Londra'daki terör saldırılarının El-Kaide tarzı eylemler olduğu hemen hemen her uzman konuşmaya başladığında ifade ediliyor. Bu saldırıyı El-Kaide eylemi olarak yorumlayanların şu soruya cevap vermeleri gereklidir; El-Kaide'nin eylemlerdeki davranış biçimini çözümlemiş olan bir gizli servis veya bir odak bu terör saldırılarını planlamış olamaz mı? Pek tabii olabilir. Medya kamuoyunu, olay yerinde bulunan veya bulunduğu söylenen delillerin El kaide'ye ait olduğuna inandırma görevini üstleniyor. Bu noktada medya birileri tarafından çok iyi kullanılıyor ve her ülkede aynı bilgilere dayanan haberler yapılıyor. Dolayısıyla yukarıdaki soru ya hiç sorulmuyor ya da sorulsa bile yeterince yankı bulamıyor. Bu terör eylemlerinden hemen sonra İngiltere ve ABD'de olan gelişmeler konusunda bazı akıl yürütmeler yapalım sizinle,Pentagon tarafından 30 Haziran 2005'te yayınlanan stratejik bir dokümanla, Başkana ve Savunma Bakanına olağanüstü yürütme yetkileri verildi. 11 Eylül saldırısından sadece iki gün sonra verilen bu olağanüstü yetkiler, sürekli savaş halinin devamına bağlıdır. Londra'daki bu saldırı Amerikan kongresindeki Başkanlık yetkilerini kısmak isteyen çatlak sesleri susturacak kozu, Bush'a vermiştir. Bu saldırının zamanlaması ve sağladığı yararlar Bush'a "Tanrı seni kutsasın Ladin" dedirtecek cinstendir.Londra saldırısından yalnızca bir gün önce düzenlenen Astana Zirvesinde Çin, Rusya, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan'dan oluşan Şanghay İşbirliği Örgütü, ABD'den Afganistan ve Orta Asya'dan çekilmesi için kesin takvim istediler. Londra saldırısı ABD'ye Afganistan, Orta Asya ve Irak'ta kalmaya devam etmesini sağlayacak gerekçeler vermiştir.11 Eylül saldırısından sonra İslam'ı terörle bağdaştırarak, İslam dininin ABD'de yayılmasının önüne geçilmeye çalışıldı. Bu konuda çok büyük mesafe de alındı. Fakat 11 Eylül saldırısı Avrupa'nın genelinde istenen seviyede yankı bulmadı. Avrupalılar 11 Eylül saldırısına ABD'nin problemi gözüyle baktı. Bundan dolayı hızı azalsa da İslam dini Avrupa'da yayılmaya devam etti. Bu saldırıları çok iyi kullanacak olan AB medyası, İslam'ın yayılmasının önüne geçemeye çalışacaktır. Nitekim yapılan araştırmalarda İslam karşıtlığının bu saldırılardan sonra artış göstermiş olduğunu gösteriyor.ABD'de 11 Eylül saldırısıyla başlayan Müslümanlara baskı dönemi, Londra saldırısıyla artık Avrupa'da da başlamıştır. Bu saldırılar gerekçe gösterilerek hiçbir suç işlememiş olan Müslümanlar, maddi ve manevi psikolojik baskı altında tutulmaya başlamıştır. Londra saldırısında sonra İtalya'da "İslamcı Avı" başlatıldığı İtalyan gazetelerinde yer almıştır. Bir iki gün içinde yalnızca İtalya da iki yüzün üstünde Müslüman'ın evine ani baskınlar düzenlenmiştir. Londra'da Pakistan uyruklu bir Müslüman sopalarla dövülerek öldürülmüş ve onlarca camiye saldırı düzenlenmiştir. "Vatandaş ihbar et!" sloganlarıyla yapılan kampanyalarla Müslümanların çevresinde toplumsal bir baskı kurulmaktadır. Londra saldırısından sonra 2006 başında Irak'tan asker çekme düşüncesinde olan İngiltere bu fikrinden vazgeçme aşamasına gelmiştir. Zaten halktan gelen baskılarla asker çekeceği açıklamasını yapan Blair hükümeti, bu saldırıları gerekçe göstererek ABD politikalarına çok daha fazla destek verecektir. Londra'daki terör saldırıları, özellikle Müslümanlara karşı ırkçılığın tırmanmasına sebep olmuş ve Avrupa'da adeta sıkıyönetim tarzında, vatandaşların özel hayatını sınırlayacak önlemler alınmasının yolunu hükümetlere açmıştır. Bu terör saldırılarını kendi çıkarlarına kullanan hükümetler, halklarında sürekli tehdit altında oldukları hissini uyandırmak için çeşitli açıklamalar yapmaktalar. Scotland Yard lideri Ian Blair, BBC radyosuna verdiği "yeni bir saldırı muhtemel. Bunda şüphe yok. Ama ne zaman, kimse bilemez" şeklindeki demeç insanları korkutmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Bu korkudan istifade eden hükümetler, bazı icraatlarını halkın gözünde kabul edilebilir göstermeye çalışacaklar.Londra saldırısı, daha önce girmeleri yasak olan Londra şehrinin kapılarını ABD askerlerine açmıştır. Şüphesiz bu terör saldırıları organize eden beyinlere, görünenlerden çok daha fazla henüz görülemeyen faydalar sağlamıştır. Medya, Dünya kamuoyunu El-Kaide ile meşgul ederken esas organize eden beyinler, çoktan bu eylemin meyvelerini toplamaya başlamış ve yeni eylemin yeri ve zamanı konusunda çalışmalar yapmaya koyulmuşlardır.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Oyları hunharca bölün… / 23.03.2024
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023