Allah'ın kitaplarına ve ahirete iman
Allah'ın peygamberlere indirdiği bütün kitaplar ve emirnamelere iman etmek her mükellefe vacibdir. Bunlar içinde dört büyük kitap sırasiyle; Tevrat, Zebûr, İncil ve Kur'an'dır. İnsanların bulundukları devirlerdeki ihtiyaçlarına göre inzal edilmişlerdir. asılları itibariyle iman esaslarında hiç farkları yoktur. Hepsi tevhid dininin hükümlerini ihtiva eder. Ancak zamana göre, ibadet ve muamelât hükümleri farklılıklar göstermiştir. Ahir zaman peygamberinden önceki peygamberler, muayyen kavim ve toplumlara gönderilmiş oldukları halde, Son Peygamber bütün insanların peygamberi olarak gönderilmiştir. Sebe sûresinin 28. âyetinde Cenab-ı Hak, peygamberine hitaben; "Seni, bütün insanlara bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik" buyurmaktadır. Bu itibarla geçmiş bütün mukaddes kitaplara iman etmek gerekli ise de, amel bakımından Kur'an-ı Kerim diğer kitapları hükümsüz bırakmıştır. Son Peygambere ve O'nun getirdiklerine uymak her mükellefe farz olmuş oluyor. Onun için İslâm dini, bir kavmin değil, bütün insanların, beşeriyetin dinidir. Allah, bütün insanları bu hak dine çağırıyor ve iman etmelerini emrediyor.
Mükellef insanın kemâli ve olgun vasıfları açısından kitaplara iman büyük önem taşır. Öncelikle "Tevhid Dini" açısından ilk insandan Son Peygambere kadar bütün kitapların esası ve gayesi birdir. Bu, Tevhid'in bütünlüğünü ifade etmesi bakımından önem taşır. Asıl değişmemekle beraber, hâl ve hareketlerin en son ve en mükemmel kitaba (Kur'an-ı Kerim'e) göre olması itikadî, ilmî ve tecrübî bir gerçektir. Hem, Kur'ân-ı Kerim, daha evvel asılları hak olarak gelen kitapların mânâ ve mesajını muhtevasında taşır.
Kitaplara imanın, kâmil mü'min insan açısından ifade ettiği yüce bir mânâ daha vardır ki, o da; insanın nefsi ve beşeriyet planındaki bütün işleri için, kendi aklına ve hislerine göre değil de Allah ve Resûlü'nün târif ve emir buyurduğu şekilde hareket etmesidir. Emre uymanın, itaat ve teslimiyetin, ihlâs ve samimiyetin ve hattâ nefse muhalefet etmenin anlamı işte budur.
Ahiret gününe iman
Ahirete ait bazı ahvali bilip bunlara iman etmek vacibdir. İnanılması icab eden hallerden bir kısmı şunlardır:
a. Cennet ve Cehennem haktır ve elân yaratılmış varlıklardır.
b. Kabirde kâfirlerin ve bazı günahkâr mü'minlerin azap çekmesi sâlih mü'minlerin nimete ve rahata kavuşması haktır.
c. Münker ve Nekir adlı iki meleğin kabirdekilere sual sorması haktır.
d. Allah Teâlâ'nın kıyamette ölüleri dirilterek hesaba çekmesi haktır.
e. Amel terazisinde amellerin tartılması,
f. Herkes için amel defterinin var olması,
g. Sualin vuku bulması, Sırat köprüsünün ve Havuz'un bulunması haktır. Mü'minlerin Cennette, kafirlerin ise Cehennemde ebedi olarak kalması haktır.
İman esaslarından ahirete iman, kâmil insanın yetişmesinde Allah'a imandan sonra en önemli asıldır. Bir insanın her an kendini kontrol ve murakabe eden kudreti düşünmesi ve her yaptığından hesaba çekileceğini sonunda mükâfat veya ceza göreceğini hissetmesinin, onda hak ve adaletin tesisi ve korunması bakımından büyük titizlik oluşturacağı bir gerçektir.
Prof. Dr. Haydar BAŞ
Allah'ın peygamberlere indirdiği bütün kitaplar ve emirnamelere iman etmek her mükellefe vacibdir. Bunlar içinde dört büyük kitap sırasiyle; Tevrat, Zebûr, İncil ve Kur'an'dır. İnsanların bulundukları devirlerdeki ihtiyaçlarına göre inzal edilmişlerdir. asılları itibariyle iman esaslarında hiç farkları yoktur. Hepsi tevhid dininin hükümlerini ihtiva eder. Ancak zamana göre, ibadet ve muamelât hükümleri farklılıklar göstermiştir. Ahir zaman peygamberinden önceki peygamberler, muayyen kavim ve toplumlara gönderilmiş oldukları halde, Son Peygamber bütün insanların peygamberi olarak gönderilmiştir. Sebe sûresinin 28. âyetinde Cenab-ı Hak, peygamberine hitaben; "Seni, bütün insanlara bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik" buyurmaktadır. Bu itibarla geçmiş bütün mukaddes kitaplara iman etmek gerekli ise de, amel bakımından Kur'an-ı Kerim diğer kitapları hükümsüz bırakmıştır. Son Peygambere ve O'nun getirdiklerine uymak her mükellefe farz olmuş oluyor. Onun için İslâm dini, bir kavmin değil, bütün insanların, beşeriyetin dinidir. Allah, bütün insanları bu hak dine çağırıyor ve iman etmelerini emrediyor.
Mükellef insanın kemâli ve olgun vasıfları açısından kitaplara iman büyük önem taşır. Öncelikle "Tevhid Dini" açısından ilk insandan Son Peygambere kadar bütün kitapların esası ve gayesi birdir. Bu, Tevhid'in bütünlüğünü ifade etmesi bakımından önem taşır. Asıl değişmemekle beraber, hâl ve hareketlerin en son ve en mükemmel kitaba (Kur'an-ı Kerim'e) göre olması itikadî, ilmî ve tecrübî bir gerçektir. Hem, Kur'ân-ı Kerim, daha evvel asılları hak olarak gelen kitapların mânâ ve mesajını muhtevasında taşır.
Kitaplara imanın, kâmil mü'min insan açısından ifade ettiği yüce bir mânâ daha vardır ki, o da; insanın nefsi ve beşeriyet planındaki bütün işleri için, kendi aklına ve hislerine göre değil de Allah ve Resûlü'nün târif ve emir buyurduğu şekilde hareket etmesidir. Emre uymanın, itaat ve teslimiyetin, ihlâs ve samimiyetin ve hattâ nefse muhalefet etmenin anlamı işte budur.
Ahiret gününe iman
Ahirete ait bazı ahvali bilip bunlara iman etmek vacibdir. İnanılması icab eden hallerden bir kısmı şunlardır:
a. Cennet ve Cehennem haktır ve elân yaratılmış varlıklardır.
b. Kabirde kâfirlerin ve bazı günahkâr mü'minlerin azap çekmesi sâlih mü'minlerin nimete ve rahata kavuşması haktır.
c. Münker ve Nekir adlı iki meleğin kabirdekilere sual sorması haktır.
d. Allah Teâlâ'nın kıyamette ölüleri dirilterek hesaba çekmesi haktır.
e. Amel terazisinde amellerin tartılması,
f. Herkes için amel defterinin var olması,
g. Sualin vuku bulması, Sırat köprüsünün ve Havuz'un bulunması haktır. Mü'minlerin Cennette, kafirlerin ise Cehennemde ebedi olarak kalması haktır.
İman esaslarından ahirete iman, kâmil insanın yetişmesinde Allah'a imandan sonra en önemli asıldır. Bir insanın her an kendini kontrol ve murakabe eden kudreti düşünmesi ve her yaptığından hesaba çekileceğini sonunda mükâfat veya ceza göreceğini hissetmesinin, onda hak ve adaletin tesisi ve korunması bakımından büyük titizlik oluşturacağı bir gerçektir.
Prof. Dr. Haydar BAŞ
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.