‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular

Bir projenin, bir icraatın veya atılacak bir adımın toplum tarafınca kabul görmesi en azından tepki görmemesi için o kararın, icraatın, planın vs. o milletin milli ve manevi değerleri ile uyumlu, tarihi yaşanmışlıklardan onaylı ve asıl olarak kanunlara uygun olması gerekir.

Konumuz PKK'ın sözde kendi, kendini feshi. Fesih açıklaması. İktidar, MHP ve DEM'in açıklamaları. CHP'nin kimliksiz duruşu.

Bu başlıkta, yapılan açıklamalar, dile getirilen niyetlerin tamamı milli ve manevi değerlerimize uygun değildir.

Tarihi yaşanmışlıklar ve daha on yıl önce yaşadıklarımız bu sürecin karşısındadır.

Türk bir hukuk devleti ise yargı bağımsız ise bugünkü kanunlar bu fesih sürecine, sonrasındaki adımlara karşıdır.

Çünkü Erdoğan ve Bahçeli'nin bizzat muhatap aldıkları malum terör örgütü ve kişiler yürüklükteki kanunlarımıza göre başta devlete ihanet başlığı olmak üzere bu başlıktaki kanun maddeleri ile suçludur.

Yüz yılın kumpası

Sayın Erdoğan ve Bahçeli bu sürecin altyapısı olmadığını, kendi aleyhlerine gelişeceği ve o bahsedilen barışın bu şekilde gerçekleşmeyeceğini bilmiyorlar mı? Bence biliyorlar.

O halde neden böyle bir yola girdiler? Çünkü girilmesi istendi. Çünkü yol BOP. Beraber inceleyelim;

1- Bahsi geçen sürecin sahibi Devlet Bahçeli değildir. Sürecin sahibi ABD'dir, İsrail'dir.  Devlet Bahçeli sadece sürecin asıl sahibine sözcülük yapmıştır.

2- PKK'nın sözde fesih bildirim metni Kandil'de hazırlanmamıştır. Sürecin sahipleri tarafından hazırlanmıştır.

3- Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletini zan altında bırakan metin, AKP ve MHP'nin bilgisi dahilinde açıklanmıştır. Erdoğan ve Bahçeli o tarihi iftiralara sessiz kalmaları bunun ispatıdır.

4- PKK silah bırakmadı. Sadece ismini bıraktı. PKK, hedef değiştirmedi. Sadece plan değiştirdi.

5- Bahsi geçen fesih ya da isim bırakma sadece PKK için geçerlidir. YPG/PYD ve diğer unsurlar sürece dahil değildir.

6- Bu süreç ile siyasal İslamcıların yıllardan beri dillendirdikleri 'Lozan hezimettir' başlığına DEM-Kandil diliyle 'Lozan, Kürtlerin haklarının gaspı ve asimile sürecidir başlığı da eklenmiştir.

7- Lozan başlığı ile cumhuriyetin varlığı, milletin birliği tartışmaya açılmıştır.

8- Çok yakın gelecekte Türkiye Cumhuriyeti hakkında toprak ve tazminat davaları açılacaktır.

Görebilenler için

Erdoğan siyasi hayatı boyunca 'hedefe giden her yolu mubahtır' anlayışını bir kez daha ortaya koymuştur.

Dün 'iktidar için gerekirse papaz elbisesi giyerim' diyen Erdoğan bugün MHP ile PKK ile DEM ile Bebek katili ile aynı masada buluşmaları bu anlayışın tezahürüdür.

Görebilenler ve akledebilenler için bu sürecin dinen izahı yoktur. Haliyle din, AKP'nin tekelinden çıkmıştır.

Görebilenler ve akledebilenler için bu sürecin tarih ve milli duygular ile izahı yoktur. Dolayısıyla milliyetçilik, MHP'nin tekelinden kurtulmuştur.

Bu süreç Atatürk'e, Atatürk'ün kurduğu devlete ihanettir. CHP bu ihanete karşı duruş gösteremediği gibi oy kaygısıyla, sürecin paçasında tutmuş vaziyettedir.  Haliyle CHP, Atatürk'ü temsil vasfını kaybetmiştir.

Bundan sonra ne olur?

1- Eğer Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Öcalan, Devlet Bahçeli, Doğu Perincek aynı beraber koşuyorlarsa orman yanıyor demektir. Görev, Türk Milletinindir.

2- Çok yakında 'Ademi merkeziyetçilik' başlığında aynen Irak ve Suriye'de oluşan federatif yapı Türkiye'de konuşulmaya başlanacak.   

3- Resmi dilde eğitim başlığı ile vatandaşlık tanımı başlıkları federasyona geçişin basamakları olacak.

4- Anayasadan vatandaşlık tanımındaki 'Türk' kelimesi çıkarılacaktır.

Tabi bu plan ve hedeflerin gerçekleşmesinin iki yolu var.

1- Referanduma (halka) gitmek.

2- TBMM'de Anayasa değişikliği yeter sayısı bulmak.

AKP-MHP-DEM, halka gidemez. Çünkü bu projenin milletimizde karşılığı yok.

O zaman TBMM'de anayasayı değiştirmek için yeter sayı lazım. Transferler zaten devam ediyor.

AKP iktidarı sayıya ulaşınca bütün bu planlar kanuna uydurulacak, Sayın Erdoğan'ın 'aday olur-olamaz' tartışmaları bitecektir.

Ama başaramayacaklar

Anayasayı da değiştirseler bu planlar, açıklamalar, hedefler gerçekleşmez.

Hep diyoruz, bu topraklarda 1000 yıllık hedefleri olanlar belli. Yüz yıllık cumhuriyete karşı yapılanlar belli.

Sarı öküzü, mor benekli öküzü, kuyruğu kısa öküzü vermekle Haçlı-Yahudi emperyalistler hedeflerinden vazgeçmez. Onlar tamamını istiyor.

Bizim, bu Haçlı-Yahudi emperyalist güçlere karşı duruşumuz dünden bugüne hep nettir, imanidir.

Bu yüzden bizler bu ülkede ve coğrafyamızda akan tek damla kandan dahi sorumlu değiliz. Vicdanımız rahattır. Ülkümüz tam bağımsız Türkiye için birlik, beraberlik çağrısı yapmaktır.