Kur'an-ı Kerim'de, "Allah'ın yoluna uymayı, topluca O'nun ipine sarılmayı, çözülüp parçalanmamayı, birlik ve beraberlik içinde yaşamayı" korumamız gerektiği dile getirilir. Bu ayetlerden birkaçı şöyledir:
"Hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp ayrılmayın." (Al-i İmran/103).
"Allah'a ve Rasûlüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin, aksi taktirde zaafa düşer, kuvvet ve devletinizi elden kaçırırsınız." (Enfal/46)
Allah-u Teala, birinci ayette geçen ilahi uyarıya kulak vermemenin neticesini, açıkça ikinci ayette beyan eder. Gökten yere uzatılmış olan kurtuluş ipinin iki tarafı vardır. Bir tarafı gökten yere uzanan Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim diğer tarafı ise insanların hidayeti için seçilen Ehl-i Beyt imamlarıdır. Yukarıdaki ayetler ve sahih hadis-i şerifler bu ikisine beraberce sarılıp tutunmadığımız zaman İslam milletinin çözülüp dağılacağını, kuvvet ve iktidardan olacağını vurgulamaktadır. Bu ikisine tutunulduğu halde tefrika varsa, orada nefsi çıkarlar vardır demektir.
Tefrika bir milletin ecelinin gelişini gösterir. Ecelden maksat fiziki yokluk değil, aksine değerlerden ödün vererek kimliklerin değişmesidir. Demek ki bir toplumun birliğini, bütünlüğünü bozucu, toplumun sosyal dokusunu parçalayıcı en büyük unsur tefrikadır.
Sosyoloji manada tefrika iki varlığı, bir toplumu birbirinden ayırmak ve parçalamaktır. Bu doğrultudaki tefrikanın sonu rahmet değil, azap getirir. İnsanlar arasında fikri ihtilaf bazı sınırlar içinde doğal karşılansa da sosyal ayrılıklar toplumsal hayatın yapısını sarsacağı, Müslüman topluluğu parçalara ayırıp onların şevket ve kudretini zaafa uğratacağı için haramdır.
Tefrikanın temelinde yatan nedenlerden birisi, zihin tekelciliğidir. Hâlbuki Kur'ân caddesinde olmak şartıyla; yürüyüşü, metodu ve anlayışı ne olursa olsun, bütün müminler birbirinin kardeşidir (Hucurat/10). Dolayısıyla aynı caddede her mümin yürüme hakkına sahiptir.
Tefrikaya düşmenin bir diğer sebebi de bazılarının, kabul ettikleri kişileri hatasız görmeleridir. Böyle bir inanç beraberinde tefrika ve hizipleşmeyi meydana getirir.
Elbette her hastalığın bir tedavi yöntemi ve bir ilacı vardır. Müslümanları zillete düşüren, birlik ruhunu zaafa uğratan ve sosyal bünyemizde derin yaraların açılmasına kaynaklık edecek olan tefrika hastalığından kurtulmanın yegâne yolu, Müslümanların dinin asıllarında aynı inanç esaslarını paylaştıklarını unutmamaları, toplumun aynı fertleri olduklarını unutmamaları, birbirlerini iman kardeşliğinin verdiği cesaretle içten sevmeleri ve aralarında hoşgörü erdemini birbirlerine karşı asla esirgememeleridir.
Müslümanların 1400 yıllık tarihine baktığımız zaman, hangi coğrafyada veya hangi şehir ve bölgede başarı, ilerleme, sükûnet, emniyet olmuşsa bu vahdet, birlik, beraberlik, dayanışma ve kardeşlik neticesinde gerçekleşmiştir. Nerde ve ne zaman kavga, düşmanlık, zaaf olmuşsa bu da tefrika ve ihtilaftan dolayı kaynaklanmıştır.
"Hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp ayrılmayın." (Al-i İmran/103).
"Allah'a ve Rasûlüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin, aksi taktirde zaafa düşer, kuvvet ve devletinizi elden kaçırırsınız." (Enfal/46)
Allah-u Teala, birinci ayette geçen ilahi uyarıya kulak vermemenin neticesini, açıkça ikinci ayette beyan eder. Gökten yere uzatılmış olan kurtuluş ipinin iki tarafı vardır. Bir tarafı gökten yere uzanan Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim diğer tarafı ise insanların hidayeti için seçilen Ehl-i Beyt imamlarıdır. Yukarıdaki ayetler ve sahih hadis-i şerifler bu ikisine beraberce sarılıp tutunmadığımız zaman İslam milletinin çözülüp dağılacağını, kuvvet ve iktidardan olacağını vurgulamaktadır. Bu ikisine tutunulduğu halde tefrika varsa, orada nefsi çıkarlar vardır demektir.
Tefrika bir milletin ecelinin gelişini gösterir. Ecelden maksat fiziki yokluk değil, aksine değerlerden ödün vererek kimliklerin değişmesidir. Demek ki bir toplumun birliğini, bütünlüğünü bozucu, toplumun sosyal dokusunu parçalayıcı en büyük unsur tefrikadır.
Sosyoloji manada tefrika iki varlığı, bir toplumu birbirinden ayırmak ve parçalamaktır. Bu doğrultudaki tefrikanın sonu rahmet değil, azap getirir. İnsanlar arasında fikri ihtilaf bazı sınırlar içinde doğal karşılansa da sosyal ayrılıklar toplumsal hayatın yapısını sarsacağı, Müslüman topluluğu parçalara ayırıp onların şevket ve kudretini zaafa uğratacağı için haramdır.
Tefrikanın temelinde yatan nedenlerden birisi, zihin tekelciliğidir. Hâlbuki Kur'ân caddesinde olmak şartıyla; yürüyüşü, metodu ve anlayışı ne olursa olsun, bütün müminler birbirinin kardeşidir (Hucurat/10). Dolayısıyla aynı caddede her mümin yürüme hakkına sahiptir.
Tefrikaya düşmenin bir diğer sebebi de bazılarının, kabul ettikleri kişileri hatasız görmeleridir. Böyle bir inanç beraberinde tefrika ve hizipleşmeyi meydana getirir.
Elbette her hastalığın bir tedavi yöntemi ve bir ilacı vardır. Müslümanları zillete düşüren, birlik ruhunu zaafa uğratan ve sosyal bünyemizde derin yaraların açılmasına kaynaklık edecek olan tefrika hastalığından kurtulmanın yegâne yolu, Müslümanların dinin asıllarında aynı inanç esaslarını paylaştıklarını unutmamaları, toplumun aynı fertleri olduklarını unutmamaları, birbirlerini iman kardeşliğinin verdiği cesaretle içten sevmeleri ve aralarında hoşgörü erdemini birbirlerine karşı asla esirgememeleridir.
Müslümanların 1400 yıllık tarihine baktığımız zaman, hangi coğrafyada veya hangi şehir ve bölgede başarı, ilerleme, sükûnet, emniyet olmuşsa bu vahdet, birlik, beraberlik, dayanışma ve kardeşlik neticesinde gerçekleşmiştir. Nerde ve ne zaman kavga, düşmanlık, zaaf olmuşsa bu da tefrika ve ihtilaftan dolayı kaynaklanmıştır.
Mehdi Aksu / diğer yazıları
- Eleştiri nedir ve nasıl olmalıdır? / 03.12.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012