Milletleri millet yapan ve başka milletlerden ayıran belli başlı değer ve özellikler vardır. O değer ve özellikleri benimsemeyen, onları hayatına geçiremeyen kişiler, asla ulusalcı olamazlar. Ulusalcı olmayan da vatanını sevemez. Zira vatanı sevmenin yolu, milleti, yani milletin değer ve özelliklerini sevmekten geçer. Günümüzde, kendilerini ulusalcı olarak tanımlayan bazı tipler, milletin değer ve özellikleriyle çatışıyorlar. Böyle ulusalcılık olur mu? Bunlar olsa olsa gerçek ulusalcılığın üzerini, ulu bir şal ile örtmeye çalışan 'ulu şalcılar' olabilirler. Bu kişilerin ekonomik sömürüye karşı olmaları ulusalcılık için yeterli değildir. Sömürücülerin değer ve özelliklerini benimseyenler arasından da, ekonomik sömürüye karşı çıkanlar olmuştur, olmaktadır. Bu gafiller, ekonomik sömürüye karşı çıkarken, farkında olmadan kültürel sömürüye destek vermektediler. Onun için ulusalcılık, ilkönce ulusun bir parçası olmayı ve bağımsız düşünmeye gerektirir. Batı medeniyetini tartışmasız en üstün medeniyet kabul eden Batı'nın yeniçerilerini, ulusalcı olarak takdim etmek, büyük bir yanlıştır. Bu söylediklerimize örnek, mandacılığı savundukları halde, kendilerini ulusalcı olarak takdim edenleri gösterebiliriz. Meselâ, Türkiye'nin, İngiliz mandası olmasını ısrarla isteyen Refik Halit Karay, 9 Ocak ve 2 Şubat 1920 tarihli Alemdar Gazetesi'ninde şunları yazıyordu: "Bereketi bol olsun, başımıza bir 'milli' daha çıktı. Misak-ı Milli... Aman Allah'ım! Telaffuzu ne güç, ne çirkin, ne gayri milli bir kelime!". Görüldüğü üzere, gerçek milliye, gayri milli diyor. Bugün de durum aynıdır. ABD, AB, IMF ve BOP taraftarları, kendilerini ulusalcı diye takdim etmekte, hiçbir beis görmüyorlar. Dahası, gerçek ulusalcılar dışlanıyor, yabancı görülüyorlar. Halbuki, ulusal devletleri ayakta tutacak yegâne güç, ulusalcılıktır. Ulusalcılığın en önemli ayağı da ulusal ekonomidir.Ulusal bir ekonominiz ve teziniz yoksa, ulusalcılığınız lâftan öteye geçmez. Bu tespitten sonra, açıklıkla ve rahatlıkla şunu diyebiliriz ki, ulusalcılığın gereğini yapan tek siyasi lider, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Çünkü o, milletimizin değer ve özellikleriyle bağdaşan bir ekonomik tez ortaya koymuş ve dünyaya onaylatmış kişidir. Esasen, ulusalcılık devletimizin de temelidir. Devletimizin kurucusu M. Kemal Atatürk, bu gerçeği şöyle dile getirmiştir: " Bizim açık ve uygulanabilir gördüğümüz siyasal yöntem milli siyasettir... Milletimizin güçlü, mesut ve istikrarlı yaşayabilmesi için devletin tamamen milli bir siyaset takip etmesi ve bu siyasetin iç teşkilâtımızla tamamen mutabık ve dayalı olması lâzımdır. Milli siyaset dediğim zaman anlatmak istediğim şudur: Kendi hudutlarımız dahilinde her şeyden evvel kendi kuvvetimize dayanarak varlığımızı koruyup, milletin ve memleketin hakkiki saadet ve umranına çalışmaktır" (Bkz. Nutuk, s. 586). Şimdi soralım: Her çeşit tarım ürününün ithalatçısı olan Türkiye'nin, kendi kuvvetine dayanarak varlığını sürdürdüğünü söyleyebilir miyiz? Daha düne kadar, kendi kendine yeten yedi ülkeden biri idik. Ülkemizi bu duruma düşürenlere, ulusalcı demek, ulu şalcılık olmaz mı?Ulusalcılarla, ulu şalcılar birbirine karıştırıldığından olsa gerek, Emniyet Genel Müdürlüğü, ulusalcılığı 'Terörle Mücadele Dairesi'nin takip etmesi gereken faaliyetler arasına almıştır. Gazetemiz yazarlarından Muharrem Bayraktar, 2 Nisan 2008 tarihli yazısında bu konu ile ilgili olarak şunları yazmıştır: "Dünyanın hiçbir ülkesinde, o ülkenin ulusal değerlerini savunan insanların ortak ideolojik paydası tehdit olarak algılanmaz. Tam tersine ülkenin ulusal bütünlüğünün korunması için teminat olarak görülür". Sahte ulusalcılar için böyle bir takip doğrudur ve yerindedir. Ama gerçek ulusalcıları, ancak işgal güçleri tehdit olarak algılarlar. Bu ayırımı çok iyi yapmak gerekmektedir. Bilindiği gibi, bir değeri örtmenin, öldümenin en iyi, en kestirme yolu, onun sahtesini ileri sürmektir. Milletimizin tek dayanağı olan ve kalan ulusalcılık için de bu yapılmaktadır. İnanıyoruz ki, basiretli ve ferasetli Türk milletini, bu oyuna gelmeyecek, İstiklâl Mücadelesi'nde olduğunu gibi, yine gerçek ulusalcıları tanıyacak ve destekleyecektir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018