Rusya ile tarihi düşmanlıklar
Eskiden Çarlık Rusyası ve sonrada Sovyetler Birliği, Türkiye ile devamlı olarak çatışmış ve ters düşmüş durumdaydı. Türk-Rus savaşları her zaman ölüm kalım savaşları olmuştur. Bu savaşlarda milyonlarca insan cephede kalmış ve hayatlarını kaybetmiştir.
Türklerin anayurdu Orta Asya'dır. Orta Asya'da ise derin ve yakın tarihlerde Ruslar'ın hakim olduğu topraklardır. O bölgelerde Türk boylarına karşı, bir nevi: «Soykırımlar» amansızca gerçekleşmiştir. Bu durum gerek Çarlık zamanlarında, gerekse Komünist zamanlarında devamlı olarak ve gittikçe şiddetlenerek uygulanmaya çalışılmıştır.
Şöyle ki, 1699 zamanındaki «Karlofça» anlaşmasından bu yana Rusya, bizim açımızdan tam 300 küsür yıl felaketlerle beraber anılır olmuştur. Bitmez tükenmez saldırılar - savaşlar - çatışmalar ve kin ve nefret dolu 300 yıl geçmiştir ve tarihe karışmıştır.
Osmanlı'nın zayıf zamanlarında Balkanlar'daki Slavlar başta olmak üzere, Ruslar Osmanlı azınlıklarının, daima kışkırtıcısı ve isyankarları olmuştur. Onlara yaptığı her türlü destekle Osmanlı'ya karşı ayaklanmayı 18-19. asırda sağlamış ve Osmanlı'nın gerileme devrini hızlandırmıştır. Kısacası, Rusya, Osmanlı'nın en büyük ve stratejik düşmanlarından biri olmuştur.
Osmanlı'ya takılan
"hasta adam" yakıştırması
1878 (93) savaşları - Osmanlı'nın balkanlardan çekilişi - göçler - ızdıraplar - Birinci Dünya Savaşı - Osmanlı'nın çöküşü ve Boğazlar konusu tarihe geçmiş en büyük kader ve köşe taşlarıdır. Onlar unutulmaz ağırlık taşımaktadır. Onlar hafızalardan hiçbir zaman silinmez, silinemez.
Rusya tarihi boyunca Türkiye'nin ve özellikle Boğazların işgali için yanmış tutuşmuştur. Her fırsatta oralara saldırıya hazır beklemiş durumuştur. Kısacası tarihimizde Ruslar'la savaşmadığımız yıllar çok az olmuştur. Bazı yüzyıllarda (1700 - 1800'lü yıllarda) 4-5 savaş husule gelmiştir.
Modern Neoemperyalizm
ve globalizasyon
Zamanımızda bir globalizasyon emperyalizmi ortaya çıktı. Tüm devletler bunu ya boyun eğerek kabul etmek zorunda kalacak ve büyük sermayenin bir nevi güdümüne girecek, ekonomik bağımsızlığını bir nevi başkalarının eline teslim edecek veya onun dışında kendine bir yer bulacak. Organize olacak, başka kurumlar oluşturarak kendisine bir nevi güvenli bir bölge, yer temin ederek geliştirecektir.
Sonunda Türkiye gibi, Rusya da bu realiteyle başbaşa kaldı. Artık eski Stalin Rusyası da tarihe karıştı. Şu anda ABD ve AB dizginleri ele almış görülmektedir. Rusya, AB'den de şimdilik uzakta görülmektedir (Ama ileride neler olur onu sadece Allah bilir).
Eskiden Çarlık Rusyası ve sonrada Sovyetler Birliği, Türkiye ile devamlı olarak çatışmış ve ters düşmüş durumdaydı. Türk-Rus savaşları her zaman ölüm kalım savaşları olmuştur. Bu savaşlarda milyonlarca insan cephede kalmış ve hayatlarını kaybetmiştir.
Türklerin anayurdu Orta Asya'dır. Orta Asya'da ise derin ve yakın tarihlerde Ruslar'ın hakim olduğu topraklardır. O bölgelerde Türk boylarına karşı, bir nevi: «Soykırımlar» amansızca gerçekleşmiştir. Bu durum gerek Çarlık zamanlarında, gerekse Komünist zamanlarında devamlı olarak ve gittikçe şiddetlenerek uygulanmaya çalışılmıştır.
Şöyle ki, 1699 zamanındaki «Karlofça» anlaşmasından bu yana Rusya, bizim açımızdan tam 300 küsür yıl felaketlerle beraber anılır olmuştur. Bitmez tükenmez saldırılar - savaşlar - çatışmalar ve kin ve nefret dolu 300 yıl geçmiştir ve tarihe karışmıştır.
Osmanlı'nın zayıf zamanlarında Balkanlar'daki Slavlar başta olmak üzere, Ruslar Osmanlı azınlıklarının, daima kışkırtıcısı ve isyankarları olmuştur. Onlara yaptığı her türlü destekle Osmanlı'ya karşı ayaklanmayı 18-19. asırda sağlamış ve Osmanlı'nın gerileme devrini hızlandırmıştır. Kısacası, Rusya, Osmanlı'nın en büyük ve stratejik düşmanlarından biri olmuştur.
Osmanlı'ya takılan
"hasta adam" yakıştırması
1878 (93) savaşları - Osmanlı'nın balkanlardan çekilişi - göçler - ızdıraplar - Birinci Dünya Savaşı - Osmanlı'nın çöküşü ve Boğazlar konusu tarihe geçmiş en büyük kader ve köşe taşlarıdır. Onlar unutulmaz ağırlık taşımaktadır. Onlar hafızalardan hiçbir zaman silinmez, silinemez.
Rusya tarihi boyunca Türkiye'nin ve özellikle Boğazların işgali için yanmış tutuşmuştur. Her fırsatta oralara saldırıya hazır beklemiş durumuştur. Kısacası tarihimizde Ruslar'la savaşmadığımız yıllar çok az olmuştur. Bazı yüzyıllarda (1700 - 1800'lü yıllarda) 4-5 savaş husule gelmiştir.
Modern Neoemperyalizm
ve globalizasyon
Zamanımızda bir globalizasyon emperyalizmi ortaya çıktı. Tüm devletler bunu ya boyun eğerek kabul etmek zorunda kalacak ve büyük sermayenin bir nevi güdümüne girecek, ekonomik bağımsızlığını bir nevi başkalarının eline teslim edecek veya onun dışında kendine bir yer bulacak. Organize olacak, başka kurumlar oluşturarak kendisine bir nevi güvenli bir bölge, yer temin ederek geliştirecektir.
Sonunda Türkiye gibi, Rusya da bu realiteyle başbaşa kaldı. Artık eski Stalin Rusyası da tarihe karıştı. Şu anda ABD ve AB dizginleri ele almış görülmektedir. Rusya, AB'den de şimdilik uzakta görülmektedir (Ama ileride neler olur onu sadece Allah bilir).
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006