Ustam ne haldir?

Ziya Paşa'nın o meşhur beyitni sözün başına koymanın tam zamanıdır:

"Onlar ki verirler laf ile dünyaya nizamatBin türlü teseyyüb bulunur hanelerinde."

Lafa sıra gelende mangalda kül bırakmazlar.Lafla iş bitecekse eğer kılıçlarının her iki tarafı da keser.Konuşmaya başladılar mı yeryüzünün bütün yüzeyleri ilgi alanlarına girer.Önünde mikrofon ve karşısında da kamera yığını, kameraman ordusu görünce artık bütün dünyanın nizamı, intizamı ve tanzimi ondan sorulur!Dönüp asıl sorumlu olduğu alana, ailesine, hanesine, köyüne, kentine ve ülkesine baktığınızda tembellik yüzünden, beceriksizlik yüzünden ve kucaklar dolusu ihmalkarlıktan ötürü karışık-karmaşık bir hayat, zarar gören kitleler ve sürekli erozyona uğrayan maddi ve manevi değerler..."Ustam ne haldir" diye de durup soramazsınız.Kendisi kızar, kıraldan çok kıralcı taraftarları küplere biner, hacım sinirinden sakallarını yolar...Ustam ne haldir?"Ustalık devrinde" yeni bir devir vaad etmemiş miydiniz?Kendi ülkenize, kendi insanınıza, kendi kaynaklarınıza daha bir sahip çıkmaya söz vermemiş miydiniz?Laf ile dünyaya nnizamat vermeye çalışırken kendi hanenizden, kendi ülkenizden haberiniz yok.Mal emniyetlerini, can emniyetlerini, ırz ve namus emniyetlerini üzerinize aldığınız insanlar mallarını kaybediyorlar duymuyorsunuz, canlarını kaybediyorlar ürpermiyorsunuz.Can emniyetlerini temin etmekle mükellef olduğunuz gencecik yiğitler demet demet, deste deste toprağa düşüyorlar, kalleş kurşunlara hedef oluyorlar dönüp bir baş sağlığı bile dilemiyorsunuz, kalleşleri sert cümle ile olsun kınamıyorsunuz.Tamam, Suriye, Gazze, Filsitin... Anladık da, sizin öncelikle sorumlu olduğunuz bir ülke var.Yoksa unuttunuz mu?Ustam ne haldir?