TV dizilerini CİMER’e sordum

Malum TV dizileri yine gündemde. Son Kızıl Goncalar adlı dizi ise birilerinin sabrını taşırdı. Bizim 'tarikat' Milli Eğitim Bakanını STK dediği Nakşi anlayışı bu diziyi hedefe koydu ve RTÜK ceza verdi. Neden? 

Gerçi ben CİMER'e daha önce yazmıştım ve benim amacım bu dizilerin senaryosu değil insanımızın üzerine kurgulanan büyük senaryoya karşı yetkili kurumların eliyle dikkat çekmekti.

Asıl senaryo milletimiz üzerine yazılmıştır. Ama yetkili kurumlar ve etkili kurumlar, kişiler dizi senaryolarına takılıyor. Asıl senaryoya bakan yok. Çünkü onlarda büyük senaryonun baş rol oyuncuları.

Haçlı zihniyeti 800 yıllık Endülüs İslam Medeniyetini 'içki ve kadın' ile yıktıklarını bizzat itiraf etmişlerdir.

İngiliz Sömürge Bakanlığının, Vatikan'ın, Patrikhane'nin Türk Milleti üzerine kurguladıkları planlar ortadadır ve defalarca bunları madde madde ortaya koyduk.

1800'lu yıllarda Devrin Fener Patriği Grigoryos'un Rus Çarı l. Aleksandr'a yazdığı ve Türklerin nasıl mahvedileceğine dair tavsiyeleri şunlardır:

"Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak gayri mümkündür. Çünkü Türkler başka milletleri gurur ve ifrata sevk edecek zaferler önünde olduğu kadar her türlü ümitleri kaybedecekleri mağlubiyetlere ve felaketlere karşı sakin, sabırlı ve mukavemetli insanlardır.

Türkleri evvela bu din ve maneviyat şahsiyetlerinden mahrum bırakmak, buhran anlarında İrşat vazifesini ifa edecek şahsiyet ve mihraklardan nasipsiz kılmak icap eder. 

Bunun da kestirme yolu dini ve manevi hayatı temsil eden teşkilat ve şahsiyetleri milletleri üzerinde müessir kudret halinden çıkarmak. Halkı da ananat-ı dinîye ve milliyetlerine intibak etmeyen harici telkin ve fikirlerle tahrip etmektir.

Manevi mihraklardan mahrum oldukları gün Türkleri, kendilerinden şeklen çok kudretli, kalabalık ve zahiren hakim kuvvetler önünde zafere götüren asıl kuvvetleri sarsılacak ve ancak o zaman maddi vesaitin faikıyetine istinat edilerek Türkleri yıkmak mümkün olacaktır ".

74'teki Kıbrıs çıkarmamız ardından ABD'nin ambargosu ve CIA'nın insanımız üzerine hazırladığı raporun başlıklarından birisi de Türkiye'de fuhşu özendirmektir.

Dikkat edin insanımız sağ-sol diye karşı karşıya getirildiğinde Yeşilçam'ın 77-80 arası çektiği filmlerin çoğu fuhuş üzerinedir. 

Hitler'in Basın Propaganda Bakanı Joseph Goebbels'in, 'bana, ahlaksız bir medya verin, size bilinçsiz bir toplum yaratayım' sözü konunu özetidir. 

İşte benim isyanım sadece dizilere filan değil bu medya anlayışınadır. Bugün ülkemiz medyası haberlerinde de, filmlerinde de, tartışma programlarında da, belgesellerinde de, dini yayınlarında da Joseph Goebbels'in çizgisindedir.

CİMER'e yazdığım

"Allah'ın rahmeti hidayet üzere olanların üzerine olsun.

Milli ve manevi değerlerimiz dile düştü. Yetmedi, sokağa düştü.

Milletimizin milli ve manevi kimliğine darbe üstüne darbe yapılıyor, bilmem farkında mısınız?

Bu darbelerin planlı olduğunu ve de kimlerin planladığını tarihçiler ve siyasetçiler belgeleriyle ortaya koyuyor. Hiç okumadınız mı?

Bu duyarsızlığınızı anlamış değilim.

Farklı siyasi görüşlerde olabiliriz. Ama ortak paydalarımız aynı ve sizler, yönetici yani el ile değiştirme pozisyonundasınız.

Bakın! Ahlaksızlık, özgürlük değildir.

Ahlaksızlık ile müdahale ve de mücadele baskı değildir, diktatörlük hiç değildir.

Hiç medyada bakmıyor musunuz?

Ahlaksızlık artık diz boyu değil dizi boyu oldu. Görmüyor musunuz?

Sadakatsiz, Ben Bu Cihana Sığmazam, Yalı Çapkını, Ömer, Kızılçık Şerbeti, Yasak Elma gibi bütün dizilerin tamamında ahlaksızlık dizi boyu. 

TRT'nin dizileri ise Bizans ile değil tarih ile çatışıyor.

Artık dizilerde, filmlerde gayri meşru çocuklar, katiller başrol oyuncusu olarak topluma sevdiriliyor. 

Ayet, hadis, vatan cümleleri ile mafya hesaplaşmaları, milliyetçilik kıvamında yutturuluyor.

Bir erkeğin eşini aldatması ve eşinin de rövanşı alması ve bunların detaylı olarak senaryo edilmesi basın özgürlüğü olabilir mi?

2 saatlik dizilerin üçte biri yatak odalarında çekiliyor. Alan mı yok koskoca ülkede?

Kadın hakları savunucularına sormak istiyorum, 'kadınların, dizlerde sadece dişilikleri ile ön plana çıkarılması kadın sömürüsü değil midir?'

Son dönemde moda olan dinci aile ile sözde medeni aileler arasındaki ilişkileri konu alan +18 sahneleri, yalan, dolan, entrika dolu dizilerin gerçek senaristleri kim?

İktidarı eleştiren gazetecilere karşı anında yaptırımları devreye koyarken milletimizi kimliksizleştiren bu anlayışa bu kadar tavizkar duruşunuzu sebebini öğrenmek isterim. Cevabınızı köşemden yayınlayacağım. İyi çalışmalar. Gazeteci-yazar Akın Aydın

Sayın AKIN AYDIN,

T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER)'ne yapmış olduğunuz 2306256564 sayılı başvurunuz 10.01.2024 tarihinde cevaplanmıştır.

Cevap Metni: 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun ile radyo ve televizyon yayınlarının düzenlenmesi ve denetlenmesi görevi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na verilmiştir. 

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, programları yayınlandıktan sonra ilgili Kanun hükümlerine uygunluk açısından denetlemekte olup, Üst Kurulun programlara yayından önce müdahale etme veya programları yayından kaldırma yetkisi bulunmamaktadır.

Yayınlar, Üst Kurul uzmanlarınca titizlikle takip edilmekte ve Kanun hükümlerine aykırı yayınlar için rapor düzenlenmekte, bu raporlar ve yayın kopyaları Üst Kurulca değerlendirilerek, gerektiğinde aynı Kanunun 32'nci maddesi hükümlerine göre kuruluşlara uyarı, idari para cezası, program durdurma, geçici yayın durdurma ve yayın lisansı iptali cezası şeklinde müeyyideler, hukuki sürecin tamamlanması ile uygulanmaktadır.

Üst Kurul şikâyet esaslı değil, re 'sen denetim yapmakla birlikte, şikâyetler de titizlikle incelenmektedir. 

Başvurunuzda sözü edilen aile yaşamını olumsuz etkileyen türden dizi, film ve program yayınları da yukarıda açıklanan prosedür çerçevesinde takip edilmekte olup, ilgili Kanunda yer alan yayın ilkelerine aykırı bir hususun tespit edilmesi durumunda rapor düzenlenmektedir. 

Üst Kurul tarafından verilmiş olan müeyyide kararlarına www.rtuk.gov.tr adresindeki Üst Kurul Kararları bölümünden ulaşabilmektedir.

Öte yandan, tarafınızca yayın kuruluşunun, ortak denetim ile öz denetim mekanizmalarının oluşturulması, izleyici ve dinleyicilerden ulaşan şikâyetlerin değerlendirilip kuruluşun yayın kuruluna sunulması ve sonuçlarının takip edilmesi amacıyla oluşturulan izleyici temsilciliğine yapılacak başvurunun da dikkate alınacağı düşünülmektedir.

İzleyici temsilcilerinin iletişim adreslerine www.rtuk.gov.tr adresinde bulunan "İzleyici-Dinleyici/Yayın Denetimi" başlığı altında yer alan "İzleyici Temsilciliği" bölümünden ulaşabilirsiniz. Bilgilerinize sunulur."

Erdoğan'ın sözleri

Bu cevabı okuyunca AB istediği için zinayı suç olmaktan çıkaran Sayın Erdoğan ve bu karar sonrası 2004 yılında ATV ana haber bültenindeki sözleri aklıma geldi.

Şöyle diyordu Sayın Erdoğan; "Bu kutsal aile kurumumuzu yıpratmamak için bir adım atmak gerekiyor. Eğer aldatma varsa şikayete bağlı olarak burada bir ceza var. Alan razı, veren razı ise o zaman zaten hiçbir şey yok'.

Bu mantık ile Kızıl Goncaları oynayanlar razı, izleyenler razı. RTÜK neden ceza kesiyor?