Türkiye'yi kim yönetiyor Meclis mi kral mı?

Suriye'de 3 yıla yaklaşan bir süredir devam eden kriz, bin 500'den fazla kişinin kimyasal silahlarla yapılan bir saldırıyla öldüğü "iddiaları" üzerine daha da kızıştı."İddia" diyorum, çünkü kimyasal silah kullanıldığı ve bu kimyasal silahı kimin kullandığı konusunda kesin deliller hala yok.Peki, yapılan haberlere ne demeli?Günlerdir Türkiye'deki Suriye konusunda hükümet politikalarını tereddütsüz destekleyen medya kuruluşları kimyasal silahların kullanımı konusunda koordinatlar açıklıyor. Hatta kimin emri verdiğini bile ifade ediyorlar. Bu haberleri biraz dikkatlice inceleyen herkes ya hiçbir kaynak ifade edilmediği ya da muhaliflerden gelen bilgiler üzerine kurulduğunu görecektir. Esad, kimyasal silah kullanıldığı iddia edilen bölgeyi BM denetçilerine açtı. Dün denetçiler bölgeye gidip inceleme yapmaya başladılar.Kimyasal saldırı iddiasında 4 gün sonra BM denetçilerine bölgeye giriş izni verilmesini eleştirenler, Esad'ın temizlik yapmış olabileceğini söylüyorlar. Oysa Doğu Guta bölgesi isyancı grupların elinde. Eğer gerçekten kimyasal silah kullanıldıysa BM denetçileri mutlaka delil bulacaktır. Kimyasal silah kullanıldığının kesinleşmesi durumunda bu saldırıyı kimin gerçekleştirdiği konusunun da delillerle aydınlığa kavuşturulması gerekecektir. Zira Beşar Esad'ın üzerindeki uluslararası baskıyı artırmak ve dış müdahaleye zemin hazırlamak için tutsakların kalbini söküp yiyebilecek kadar vahşileşebilen isyancı gruplar bu saldırıyı gerçekleştirmiş olabilecekleri de akıldan çıkarılmamalıdır.Krizin başlamasında bu yana Suriye'ye dış müdahale konusuna en büyük desteği veren Türkiye'den Guta'daki son saldırı sonrasında çok tehlikeli açıklamalar gelmeye başladı.Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "BM'den karar çıkmaz ve uluslar arası bir müdahale söz konusu olursa biz de bu koalisyonun içinde yer alırız" açıklamasında bulundu. Afganistan, Irak ve yakın geçmişte Libya'yı vuran bir ittifak şekliyle Suriye'ye vuracak bir koalisyonun gündeme gelmesi halinde saldırı İzmir'deki NATO karargâhından komuta edilecek.Yani Libya vurulurken Türkiye'yi bu kirli savaşın komuta merkezi haline getiren hükümet, aynı yanlışa şimdi de Suriye'de imza atmaya hazırlanıyor.Türkiye'yi sanki bir kral yönetiyormuş kendisi de bu kralın veziriymiş gibi konuşuyor Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu?Türkiye'de bir Meclis var oysa. Türkiye'yi sınırdaş bir ülkeyle sıcak savaşın içine sokabilecek böyle kritik bir karar alırken milletin Meclis'ine danışmak gerekmez mi?En azından o Meclis'ten çıkacak kararı uygulayacaklarını ifade edebilirdi Davutoğlu, ama maalesef Meclis'e danışmayı aklının ucundan bile geçirmiyor.Meclis'teki partiler ne yapıyor?Meclis'teki partilerin tepkileri de dikkat çekici.CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, AKP'nin Türkiye'yi göz göre göre bir savaşa sürüklediğini söylerken asıl tepki göstermesi gereken MHP'den ise hiçbir açıklama gelmedi. Oysa Meclis'teki bütün partiler, hükümet Türkiye'yi hızla Suriye bataklığına saplamasına engel olmak için ellerinden ne geliyorsa yapmaları gereken bir dönemi yaşıyoruz.Bugüne kadar en kritik dönemlerde kendinden beklenenlerin tam tersi bir tavır takınan MHP, Türkiye'yi Suriye'deki kirli savaşa sokmaya heveslenen hükümete etkili tepki maalesef veremiyor/vermiyor.AKP'ye iktidar yolunu açan da zaten MHP olmamış mıydı?ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi için çok önceden pişirip servise hazır hale getirdiği AKP, aniden seçimi gündem eden Bahçeli sayesinde iktidara gelmişti.Suriye konusunda tezkere çıkarken de AKP'ye destek veren Bahçeli'nin MHP'sidir.Anlaşılan AKP'ye iktidar yolunu açan MHP'de aradan geçen sürece rağmen pek de değişiklik olmamıştır.