açık görülmektedir.Endülüs Emevi devletinin yıkılış sebeplerine baktığımızda bir çok süreç sonunda son yumruğun " Tavaif-i muluk" denilen şehir devletçiklerinin ortaya çıkarılması ile vurulduğunu görüyoruz.
Endülüs Emevi devletinin son kalesi Gırnatanın düşüşünde de bu güne çok anlamlı mesajlar vardır.Gırnata şehrinde Hristiyanlar, Ebu Abdullah'ı bir oyuncak gibi kullanarak Müslümanlar arasında fitne çıkardılar. Gırnata şehrini ele geçirerek İspanya' da Müslüman izlerini silmek istediler. Hristiyanlar Ebu Abdullah' a bir ordu hazırlatarak Gırnata şehrinin etrafındaki yerleşim yerlerini yerle bir ettirdiler.Ebu Abdullah, Gırnata şehrinin başına getirilir. Ebu Abdullah' a destek vererek Gırnatanın başına getiren Hristiyanların kralı Ferdinand, Ebu Abdullah' a şehri kendisine teslim etmesi haberini gönderir.Ebu Abdullah birden afallar etrafına bakar düşmana karşı koyacak güçleri kendisinin yok ettiğini görür, ama artık iş işten geçmişti...
Hristiyanlar ,Müslümanlara bir çok sözler verir:Müslümanların ibadetlerine müdahale edilmeyecek,hiçbir Hristiyan, bir Müslüman' in evine zorla girmeyecek vb. bir sürü sözler. Ordu komutanı büyük kahraman Musa, Ebu Abdullah'a Hristiyanlar' in, görünüşte Müslümanların bütün isteklerini kabul eder görünecekler; ancak şehrin tesliminden sonra şartlara uymayacaklar ve akla, hayale gelmeyen zulümler işleyeceklerini anlatmaya çalıştı. Musa günlerce bu meseleleri anlatıyor ancak kendisine taraftar bulamıyordu.
Şehrin tesliminden hemen sonra Hristiyanlar tarafından Müslümanlara zulümler, işkenceler ve tecavüzler başlatıldı. Hristiyanların, sözlerinde durmayacaklarını söyleyenler haklı çıkmıştı. Çok kısa zaman içinde "ya Hristiyan olunuz ya ülkeyi terkediniz talimatı verildi. Aralıksız bir şekilde zulümler sonunda yarım milyon insan Afrika da çeşitli İslam ülkelerine taşındılar..
AKP hükümeti, AB ve ABD' ye aşırı bağlılığı ve isteklerini çok hızlı yerine getirmesi milleti telaşlandırmaktadır.Tarihteki eşdeğer hareketler neticesinde çok büyük devletlerimizin başına gelenler bu konuda çok daha hassas olmamızı gerektirmektedir. AKP' nin önüne konan senaryonun sonunda ülke parçalanması yazmaktadır.Bizden istenen her kriter incelendiğinde bu gerçek çok açık ortaya çıkmaktadır.Yerel yönetimler yasasında yarı eyalet sistemi Osmanlı'nın sonunu getiren mahalli muhtariyetler ile Endülüs Emevi devletinin sonunu getiren Tavaif-i mulkü ortaya çıkaracaktır.Bu merhale ülkenin bölünme sürecindeki son merhaledir. Bizim ise gidecek vatanımız yoktur..
Kurtuluş; milletimizin ikinci kuvayı milliye hareketi etrafında toplanması ile mümkündür.
Osmanlı'nın son dönemlerinde hürriyet , adalet eşitlik sloganlarıyla yola çıkan İttihat ve Terakki ; Osmanlı devletinin üzerinde hesabı olanlarla birlikte hareket ederek koca Devletin çöküşüne neden olan son yumruğu vurmuştur. 1902' de İttihat ve Terakki cemiyeti ilk kongre toplantısını yaptı.Güya kongreye katılanların hepsi Osmanlı idiler, Osmanlı Devletini savunuyor, ona reform vermeyi, onu kalkındırmayı, onu kötü idareden kurtarmayı düşünüyorlardı Oysa kongreden Osmanlı Devletinde mahalli muhtariyetler kurma kararı çıkarıldı. Bu karar Devletin en büyük parçalayıcısı oldu. İttihatçı sloganların en meşhurlarından biri " ittihat-ı anasır" dır.Yani istibdat yıkılıp demokrasi gelince, bütün imparatorluk kavimleri, ırk, dil, din, mezhep ayrılıklarını gözetmeksizin bir devletin halkı olmak sıfatıyla, beraber olacaklardı. Makyaj bu idi, ancak çıkan sonuç; ülkeyi bölme sürecine götürecek mahalli muhtariyet, ülkenin bölünmesi ve parçalanması süreci oldu. İttihat ve Terakki' cemiyetinin arkasındaki Batı devletlerinin kafasındaki hedef Osmanlı devletini bölmektir. Demokrasi ve kardeşlik senaryo gereği bir hikaye idi. İttihatçılar, bu sloganla çok Müslüman kanı akıtmış olan Bulgar, Yunan, Sırp çetecileri ile Abdülhamit rejimini yıkmak için anlaştılar.Batı devletleri için, hele Abdülhamit yıkılsın İttihatçıların hakkından gelmek kolaydı. Nitekim de öyle oldu. İttihat ve Terakki İngiltere'nin oyununa gelmiş Sultan Abdülhamit' in düşürülmesi Osmanlı'nın parçalanmasının ilk gerçek adımı olmuştur.Bulgaristan ve Bosna-hersek kaybı ile çöküş başladı. İttihatçılar büyük oyun karşısında sarsıldılar, ancak iş işten geçmişti yıkılış kaçınılmaz oldu. Gerçekte İttihat ve Terakki cemiyetinin ortaya çıkışı ve desteklenmesinde; İngiltere, Rusya, İtalya, Avusturya, Fransa ve Balkan ülkelerinin büyük rolleri vardı. Osmanlı devletini parçalayarak hepsi birden muradına erdi...
Doğrular yanlışlara karıştı. Büyük kaos dönemi başlamış oldu.İttihatçılar, kendileri ile işbirliği yapmayan Makedonya'daki Osmanlı görevlilerini vurmaya başladılar.Balkan savaşında İttihatçı ve muhalif subaylar ikiye ayrılarak birbirlerine vatan haini muamelesi yaptılar. Müslüman halktan idam olayları başlatılmış ve ülkenin her tarafında kaos hakim olmaya başlamıştı.31 mart olayı ile iç kargaşa ayyuka çıkmış bir daha önü alınamamıştır.Şerif Hüseyin 'in Mekke şerifi yapılması ile Hicaz bölgesi' de Osmanlı'ya baş kaldırır hale getirildi. İttihatçılar 9 yılda imparatorluğu param parça etmişlerdir.
Şerif Hüseyin'i İstanbul' da tutan Abdülhamit feraseti Hicaz elden gittikten sonra anlaşılabildi. İttihatçılara baskı yaban Batı ülkeleri şerif Hüseyin' i Hicaz' a göndertmeyi sağladılar.Bu hareket Osmanlı' dan Hicaz bölgesinin ayrılması ile bitmiştir.
Leyla Zana ve ekibinin serbest kalmasından sonra AB ve ABD yanlısı medyanın şişirmeleri ile Güney Doğu' ya kahraman gibi girmelerini bütün dünya' ya yayınlayan yerli ve yabancı medya mensuplar işin nereye vardığını çok iyi bilmekteler. Tıpkı Şerif Hüseyin' in Hicaz' a gönderilmesi gibi.Asıl senaryo İmralı adasının boşaltılması ile tamamlatılacak. Endülüs Emevi devletinde aynı senaryolar çok açık görülmektedir.Endülüs Emevi devletinin yıkılış sebeplerine baktığımızda bir çok süreç sonunda son yumruğun " Tavaif-i muluk" denilen şehir devletçiklerinin ortaya çıkarılması ile vurulduğunu görüyoruz.
Endülüs Emevi devletinin son kalesi Gırnatanın düşüşünde de bu güne çok anlamlı mesajlar vardır.Gırnata şehrinde Hristiyanlar, Ebu Abdullah'ı bir oyuncak gibi kullanarak Müslümanlar arasında fitne çıkardılar. Gırnata şehrini ele geçirerek İspanya' da Müslüman izlerini silmek istediler. Hristiyanlar Ebu Abdullah' a bir ordu hazırlatarak Gırnata şehrinin etrafındaki yerleşim yerlerini yerle bir ettirdiler.Ebu Abdullah, Gırnata şehrinin başına getirilir. Ebu Abdullah' a destek vererek Gırnatanın başına getiren Hristiyanların kralı Ferdinand, Ebu Abdullah' a şehri kendisine teslim etmesi haberini gönderir.Ebu Abdullah birden afallar etrafına bakar düşmana karşı koyacak güçleri kendisinin yok ettiğini görür, ama artık iş işten geçmişti...
Hristiyanlar ,Müslümanlara bir çok sözler verir:Müslümanların ibadetlerine müdahale edilmeyecek,hiçbir Hristiyan, bir Müslüman' in evine zorla girmeyecek vb. bir sürü sözler. Ordu komutanı büyük kahraman Musa, Ebu Abdullah'a Hristiyanlar' in, görünüşte Müslümanların bütün isteklerini kabul eder görünecekler; ancak şehrin tesliminden sonra şartlara uymayacaklar ve akla, hayale gelmeyen zulümler işleyeceklerini anlatmaya çalıştı. Musa günlerce bu meseleleri anlatıyor ancak kendisine taraftar bulamıyordu.
Şehrin tesliminden hemen sonra Hristiyanlar tarafından Müslümanlara zulümler, işkenceler ve tecavüzler başlatıldı. Hristiyanların, sözlerinde durmayacaklarını söyleyenler haklı çıkmıştı. Çok kısa zaman içinde "ya Hristiyan olunuz ya ülkeyi terkediniz talimatı verildi. Aralıksız bir şekilde zulümler sonunda yarım milyon insan Afrika da çeşitli İslam ülkelerine taşındılar..
AKP hükümeti, AB ve ABD' ye aşırı bağlılığı ve isteklerini çok hızlı yerine getirmesi milleti telaşlandırmaktadır.Tarihteki eşdeğer hareketler neticesinde çok büyük devletlerimizin başına gelenler bu konuda çok daha hassas olmamızı gerektirmektedir. AKP' nin önüne konan senaryonun sonunda ülke parçalanması yazmaktadır.Bizden istenen her kriter incelendiğinde bu gerçek çok açık ortaya çıkmaktadır.Yerel yönetimler yasasında yarı eyalet sistemi Osmanlı'nın sonunu getiren mahalli muhtariyetler ile Endülüs Emevi devletinin sonunu getiren Tavaif-i mulkü ortaya çıkaracaktır.Bu merhale ülkenin bölünme sürecindeki son merhaledir. Bizim ise gidecek vatanımız yoktur..
Kurtuluş; milletimizin ikinci kuvayı milliye hareketi etrafında toplanması ile mümkündür.
Zeki Garaçoğlu / diğer yazıları
- Gelin hep beraber bağımsız Türkiye’yi inşa edelim / 23.02.2021
- Büyük oyunu görmek / 07.08.2019
- Nasipsiz siyaset ve milletin sorumluluğu / 10.01.2016
- Çare aramayan siyasiler / 16.11.2013
- Mısır'daki olaylar ABD ve İsrail projesidir / 24.08.2013
- Çözüm istemeyen iradeler / 29.05.2012
- Bağımsız Türkiye düşüncesi, devlet ve milletin kurtuluş reçetesidir / 19.12.2011
- Ülke ve millet bütünlüğümüz tehlike altındadır / 29.11.2011
- Sözün bittiği yere doğru / 26.11.2011
- Ey büyük millet, artık uyan! / 30.10.2007
- Büyük oyunu görmek / 07.08.2019
- Nasipsiz siyaset ve milletin sorumluluğu / 10.01.2016
- Çare aramayan siyasiler / 16.11.2013
- Mısır'daki olaylar ABD ve İsrail projesidir / 24.08.2013
- Çözüm istemeyen iradeler / 29.05.2012
- Bağımsız Türkiye düşüncesi, devlet ve milletin kurtuluş reçetesidir / 19.12.2011
- Ülke ve millet bütünlüğümüz tehlike altındadır / 29.11.2011
- Sözün bittiği yere doğru / 26.11.2011
- Ey büyük millet, artık uyan! / 30.10.2007