logo
29 MART 2024

Türkler Haklıdır ( Plaidoyer pour les Turcs )

04.07.2005 00:00:00
"Devlet-i Ali Osman" yada,  Latin tarihçilerin ortak tanımı  ile; "PAXA OTTAMANİA" dünyanın en huzurlu dönemine hakim olan idari sistem olarak bilinir. Bahse konu bu zaman dilimi, insanlığın "Huzur Çağı'dır"?  Osmanlı İmparatorluğu,   altı asrı aşan bu dönemde, bünyesinde barındırdığı bütün unsurlara, hak ve  adaleti en üst düzeyde eşit olarak temin etmiş ve dağıtmıştır. Öyle ki; on dördüncü asırdan başlayarak,  tüm azınlık kabul edilen unsurlar, "hak ve adalet ülkesi DEVLET-İ ALİ OSMAN sayesinde  jenositden(soy kırımdan) kurtulmuşlardır. Bu unsurlar; sırasıyla Yahudiler, Ermeniler Kıptiler, Sırplar, Bulgarlar, Hırvatlar, Makedonlar, İşkiptarlar, Rumlar,Asuriler,Nasturiler,Begomiller (Boşnaklar) ve diğer bütün gayrı'müslimler den oluşmakta idi. Yahudiler, Osmanlıdan önce,  gerek Bizans ve gerekse diğer Hıristiyan ülkelerde, baskı, zulüm ve ölümle iç içe yaşamakta iken,  miladi 1322 yılında Orhan Gazi Hanın, Bursa'yı fethi ile ilk defa, bu coğrafyada bir sinagoga sahip olabilmişlerdir.Bu da, Türkün Alicenaplığının en somut delilidir. Daha sonra ki yıllarda Fransa,Belçika, İspanya,Rusya ve diğer ülkelerden, Hıristiyan fanatizmi ve kilise engizisyonundan kaçan,   çok yoğun bir Musevi göçü kafileler halinde Osmanlı topraklarına adeta  akmıştır. 1545 yılında Edirne Hahambaşı sı, Isak Saffati;  tüm Yahudilere gönderdiği mektuplarla  onları, "ALLAH'ın kutsadığı nimetlerle dolu bolluk, bereket, adalet ve huzur ülkesi olan Devlet-i Ali Osman" kutsal  yurduna,   göç etmeye çağırmıştır.MİLLET - İ   SADIKAErmeniler, ta sekiz asır önce, Türklere müracaatla; "kendilerinin Bizans zulmünden kurtarılmasını talep etmişlerdir".Anadolu'ya giren Türkler, Gregoryan Ortodoks Hıristiyan olan Ermenileri yok olmaktan kurtarmışlardır.Öyle ki; Sivas ilinin batısında ilk defa Ermeni yerleşimi, Selçuklular zamanında olabilmiştir. Begomiller yani Boşnaklar, Hıristiyan oldukları halde, dindaşları tarafından reva görülen soy kırım ve şiddetten,  ancak Ulu hakan, Fatih Sultan Mehmet'in" milletler beyanı fermanı",  sayesinde kurtulabilmişler ve daha sonra bu alicenaplık karşısında da, Müslüman olmuşlardır.  Osmanlı topraklarında yaşayan reaya ırk, inanç, dil, farkı gözetilmeden,  tam bir özgürlük içinde yaşantılarını sürdürmüşlerdir. Hatta gayrı Müslim unsurlar,  askerlik gibi bir takım hizmetlerden vereste tutulduklarından dolayı, harp meydanlarında ölü, yaralı ve  sakat vermemişlerdir.  Osmanlı dan gördükleri adil yönetimden dolayıdır ki;  fetih kılıçla değil, kitapla yapılmıştır, fikri herkesin benimsediği ortak yargı olarak, literatürde ki yerini almıştır. Denilebilir ki Osmanlı yönetimi altına girebilmeyi başaran her unsur, kendini şanslı addetmiştir. Osmanlı hilali Bütün milletlerin kurtuluşunun ve hayatiyetinin teminatı olmuşturESARETTEN KURTULUŞA - SULTANIN FERMANIOsmanlı yönetimi,  sadece kendi reayasını değil, zulüm ve haksızlığa uğrayan başka milletlere de hak ve adalet  dağıtmıştır. Fransa'da haksız bir şekilde tahtından indirilip,  tacından edilerek, Bastil  zindanına kapatılan, birinci François'in; Kanuni  Sultan Süleymanın (Muhteşem Süleyman'ın) ,o meşhur mektubu  ile düşmanlarının elinden kurtulmuş olması,  bunun en çarpıcı örneğidir. Bu ve buna benzer o kadar çok örnek vardır ki, biz bunları yazmaya kalksak, inanın  kitaplar almaz? İHANET-İ   SADIKAOsmanlı devletinin  güçlü ve kuvvetli olduğu dönemlerde, yaptığı bütün bu ve buna benzer iyilikler, devlet  zafiyete düşünce, kötülük olarak karşısına çıkmıştır. Hak, adalet ve hürriyet temin ettiği bütün unsurlar bilerek veya bilmeyerek Devlet-i Ali Osman'a  akla hayale gelmeyecek bir biçimde ihanet etmişlerdir. Teba-i Sadıka(Sadık Teba) olarak,  Osmanlı milletleri içinde çok büyük hak ve ayrıcalığa sahip olan Ermeniler de, devletin zayıflamasından istifade ederek, başta Fransızlar, Ruslar, İngilizler  ve  Amerikalıların kışkırtıcı  planları  doğrultusunda,vatan sathında,   büyük isyanlar çıkararak başkaldırmışlardır. Harb-i Umumide, Yurt dahilinde Müslüman halka, camilere, mescitlere, korumasız köy ve mezralara, saldıran  bu nankör katil sürüleri,  kudurmuş bir halde çoluk çocuk, genç ihtiyar, kadın erkek  demeden,  kimi bulmuşsa,  vahşi hayvanlar gibi, canavarca  katletmişlerdir.   Bu gün, ERMENİ adı,  adeta vahşetin tanımı ile eşdeğerdedir!   Gaddar ve acımasız olarak temayüz edenlere, Anadolu da "Ermenileşme ulan" diye hitap edilmektedir. Ermeni vahşeti yıllarca köylerde, kasabalarda, ve şehirlerde bir darbı mesel olarak  dilden dile söylenegelmiştir. Bu gün doğu Anadolu'da,  hala  ermeni  mezaliminin   izlerine rastlanmaktadır. Yapılan kazılarla Ermeni zulmü ve gaddarlığı bütün delilleri ile  gün ışığına çıkarılmaktadır.HOCALI  KATLİAMININ  FAİLLERİ   KİMLER?Daha dün Azerbaycan da;  ABD ve Fransız  Diasporası  ile işbirliği içindeki, Rus askerlerinin  desteklediği,  Ermeni çetelerinin katliamları taptaze durmaktadır. Dağlık Karabağ toprakları hala Ermeni işgalinde olmasına rağmen,malum çevrelerden çıt çıkmamaktadır.  Şuşa'da  ve hele, hele de Hocalı da, Ermenilerce  yapılan mezalim, hafızalardan kolay, kolay silinemeyecek derin   izler  bırakmıştır. Bütün bunlara rağmen, dün Ermeni'yi  kışkırtan bu sözde medeni, özde barbar devletler şürekası, sahte Jenosid (soy kırım) iddiaları ile Türkiye Cumhuriyeti'ni suçlamak terbiyesizliğine cüret edebilmektedirler? Be heyoksun olmamızdır. Haddini aşanlara, haddini bildirmek esas değil midir?  Bu teslimiyet ve bu gaflet,  hangi doğruyu muhatabının suratına çarpabilir ki?PLAİDOYER POUR LES TURCSDeğerli okuyucularım; ben bben bbbboksun olmamızdır. Haddini aşanlara, haddini bildirmek esas değil midir?  Bu teslimiyet ve bu gaflet,  hangi doğruyu muhatabının suratına çarpabilir ki?PLAİDOYER POUR LES TURCSDeğerli okuyucularım; ben bu gün dürüst olan ve doğru söyleyen bir Fransız'ın sözleri ile,Fransa Parlementosu'nun aldığı Ermenilerle ilgili komik ve bir o kadar da  saçma karara,  cevap vermek istiyorum.  Bahse konu bu  kişi;Fransız akademisi üyesi, yazar Pierre LOTİ dir. Pierre Loti'nin 18 mart 1919 tarihli "Le Figaro" gazetesinde,  "Plaidoyer pour les Turcs" başlıklı  bir makalesi yayınlanmıştır. Günümüze de  ışık tutacak bir   belge niteliğindeki bu makaleyi,  noktası ve virgülüne dokunmadan, sizlere  aktarıyorum.TÜRKLER  HAKLIDIRBiz Kırım Savaşından bu yana Türkler için ne yaptık?En amansız düşmanlarıyla bir olmaktan,onları en ağır tavizler vermeye zorlamaktan, üstelik bütün gazetelerimizde onlara hakaretler yağdırmaktan başka ne yaptık?Bu gün çaresiz bir durumda olan bu eski müttefiklerimiz  I François'den beri dostluklarına sadık kalmışlardır. Ama biz bunu inkar ediyoruz. Asırlardan beri kendilerini ezmeye çalışan Rus devinin tehditlerinden kurtulmak için yakaladıkları fırsatı, şüphesiz tek fırsatı değerlendirmek için kendilerini Almanya'nın kollarına attı diye, bütün bunları bilmezlikten gelerek onlara kızıyoruz. Bize ne mecburiyetleri, ne borçları vardı, söyler misiniz lütfen.Ama, Şark iftirası yapacağını yapmış, eserini tamamlamıştır. Şimdi Batı'da  ve hatta bizde, Türkler kanun dışı paryalar olarak görülüyor ve barış konferansı'nda yalnız o iftiracıların nutukları dinleniyor.Türkler öz vatanlarında, tam bir dil ve din birliği içinde, erdem ve namusu ile yaşayan ezici bir çoğunluk değil midir?Gerçekten, onları umutsuz bir eyleme itmekten ve bu suretle onların yurdunda iğrenç oyunlarını sürdüren kışkırtıcı ajanların safında yer almaktan korkmalıydık.Türklerin savaş sırasında bile bize yaptıkları iyiliği, istisna davranışı, ancak kötü niyetliler inkara cüret edebilirler. Ve bizim nasıl teşekkür ettiğimize bakın!Ah, ah! Kahraman deniz subaylarımızdan birinin uzun mektubunu  ne büyük bir heyecanla okudum! Kumanda ettiği şanlı savaş gemisi her taraftan isabet alarak batmış. Ağır yaralı kumandan, boğulmaktan kurtulan yine ağır yaralı ve bitkin diğer denizcilerle, su üstündeki döküntülere tutuna, tutuna kıyıya doğru yüzmeye başlamışlar. O zaman Türkler, Almanlar gibi davranıp onları mitralyöz ateşine tutmamışlar, çıkabilecekleri uygun kumsalı göstermişler. Kayık olmadığı için suya girip yaralılarımıza yardım etmiş ve kıyıya çıkarmışlar. Sonrada müfrezenin kumandanı olan Türk subayı gelip askerce selamlamış onları. Subayından en küçük erine kadar hepsinin dostça elini sıkmış, şerefli asker muamelesi yapmış onlara. Daha sonra Fransızca olarak, üç renkli sancağımızı taşıyan gemiye ateş etmek zorunda kaldığı için büyük üzüntü duyduğunu söylemiş.Elimde katliam kışkırtıcılarının, Ermenilerin dünya savaşı başlarken Anadolu'da yaptıklarını anlatan çok kabarık dosyalar var. Kontrol edilmiş, imzalanmış,tekrar, tekrar doğruluğu onaylanmış dosyalar.O zaman Ermeniler Osmanlı tebası idi,tam bir huzur içinde yaşıyorlardı.Buna rağmen Rus işgal  kuvvetlerine katılmakta, onlara kılavuzluk ve casusluk yapmakta asla tereddüt etmediler. Şehirlerde ve köylerde Türk evlerini düşmana göstermekle kalmayıp, bu evleri ilk yakanlar, olanca güçleri ve acımasızlıklarıyla işkence edenler, katliam yapanlar onlar odu. Dünyada hangi millet vardır ki, öz yurdunda ve savaş ortasında, böylesine ağır suç işleyenleri, tüm bu ihanetleri, şiddetle cezalandırmasın?Pierre  LOTİFransız Akademisi üyesiGörülüyor ki, önümüze temcit pilavı gibi, defalarca getirilen Ermeni meselesi, aslında yeni bir şey değildir. Bazılarının dediği gibi, bu sorun  ne tarihçilerin ve nede Türklerin meselesi olmayıp, AB, ABD, ile Hıristiyan Batı dünyası   tarafından tezgahlanan bir oyundan ibarettir. Türkiye'yi yöneten idarecilerin yapacağı tek şey; "hadi oradan, kışkırtıcı, yalancı, kan emici sömürgeciler " demek olacaktır!  Bu ilkeli sözü söyleyebilecek, AB ve ABD kapılarında sürünmeyecek, imanlı, cesur, bilge "HERİF" gibi bir lidere şiddetle ihtiyaç vardır. İşte o zaman; Tek dişi kalmış  bu canavara dönüp, "Hadi bakalım efendi,  elinden geleni ardına koyma, Avrupa Birliğin de, IMF'inde, medeniyetin de, paran da, kültürün de, homoseksüelin de,  fahişen de, olmayan ahlakın da  senin olsun,yeter ki " Gölge etme, başka ihsan istemez"!  Al atını, defol git, kime yaptırırsan yaptır tımarını" dediğimizde, onların Hal-i pür melalini görüp,ne kadar boşuna kaygılandığımıza da, hayret ederiz... İşte o zaman! Evet o zaman; Tanzimat'tan beri, bir hiç uğruna neleri, neleri  heba ettiğimizi çok acı da olsa anlayabiliriz.  Türk Milletinin Yeniden kurtuluşu da, buna bağlıdır. Yeniden Kurtuluş, ancak  yeniden KUVVAYI MİLLİYE ruhu ile mümkündür. Ne mutlu bu ruhu hala  muhafaza edenlere! Ne mutlu bu yola baş koyanlara! Ne mutlu bu ruhu taşıyanlar ordusuna, önder olanlara! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENLERE?
 
Mustafa Bekaroğlu / diğer yazıları
Murat Ağırel'den iki yeni belge
Gizli servet deştikçe fışkırdı!
'Mazlumlara yaptığımız yardım için mimlendik'
Erdoğan da Gazze istismarı yaptı
Türkiye'nin en genç başkan adayı BTP'den
BTP Kadirli Adayı 18 yaşında
İsrail, Gazze'de önüne geleni öldürdü
171 BM çalışanı hayatını kaybetti
Mehmetçikin yolunu açma çalışması
Kar kalınlığı 7 metreyi buldu
Mansur Yavaş, Haymana'da vatandaşlarla buluştu
"Bir oy çok önemli"
Vatandaş geçim için karta yüklendi
Yüzde 122 artış!
Moskova'daki terör saldırısı
Can kaybı 144'e yükseldi
Patlamanın ardından yangın çıktı
Villanın bodrumunda ceset bulundu
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Otomobilini park edip dilenmeye gitti
Yaşı daha da şaşırttı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
Murat Ağırel'den iki yeni belge
Gizli servet deştikçe fışkırdı!
'Mazlumlara yaptığımız yardım için mimlendik'
Erdoğan da Gazze istismarı yaptı
Türkiye'nin en genç başkan adayı BTP'den
BTP Kadirli Adayı 18 yaşında
İsrail, Gazze'de önüne geleni öldürdü
171 BM çalışanı hayatını kaybetti
Mehmetçikin yolunu açma çalışması
Kar kalınlığı 7 metreyi buldu
Mansur Yavaş, Haymana'da vatandaşlarla buluştu
"Bir oy çok önemli"
Vatandaş geçim için karta yüklendi
Yüzde 122 artış!
Moskova'daki terör saldırısı
Can kaybı 144'e yükseldi
Patlamanın ardından yangın çıktı
Villanın bodrumunda ceset bulundu
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Otomobilini park edip dilenmeye gitti
Yaşı daha da şaşırttı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.