Denebilir ki, nübüvvet ve risaletin hedefi, ruhi kuvvetleri dengelenmiş bir kamil insan yetiştirmektir Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: "Ey Muhammed, Allah'a andolsun ki, Senden önceki ümmetlere Peygamberler gönderdik. Şeytan, yaptıklarını onlara hep güzel gösterdi. Bugün de dostları odur. Onlara can yakıcı bir azap vardır" (Nahl, 63). Ve bir başka ayeti kerimede de şöyle buyrulur: "O gün, zalim kimse ellerini ısırıp der ki: Keşke peygamberlerle beraber bir yol tutsaydım. Vay başıma gelene, keşke falancayı dost edinmeseydim. Andolsun ki, bana gelen Kur'an'dan beni o saptırdı. Şeyten insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor" (Furkan, 27, 28, 29).Bütün mesele bu sapıtmayı engellemek veya kaldırmak; irşad ve ikazla insanları kulluk yoluna sevketmektir. Ancak bu sayede ruhi kuvvetleri derngeli insan yetişir.Resulullah Efendimiz (sav), tebliğ ve irşad ile bu mühim olayı gerçekleştirmiştir. Bu meyanda denebilir ki, nübüvvet ve risaletin hedefi, ruhi kuvvetleri dengelenmiş bir kamil insan yetiştirmektir. Bu terbiye sayesindedir ki, kız çocuklarını diri diri toprağa gömecek kadar gadap duygusu kontrolden çıkmış insanların her biri, karıncayı incitmemek için hassas davranmış ama küfrün ve zulmün karşısında da şecaat sahibi olarak arslanlar gibi kükremesini bilebilmiştir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.