Tarımı bu hale galoşlu politikacılar düşürdü

Arkeolojik bulgular insanlığın 12 bin yıl önce tarım devrimini (Neolitik Devrim) gerçekleştirdiğini göstermektedir.

Bu tarım devriminin ilk olarak gerçekleştiği Anadolu'nun verimli toprakları üzerinde olmamıza rağmen ülkemiz ne yazık ki tarımda başarısız olmuş durumda.

19 Haziran'da Mevzu Ekonomi: Çözüm Milli Ekonomi Modeli toplantısı Bursa'daydık. 

Çok faydalı bir program oldu. 

Programın onur konuğu Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Sayın Hüseyin Baş, tek kelimeyle muhteşem bir konuşma yaptı.

Sayın Baş'ın konuşmasının kritiğini bir başka yazıya bırakarak, bugün tarım konusunda bazı veriler paylaşmak istiyorum.

Bursa yüzölçümünün yüzde 40'ı tarım arazisi.

Tahıllardan baklagillere, sebzeden meyveye kadar yüzlerce çeşit ürün verimli topraklara sahip Bursa'da yetişebiliyor. 

Dünyanın en verimli kestane alanları da Bursa'da. Ancak ne yazık ki ülkemizin genelinde olduğu gibi Bursa'nın da tarım potansiyelinin tam olarak değerlendirildiğini söyleyebilmemiz mümkün değildir.

Oysa Türkiye, 99 yıl önce yokluklar içerisinde tarımda bir başarı hikayesi yazmıştı.

1923-1938 yılları arasında Türkiye'nin milli geliri, oran olarak yüzde 105 artarken tarım sektörü yüzde 101 büyüdü. 

Türk Lirası dolar karşısında bu dönemde yüzde 25 değer kazandı. 

Türk tarımı Atatürk'lü yıllarda gördüğü itibarı bir daha göremedi.

Atatürk 17 Şubat 1923 İzmir İktisat Kongresi'nin açılışında, "Arkadaşlar, kılıç ile fetih yapanlar, sabanla fetih yapanlara mağlûp olmaya ve netice olarak mevkilerini terk etmeye mecburdurlar" demişti. 

Atatürk, bu yıllarda yeri gelir traktörün üzerindedir, yeri gelir çiftçidir. 

Hatta Atatürk, Mersin Silifke'de 36 çiftçi ile Tekir Tarım Kredi Kooperatifi'nin kurucusu ve 1 numaralı ortağıdır.

Peki, savaştan yeni çıkmış genç Türkiye cumhuriyeti bu başarılara imza atarken, tropikal meyvelerin bile yetişebildiği ülkemiz tarımda bugünkü hale nasıl düştü? 

Tarlada traktörün yanında toprağa basarken galoş giyen politikacılar yüzünden düştü.

İşte tarıma ve toprağa üzerini kirletecek, kendi kaderine terk edilecek önemsiz bir sektör gibi bakanlar tarafından yönetilen bir ülkenin tarımda hangi noktalara düşeceğinin örneği maalesef Türkiye'dir.

Biz mevcut siyasi anlayışın Türk kelimesinden, Atatürk'ten nefret ettiğini biliyorduk. 

Ama bunlar Türkiye'nin toprağından da çiftçisinden de nefret ediyorlar. 

Ülkemizde çoğu sektöre olduğu gibi tarımla iştigal eden üreticilerimize de 20 yıldır kâbusu yaşatan AKP hükümetleri, tarım ürünlerinde vahşi bir ithalat anlayışını ısrarla sürdürmektedir. 

Eski Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 2018 yılında "Bu 'Saman ithal ettiniz, buğday ithal ettiniz' diyenlere şunu söylüyorum; Türkiye'de para var ki ithalat yapabiliyor" demişti.

Ama gelin görün ki, paranız olsa bile ithal edecek ürün bulamadığımız bir döneme girdik.

Türkiye'nin en fazla tarım ürünü ithal ettiği iki ülke, Rusya ve Ukrayna şu anda savaş halinde.

Bu savaş bu iki ülkeden sonra en fazla Türkiye'yi etkiledi.

Hatırlarsanız savaşın başlarında Ukrayna limanlarında mahsur kalan ayçiçeği yağı taşıyan gemilerin yolunu gözlemiştik.

Bugün ülkemizin tarımda düştüğü bu durum bir tesadüf değildir.

Türkiye, 2021 yılında Rusya'dan 4.3 milyar dolar, Ukrayna'dan 1.5 milyar dolar tarımsal ithalat gerçekleştirdi. Tarımsal ithalatta üçüncü sırada ise 1.4 milyar dolar ile Brezilya var.

Ürün bazında bakıldığında ise en fazla ithal edilen ürün buğday. 

Türkiye, 2021'de 8.4 milyon ton buğday ithalatına 2.5 milyar dolar ödedi. İkinci sıradaki 2.5 milyon ton soya ithalatı için 1.4 milyar dolar, 

Üçüncü sıradaki 897 bin ton ham ayçiçeği yağı ithalatına 1.2 milyar dolar,

1.4 milyon ton kepek için ise 342 milyon dolar ödedik.

Ayçiçeğinin yüzde 40'ını soyanın ise yüzde 95'ini ithal ediyoruz.

Her yıl 2 milyon ton mısır ithal ediyoruz.

Anavatanı Anadolu olan mercimeği Kanada'dan ithal ediyoruz.

Ülkemizde dünyada en fazla pamuk ithal eden 4'üncü ülke.

Türkiye, 2021 yılında gıda ürünleri ve tarımsal hammaddelerin ithalatına 218 milyar TL öderken, çiftçilere bunun 9'da 1'i kadar, 24 milyar TL destekleme ödemesi yaptı.

AKP hükümeti, 2003-2021 yılları arasındaki geçen 19 yıllık sürede yaklaşık 130 milyar dolarlık tarım ürünü ithalatı yaptı.

2003-2020 yılları arasında çiftçinin bankalara borcu 56 kat arttı, 2.7 milyon üretici tarımı terk etti, 3.4 milyon hektar tarım alanı üretimden çıktı.

2022 yılı itibarıyla Türk çiftçisi çoğu bankalara olmak üzere 255 milyar TL borçlu durumdadır.