Türk Milleti

Milletleri tarih sahnesinde ayakta tutan kültürleridir. Peki, kültür nedir? İşte bu sorunun uygulamalı tam cevabı o milletin de kimliğidir, tapusudur. Bir milletin yeme, içme, giyinme, barınma, eğlenme, inanma gibi hayatın tamamında ortaya koyduğu, yaşadığı öğelerin tamamına "kültür" denir. Tabi insanlık tarihinde birçok isimde milletlerden bahsedilir. Ama birçoğu bir dönem varlıklarını devam ettirmiş ve daha sonra başka kültürlerin etkisi altına girerek kaybolup, gitmişleridir. Demek ki, bir milletin tarih sahnesinden silinmemesi için bir kültüre sahip olması yanında bu kültürü yeni nesillere aktarabilecek kapasitede de olması lazımdır. İşte "Türk Milleti" bunu başarmış ve 6 bin yıldır tarih sahnesinde ayakta kalabilmiş ender milletlerden biridir. Tabi milletlerin ayakta kalabilmelerinin en büyük dayanağı inanç boyutundadır. Türklerde (İslamiyet ile tanışmadan önce) Tengri (tanrı) inancı hakimdi.  Tengri (tanrı), tapınılan tek ve yegâne varlıktır. Onunla rekabet eden ya da alternatifi olabilecek başka bir tanrı yoktur. O tektir, doğumsuz ve ölümsüzdür. Bu inanç ile 6. yüzyılın sonlarına doğru İslamiyet ile tanışan Türkler akın akın Müslüman olmuş ve 10. yüzyılda hemen hemen bütün Türk kavimleri İslamiyet ile varlıklarını taçlandırmıştı. Zaten İslam olmayan Türk boyları (Macarlar, Slavlar, Bulgarlar gibi) başka kültürlerin etkisinde kalarak "Türk" vasfını kaybetmişlerdir. Müslüman olan "Türk Milletinin" tarihinde Anadolu'nun ayrı bir yeri vardır. Çünkü Türkler, Anadolu'yu vatan yapmışlardır. Kim sorusunun cevabı Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleridir. Nasıl sorusunun cevabını Prof. Dr. Haydar Baş'tan alalım:"Hacı Bektaş Veli, taa Horasan'dan geldi. 6-7 bin kilometre yürüyerek geldiler ve bugünkü Hacı Bektaş'a yerleştiler. Keldani vardı, Yezdani vardı, Arap vardı, Türk vardı, Rum vardı, Ermeni vardı, Boşnak vardı. Yani 36 etnik kökende insan vardı. Hacı Bektaş'ın babası Arap, anası Türkmen'di. Hacı Bektaş, Türk olarak anılmayı çok severdi. Ayağı çarıklı dolaşarak, Allah'ın izniyle hepsini (36 etnik grubu) Müslüman etti. Bunlar, Hacı Bektaş'ı gördü ve 'iman ne güzel bir şey' dediler.Onların da her biri, 'Biz Türk'üz' dediler. Yani Anadolu'nun Türklüğü budur. Yoksa kimse kimliğinden zorla vazgeçmiş değil. Millet olarak biz buyuz. Medeniyetimiz var, siyasetimiz var. Biz, Türk milletiyiz. Bizim Türklüğümüz etten, kandan, kemikten ibaret değildir. Medeniyetten, siyasetten, maneviyattan ve de dinden ibarettir. Burada Kürt'le Türk'ün, Laz'la Çerkez'in hiçbir farkı yoktur?""Türk Milleti" gerçeğini Haçlı Avrupa bir türlü kabullenemedi. Yüz yıllarca Türkleri Anadolu'dan çıkarmak için seferler (Haçlı seferleri) düzenledi. 90 yıldır gündemden düşürmedikleri "soykırım" iddialarının temeli de Anadolu'nun İslamlaşması yani Türkleşmesidir. Avrupa'nın "soykırım" dedikleri asıl şey budur.   "Türk Milleti" gerçeğinin ikinci güncellemesini ise Rahmetli Atatürk yapmıştır. Lozan görüşmelerinde Haçlı batı ısrarla Kürtleri azınlık olarak kabul ettirmek istemiş, bu durumu Atatürk'e bildiren İsmet İnönü, Atatürk'ten şu cevabı almıştı; "Bu topraklarda yaşayan ve Müslüman olan herkes Türk'tür, Türk Milletindendir."Bugün bu bayrak Prof. Dr. Haydar Baş'ın elindedir. O'ndan başka bu milletin milli ve manevi değerlerine sahip çıkan yoktur. Kimisi "halifelik, mücahitlik" kavramlarıyla millete iman gösterisi yapıp, vatanımızı ABD'ye pazarlarken, bir başkaları bitik sosyalizme ve komünizme sarılmakta. Bir diğerleri ise sadece isim muhafızlığına soyunmuş, arka mahalle kabadayılığı yapmakta. Ortak paydaları ise Haçlı AB'nin eliyle beslenmeleridir.İşte onun için Haydar Baş bu milletin milli ve manevi sancaktarıdır. Peki, sen sancağına, sancaktarına sahip çıktın mı?