Tekerrür eden tarih mi aptallıklar mı?

Hemen hemen herkesin bildiği ve yine hemen hemen herkesin atladığı iki söz var:
I- Tarih tekerrürden ibarettir.
II- Aynı deneyden farklı sonucu, ancak aptallar bekler.
Birinci sözde, tarihin tekrarlardan oluştuğu, ikinci sözde tekrarlardan farkı sonuç beklemenin aptallık olduğu söyleniyor! Yani birbirini tamamlıyor bu iki kanaat.
Bu sözlere itiraz edeni duyduk mu hiç veya bu sözlere itiraz etmeden kabul edenlere, "aptal" dersek haksızlık mı?
15 Temmuz Kahpe Kalkışması adıyla -maalesef- tarihimize kara bir leke olarak düşen yüz karası o günden, 10 gün sonra:
"Yıllardır Türk Milletine "asker millet" diyenlere itiraz eder, "Türk Milleti asla asker değil, Ordu Millettir" Derdim. Kabul eden de olurdu, itiraz eden de!
15 Temmuz'da Türk Milleti; Devletine, Vatanına, Büyük Millet Meclisine, Cumhurbaşkanına ve hatta Ordusuna sahip çıkarak, bir daha ispatladı Ordu Milletliğini...
İş başa düşünce gereğini destansı kahramanlıklarla yaptı ve işini tamamlayınca evine dönerek yeniden işine gücüne sarıldı...
Ne savaş Türk Milleti için görülmemiş bir haldi, ne de Türk Milleti savaş için bilinmeyen bir savaşçı...
İçgüdüsel olarak binlerce yıllık töre ve teamüllerini, kimseden emir almadan bir daha uyguladı ve dost-düşman bütün alemin aklını başına getirerek, "Çılgın Türkler" gerçeğini bir daha soktu kör gözlere...
'Artık Ordu yok! Orduyu çok örselediler, bu ordudan artık hayır gelmez!' Diyen endişelilere, ürkeklere ve hatta korkaklara; "Varız! Görevimizin başındayız! Binlerce yıllık millî nöbetimizdeyiz" dercesine, büyük bir kaza atlatan Ordu, sınır ötesi operasyonda Gazâ'da" demiştik!
Muhteşem Türk Atatürk'ün; "Türkler ordusu olan bir millet değil, milleti olan bir ordudur!" vecizesi ile de sözlerimizin yeni tavır olmadığına, Türk Milletinin fıtratî yani yaratılış özelliği olduğuna vurgu yapmıştık!
Gariptir, hazindir, hatta çok acıdır ki 100 yıl önce Arap Yarımadası ve Afrika'nın Kuzeyinde, "Şark Meselesi" planı dahilinde Haçlılara verilen tavizler, günümüzde de aynen devam etmekte ve Şanlı Türk Ordusu'nun IŞİD'den kurtardığı Türkmen ve Arap beldelerine önce PYD yerleştirilip sonra ABD bayrağı asılıyor!
Haçlıların Dünya Jandarmalığına görevlendirdiği ABD bayrağının asıldığı yerleri, IŞİD'den kurtarmanın adına ise "Kahramanlık!" demek safdilliğini tekrarlıyoruz!
Yani tarih, tekerrür ediyor veya Yeniden Osmanlıcıların Ulu Hakan'ları Abdulhamid'in dediği gibi; "Tarih değil aptallıklar tekerrür eder" acı gerçeğini yaşıyoruz anlaşılmaz bir tavırla!
Hey! Baktıklarını görmemek için gözlerini kapatanlar! İşittiklerini duymamak için kulaklarına pamuk tıkayanlar!
Tarihin tekerrüründe aldığınız rolün adına ne diyorsunuz; Aptallığın Dik-âlâsı mı, "Gaflet, dalâlet ve hatta hıyanet" mi?
Siz; "Dinde birlik sağlanmadan millî birlik sağlanamaz" diyen Gönül Adam'ı;
Siz; "Dünya Ruslara bakıyor, Ruslar ise Haydar BAŞ'a" diyen BRICS Ülkeleri İş Geliştirme Merkezi Başkan Vekili Prof. Dr. Gorbanovsky'yi duymazdan gelir, görmezden gelirseniz; size bakar-kör, işiten-sağır desek iltifat gibi kalmaz mı?
Siz aslında, aynı deneyden farklı sonuç bekleyenlerden olmuyor musunuz?
Fazla uzak değil, 8 yıl öncesini hatırlatmaya uğraşacağım:
AKP'nin tek başına iktidar olmaktan öte tek muktedir olduğunu zannettiği 2008 yılında, Arap Liderleri Zirvesi'nde Muammer Kaddafi'nin; "Hepimizin Saddam'la anlaşmazlığı vardı, benim de... Asılmasını hiç mi sorgulamayacağız?" diyor ve eliyle Mısır ve Suriye liderlerini işaret ederek; "Şimdi ne olacağını söyleyeyim, sıra size gelecek, hepimizi sırayla indirecekler! Dünyanın güvenliği sadece beş ülke tarafından kontrol ediliyorsa, küresel barıştan emin olabilir miyiz? Biz, tam 192 ülke yani, Hyde Park'ta konuşan meczuplar gibiyiz" diyordu hatırladınız mı?
Yani; "Dünya Beşten büyüktür!" diyordu değil mi 8 yıl önce?
Peki biz ne yapıyorduk 8 yıl önce?
Önce; "Libya, Libyalılarındır. ABD'nin Lİbya'da ne işi var?" diye kahramanlık yapıp iç politikada seçimlerden zaferle çıktıktan sonra, ABD ile Libya'yı bombalıyorduk değil mi?
Kaddafi zamanındaki Libya ilişkilerimizle Haçlı hegemonyasındaki Libya ile ilişkilerimizi, mukayese etmeyelim mi?
Ve Gâzi Ordumuzun Suriye topraklarındaki Gazâsının sonucundan millî çıkarlarımız adına hâlâ endişe duymayalım mı?
Muhteşem Türk Atatürk'ün; "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" inancının temsilcisiKurucu Gâzi Büyük Millet Meclisi'nde adına anma töreni yaptığınız Ulu Hakan Abdulhamit'in; "Tarih değil aptallıklar tekerrür eder" dediğini size hatırlatmayalım mı?
Doğruyu söyleyen Gâvur Prof. Dr. Gorbanovsky'yi de, Müslüman Prof. Dr. Haydar BAŞ'ı da duymazdan gelerek 80 milyon Müslümanın, dahası dünya Müslümanlarının ve hatta Türk Dünyasının vebaline girdiğinizi söylemeyelim mi?
Bu vebalin altından nasıl kalkacaksınız, diye sormayalım mı?
Ekim ayında Hindistan'da yapılacak olan BRICS Ülkeleri Zirvesi'ne Haydar BAŞ Hoca'nın davet edildiğini sağır sultan duymuşken siz duymadınız mı, diye sormayalım mı?
Sorarsak, sizin aklınızı, ferasetinizi, idrakinizi sorgulamayalım mı?
Bu soru ve sorgulamaların sonucundan hiç endişeniz yok mu?
Allah aşkına; "Ayıkın! Kafanıza akıl koyun!"
Başka türlü; "Aynı deneyden farklı sonucu ancak aptallar bekler" veya "Tarih değil aptallıklar tekerrür eder" gerçeğinin, güncel rol-modelleri olursunuz, bunun da mı farkında değilsiniz?
Allah sonumuzu hayretsin... "TÜRK, TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ" Vesselâm... Selâm, sevgi, duâ...