Bireyleri dolandıranlar olduğu gibi devletleri de dolandıranlar vardır. Bireyleri dolandıranlara ‘dolandırıcı’ derler, aşağılarlar, ayıplarlar ve yakaladıklarında da cezalandırırlar. Devletleri dolandıranlara ise ‘ekonomik uzman’ unvanı verilir. Saygıyla karşılanırlar, önlerine makam ve mevki kapıları açılır.
Uluslararası dolandırıcılar devletleri, uluslararası şirketler hesabına dolandırırlar. Dolandırdıkları devletlerin başında da süper güç dedikleri ABD gelmektedir. ABD’yi dolandırdılar, onun eli ve gücüyle de dünyayı dolandırıyorlar. ABD’yi nasıl mı dolandırdılar? Şöyle, ABD’nin resmi bir Merkez Bankası ve milli bir parası yoktur. Federal Reserve, Yahudi birkaç ailenin özel bankasıdır. Doları, o banka basar, faizle ABD’ye satar. Bundan âlâ dolandırıcılık mı olur? Diğer devletlerin dolandırılması da bu temel üzerinden yürütülür. Federal Reserve dolar üretir, gariban milletler de mal ve hizmet. Sonra dolarla, üretilen tüm mal ve hizmetler değiş-tokuş edilir. Bu dolandırıcılığın, bu soygunun adına da ‘uluslararası ticaret’ derler. Hâlbuki ticarette alan da satan da kâr etmeli. Bu işlemde ise sürekli kâr eden, dolar üreten taraf oluyor. Mal ve hizmetlerini kâğıt karşılığında satan devletlerin yediği kazık yetmezmiş gibi, bir de dolaşımdaki paralarının karşılığında, dolar rezervi tutuyor ve ona faiz ödüyorlar.
Uluslararası dolandırıcılarla mücadele etmek için önce onları tanımak gerekir. Tanımak çok önemli, çünkü bu şahıslar, açık görüntü içerisinde saklanırlar. Böyle saklandıkları için de herkes onları göremez ve tanıyamaz. Görevleri çok farklı olabilir. Her zaman karşımıza ‘ekonomik uzman’ olarak çıkmayabilirler. Onun için, bu kişileri tanımanın yolu, tezlerini tanımaktan geçer. Tezleri, daima milli çıkarlara aykırıdır. Uluslararası dolandırıcılar, uluslararası şirketlerin oluşturduğu dünyanın geri dönülmez ve tabii bir süreç olduğunu savunurlar. Tezlerinden biri budur. Bu, tam bir aldatmacadır. Milli devletler, milli politikalarla, uluslararası şirketleri, istedikleri anda dize getirebilirler. Yeter ki, milli devletlerin başında milli ve dirayetli idareciler olsun.
Uluslararası dolandırıcıların bir diğer tezi de şöyledir: “Uluslararası şirketlerin yararına olan, herkesin de yararınadır. Bu şirketler kendi aralarında çatışırsa, bundan bütün dünya zarar görür.” Bu da kuyruklu bir yalandır. Zira uluslararası şirketler kendi aralarında çatışmazlar, anlaşarak devletleri dolandırırlar, insanlığı soyup soğana çevirirler. Uluslararası şirketler, çatışmanın her iki tarafın da zararına olacağını bildikleri için anlaşarak kârlarını yükseltirler. Küresel pazarda, devletlere karşı üstünlüklerini sürdürmek için anlaşmaktan da öte, yerine göre birleşirler.
Söz konusu dolandırıcıların en saçma tezi de, uluslararası şirketlerin dünya barışına katkıda bulunduğu yönündeki tezleridir. Tam aksine, birçok savaşları, uluslararası şirketler tezgâhlamaktadır. Çünkü savaşlardan çok para kazanıyorlar. Bu anlayışı, ABD’li bir öğretim üyesi, ekonomi fakültesine yeni kayıt olan öğrencilere ilk derste şöyle anlatır: “Biliyorum, bu fakülteyi çok para kazanmak ve zengin olmak için seçtiniz. Nasıl para kazanacağınızı ben size anlatayım. Eğer milyonlar kazanmak istiyorsanız, ticaret yapacaksınız. Milyarlar kazanmak istiyorsanız, siyaset yapacaksınız. Trilyonlar kazanmak istiyorsanız, savaş çıkaracaksınız.” Maalesef, bu tespit, günümüz şartlarında geçerlidir. Çünkü Afganistan ve Irak savaşlarının arka plânında ve Ortadoğu’daki isyanlarda başrolde, bu şirketlerin olduğu bilinmektedir.
Dünyayı dolandıranlar, yaptıkları işin doğru ve meşru olduğunu, önce ABD kamuoyuna kabul ettirdiler. Federal Reserve’nin ortaklarından J. P. Mongan, kabul ettirmenin yolunu, ABD’de etkin olan medyayı satın alarak buldu. ABD’deki bu uygulamayı, dünyanın diğer ülkelerine yayarak, dünya kamuoyunu aldatmayı da başardılar. “İyi de, siz bu gerçekleri nereden öğrendiniz?” diye sorabilirsiniz. Açık adres vereyim: Bunları Prof. Dr. Haydar Baş’tan ve onun kaleme aldığı ‘Milli Ekonomi Modeli’nden öğrendik.
Uluslararası dolandırıcılar devletleri, uluslararası şirketler hesabına dolandırırlar. Dolandırdıkları devletlerin başında da süper güç dedikleri ABD gelmektedir. ABD’yi dolandırdılar, onun eli ve gücüyle de dünyayı dolandırıyorlar. ABD’yi nasıl mı dolandırdılar? Şöyle, ABD’nin resmi bir Merkez Bankası ve milli bir parası yoktur. Federal Reserve, Yahudi birkaç ailenin özel bankasıdır. Doları, o banka basar, faizle ABD’ye satar. Bundan âlâ dolandırıcılık mı olur? Diğer devletlerin dolandırılması da bu temel üzerinden yürütülür. Federal Reserve dolar üretir, gariban milletler de mal ve hizmet. Sonra dolarla, üretilen tüm mal ve hizmetler değiş-tokuş edilir. Bu dolandırıcılığın, bu soygunun adına da ‘uluslararası ticaret’ derler. Hâlbuki ticarette alan da satan da kâr etmeli. Bu işlemde ise sürekli kâr eden, dolar üreten taraf oluyor. Mal ve hizmetlerini kâğıt karşılığında satan devletlerin yediği kazık yetmezmiş gibi, bir de dolaşımdaki paralarının karşılığında, dolar rezervi tutuyor ve ona faiz ödüyorlar.
Uluslararası dolandırıcılarla mücadele etmek için önce onları tanımak gerekir. Tanımak çok önemli, çünkü bu şahıslar, açık görüntü içerisinde saklanırlar. Böyle saklandıkları için de herkes onları göremez ve tanıyamaz. Görevleri çok farklı olabilir. Her zaman karşımıza ‘ekonomik uzman’ olarak çıkmayabilirler. Onun için, bu kişileri tanımanın yolu, tezlerini tanımaktan geçer. Tezleri, daima milli çıkarlara aykırıdır. Uluslararası dolandırıcılar, uluslararası şirketlerin oluşturduğu dünyanın geri dönülmez ve tabii bir süreç olduğunu savunurlar. Tezlerinden biri budur. Bu, tam bir aldatmacadır. Milli devletler, milli politikalarla, uluslararası şirketleri, istedikleri anda dize getirebilirler. Yeter ki, milli devletlerin başında milli ve dirayetli idareciler olsun.
Uluslararası dolandırıcıların bir diğer tezi de şöyledir: “Uluslararası şirketlerin yararına olan, herkesin de yararınadır. Bu şirketler kendi aralarında çatışırsa, bundan bütün dünya zarar görür.” Bu da kuyruklu bir yalandır. Zira uluslararası şirketler kendi aralarında çatışmazlar, anlaşarak devletleri dolandırırlar, insanlığı soyup soğana çevirirler. Uluslararası şirketler, çatışmanın her iki tarafın da zararına olacağını bildikleri için anlaşarak kârlarını yükseltirler. Küresel pazarda, devletlere karşı üstünlüklerini sürdürmek için anlaşmaktan da öte, yerine göre birleşirler.
Söz konusu dolandırıcıların en saçma tezi de, uluslararası şirketlerin dünya barışına katkıda bulunduğu yönündeki tezleridir. Tam aksine, birçok savaşları, uluslararası şirketler tezgâhlamaktadır. Çünkü savaşlardan çok para kazanıyorlar. Bu anlayışı, ABD’li bir öğretim üyesi, ekonomi fakültesine yeni kayıt olan öğrencilere ilk derste şöyle anlatır: “Biliyorum, bu fakülteyi çok para kazanmak ve zengin olmak için seçtiniz. Nasıl para kazanacağınızı ben size anlatayım. Eğer milyonlar kazanmak istiyorsanız, ticaret yapacaksınız. Milyarlar kazanmak istiyorsanız, siyaset yapacaksınız. Trilyonlar kazanmak istiyorsanız, savaş çıkaracaksınız.” Maalesef, bu tespit, günümüz şartlarında geçerlidir. Çünkü Afganistan ve Irak savaşlarının arka plânında ve Ortadoğu’daki isyanlarda başrolde, bu şirketlerin olduğu bilinmektedir.
Dünyayı dolandıranlar, yaptıkları işin doğru ve meşru olduğunu, önce ABD kamuoyuna kabul ettirdiler. Federal Reserve’nin ortaklarından J. P. Mongan, kabul ettirmenin yolunu, ABD’de etkin olan medyayı satın alarak buldu. ABD’deki bu uygulamayı, dünyanın diğer ülkelerine yayarak, dünya kamuoyunu aldatmayı da başardılar. “İyi de, siz bu gerçekleri nereden öğrendiniz?” diye sorabilirsiniz. Açık adres vereyim: Bunları Prof. Dr. Haydar Baş’tan ve onun kaleme aldığı ‘Milli Ekonomi Modeli’nden öğrendik.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018