Bir millet için en büyük işgal kültür işgalidir. Neden en büyük, dedim? Çünkü topla, tank ile işgal edilen, ekonomisi ele geçirilen bir millet, asli öğelerini yani kimliğini yani milli ve manevi değerlerini kaybetmediği müddetçe kaybettiği her şeyi geri kazanabilir ki, nasıl kazandığımızı Kurtuluş Savaşı ile tarih belgelemiştir.
Ama kimliğini kaybeden toplumlar asla kaybettiklerini geri kazanamadıkları gibi benliklerini de kaybederler.
Canlı örnek Arap dünyasıdır. Sadece adları kaldı. Başka hiç bir şeyleri yok. O yeraltı kaynakları, yerüstü ve tarihi zenginlikleri vs. hiç bir şeyleri yok.
Kendi topraklarında sözde yöneticileri hariç hepsi sefalet bir hayat yaşıyorlar.
Neden biliyor musunuz? Az bir dünyalık karşılığı dinlerini, kendilerini ve de topraklarını emperyalistlere peşkeş çekenleri destekledikleri, alkışladıkları, onlara karşı durmadıkları için.
Osmanlı
Osmanlı'yı bitiren de aynı hastalıktı. Kurucu iradeyi yani 'Türk Milletini' inkar etti. Maneviyatı gösterişli yapılara yansıtmakla, kutsal değerlere hassasiyet göstermekle ayakta tutacağını zannetti.
Türk Milletini inkar ve İslam'ı yaşama değil de yansıtma mantığı onu, celladına (Avrupa'ya) aşka götürdü. Bu tabloyu ne de güzel özetlemişti Rahmetli Cemil Meriç:
"Kıtaları ipek kumaş gibi keser biçerdik. Kelleler damlardı kılıcımızdan. Bir biz vardık cihanda, bir de küffar…
Zafer sabahları kovalayan bozgun akşamları. İhtiyar dev, mazideki ihtişamından utanır oldu. Sonra utanç, unutkanlığa bıraktı yerini, "Ben, Avrupalıyım" demeğe başladı, "Asya bir cüzzamlılar diyarıdır."
Avrupalı dostları acıyarak baktılar ihtiyara ve kulağına "Hayır delikanlı" diye fısıldadılar, "sen bir az-gelişmişsin."
Ve Hristiyan batının göğsümüze iliştirdiği bu idam yaftasını, bir nişan-ı zişan" gibi gururla benimsedi aydınlarımız."
Aynı noktaya geldik
Bugün başta siyasi iktidar olmak üzere birçok siyasi parti ve lideri, 'Türk Milleti' kavramını kullanmaktan 'ar' ediyor.
Aydınlarımız da aynı şekilde. Hele o din adına öne çıkanlar yok mu? Adeta Türk Milleti kavramına savaş açmış durumdalar.
Aynı kadrolar bu milletin inancını da parsel parsel ayrıştırdı ve en büyük adlara sahiplenmeye kalkıştı.
Bakın! Her yanımız kuşatılmış, her yanımız kokuşmuş, tehdit her geçen gün yaklaşıyor, aynen dünkü gibi batıya hayran olmuşuz ama yine de birlik olamıyoruz.
Çünkü milletimizin de gönülleri işgal edildi, beyinleri kelepçelendi. Hem de kendi isteğimizle, hem de kendi tercihimizle.
Merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ın; 'emperyalistler bu ülkede en dini konuları dincilere, en milli konuları milliyetçilere, en ulusalcı konuları ise Atatürkçülere çözdürdüler' tarihi vurgusu bugün tam manasıyla hayata geçirilmiş durumda.
Talat Paşa
Milli benliğimiz, kimliğimiz yerinde iken bu ülkede milli ve manevi değerlerimize ancak mağaralardan ve toprak altındaki inlerden laf edilebilirdi.
AKP-MHP öyle bir DEM'lndiler ki artık en kutsal ve milli değerlerimizi TBMM'de bile hedef alınacak noktaya getirdiler. CHP ise her zaman ki gibi tetikçilik görevini yapıyor.
TBMM'de kürsüye adı George isimli bir şahıs geliyor. DEM'in vekiliymiş. TBMM kürsüsünde, Türk Milletini soykırımcı ilan edip, Talat Paşa'ya katil, diyor.
Parti liderlerine eleştiri yapılırken ortalığı ayağı kaldıran, yumruk kullanmakta sakınca görmeyen AKP'li, MHP'li vekillerden çıt yok. CHP'ye zaten tetikçi dedik. Baksanıza son rezaletten özür dilemek yerine tepki gösterenlere tepki gösterdiler.
Medyada ise herkes, 'coninin' bu cesareti kimden aldığını soruyor! E! Milliyetçi geçinenler, Türkeş'in mezarı başında bebek katiline 'kurucu önder' derse onlarda, TBMM'de, katil, der. Yazıklar olsun!
BTP lideri Hüseyin Baş ne dedi?
"Bölgemiz Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) kapsamında ateş topuna çevrilirken eş zamanlı olarak Türkiye de hedef alınmaktadır. Bu saldırı milli kimliğimize ve değerlerimize yapılmak suretiyle kendini göstermektedir.
Terörist başından bir barış elçisi üretilmek istenen yeni açılım sürecinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin tapusu Lozan hedef alınmakta, üniter devlet yapımız 'gömlek dar geliyor' denilerek bozulmak istenmektedir.
Bu çaba karşımıza 'yeni ve sivil bir anayasa' kılıfıyla çıkarılmaktadır. Bu sinsi süreç tüm yönlerden sürdürülmektedir.
TBMM'de yaşanan son skandal da bunun en acı örneğidir. DEM Parti Milletvekili George Aslan, Talat Paşa'yı soykırımcılıkla suçlayarak kendisine 'katil' deme cüretinde bulunmuş ve bu haddi aşan sözlere Meclis Başkanlığı tarafından gereken tepki verilmemiştir.
Talat Paşa bırakın Ermeni soykırımı yapmayı bizzat kendisi Almanya'da Ermeni bir terörist tarafından şehit edilmiştir.
Talat Paşa, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından milli şehit ilan edilmiş bir vatan evladıdır. Bu bakımdan Talat Paşa'ya yapılan saldırı tarihi gerçekleri ters yüz etmenin yanı sıra ülkemiz üzerinde emelleri olanların hesapları doğrultusunda atılmış sinsi bir adımdır.
Talat Paşa'ya yapılan saldırı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yapılmış saldırıdır.
Zamanlama
Bu saldırının zamanlaması da oldukça dikkat çekicidir. Yeni anayasa denilerek üniter yapının, açılım denilerek Lozan'ın hedef alındığı bir süreçte yapılan bu açıklama asla tesadüf değildir.
Bu bir BOP adımıdır! Gazze'den İran'a kadar ateş altında olan bölgemizde son kale Türkiye'dir. BOP'un sahiplerinin nihai hedefinin Türkiye olduğu aşikârdır.
Lozan'ı hedef alan, Türkleri soykırımla suçlayan bu kesimlerin İran meselesiyle eş zamanlı olarak ses yükseltmesi manidardır.
Türkiye büyük bir beka sorunuyla karşı karşıyadır
Türkiye büyük bir beka sorunuyla karşı karşıyadır. Bu durum Türk milletinin her bir ferdini alakadar eden bir meseledir.
Bize düşen birlik ve beraberlik içinde milli ve dini değerlerimize her zamankinden daha fazla sarılmaktır. Bu badireden kurtulmanın başka bir yolu yoktur. Unutmayalım! Vatan yoksa özgürlük de yok!"
Ama kimliğini kaybeden toplumlar asla kaybettiklerini geri kazanamadıkları gibi benliklerini de kaybederler.
Canlı örnek Arap dünyasıdır. Sadece adları kaldı. Başka hiç bir şeyleri yok. O yeraltı kaynakları, yerüstü ve tarihi zenginlikleri vs. hiç bir şeyleri yok.
Kendi topraklarında sözde yöneticileri hariç hepsi sefalet bir hayat yaşıyorlar.
Neden biliyor musunuz? Az bir dünyalık karşılığı dinlerini, kendilerini ve de topraklarını emperyalistlere peşkeş çekenleri destekledikleri, alkışladıkları, onlara karşı durmadıkları için.
Osmanlı
Osmanlı'yı bitiren de aynı hastalıktı. Kurucu iradeyi yani 'Türk Milletini' inkar etti. Maneviyatı gösterişli yapılara yansıtmakla, kutsal değerlere hassasiyet göstermekle ayakta tutacağını zannetti.
Türk Milletini inkar ve İslam'ı yaşama değil de yansıtma mantığı onu, celladına (Avrupa'ya) aşka götürdü. Bu tabloyu ne de güzel özetlemişti Rahmetli Cemil Meriç:
"Kıtaları ipek kumaş gibi keser biçerdik. Kelleler damlardı kılıcımızdan. Bir biz vardık cihanda, bir de küffar…
Zafer sabahları kovalayan bozgun akşamları. İhtiyar dev, mazideki ihtişamından utanır oldu. Sonra utanç, unutkanlığa bıraktı yerini, "Ben, Avrupalıyım" demeğe başladı, "Asya bir cüzzamlılar diyarıdır."
Avrupalı dostları acıyarak baktılar ihtiyara ve kulağına "Hayır delikanlı" diye fısıldadılar, "sen bir az-gelişmişsin."
Ve Hristiyan batının göğsümüze iliştirdiği bu idam yaftasını, bir nişan-ı zişan" gibi gururla benimsedi aydınlarımız."
Aynı noktaya geldik
Bugün başta siyasi iktidar olmak üzere birçok siyasi parti ve lideri, 'Türk Milleti' kavramını kullanmaktan 'ar' ediyor.
Aydınlarımız da aynı şekilde. Hele o din adına öne çıkanlar yok mu? Adeta Türk Milleti kavramına savaş açmış durumdalar.
Aynı kadrolar bu milletin inancını da parsel parsel ayrıştırdı ve en büyük adlara sahiplenmeye kalkıştı.
Bakın! Her yanımız kuşatılmış, her yanımız kokuşmuş, tehdit her geçen gün yaklaşıyor, aynen dünkü gibi batıya hayran olmuşuz ama yine de birlik olamıyoruz.
Çünkü milletimizin de gönülleri işgal edildi, beyinleri kelepçelendi. Hem de kendi isteğimizle, hem de kendi tercihimizle.
Merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ın; 'emperyalistler bu ülkede en dini konuları dincilere, en milli konuları milliyetçilere, en ulusalcı konuları ise Atatürkçülere çözdürdüler' tarihi vurgusu bugün tam manasıyla hayata geçirilmiş durumda.
Talat Paşa
Milli benliğimiz, kimliğimiz yerinde iken bu ülkede milli ve manevi değerlerimize ancak mağaralardan ve toprak altındaki inlerden laf edilebilirdi.
AKP-MHP öyle bir DEM'lndiler ki artık en kutsal ve milli değerlerimizi TBMM'de bile hedef alınacak noktaya getirdiler. CHP ise her zaman ki gibi tetikçilik görevini yapıyor.
TBMM'de kürsüye adı George isimli bir şahıs geliyor. DEM'in vekiliymiş. TBMM kürsüsünde, Türk Milletini soykırımcı ilan edip, Talat Paşa'ya katil, diyor.
Parti liderlerine eleştiri yapılırken ortalığı ayağı kaldıran, yumruk kullanmakta sakınca görmeyen AKP'li, MHP'li vekillerden çıt yok. CHP'ye zaten tetikçi dedik. Baksanıza son rezaletten özür dilemek yerine tepki gösterenlere tepki gösterdiler.
Medyada ise herkes, 'coninin' bu cesareti kimden aldığını soruyor! E! Milliyetçi geçinenler, Türkeş'in mezarı başında bebek katiline 'kurucu önder' derse onlarda, TBMM'de, katil, der. Yazıklar olsun!
BTP lideri Hüseyin Baş ne dedi?
"Bölgemiz Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) kapsamında ateş topuna çevrilirken eş zamanlı olarak Türkiye de hedef alınmaktadır. Bu saldırı milli kimliğimize ve değerlerimize yapılmak suretiyle kendini göstermektedir.
Terörist başından bir barış elçisi üretilmek istenen yeni açılım sürecinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin tapusu Lozan hedef alınmakta, üniter devlet yapımız 'gömlek dar geliyor' denilerek bozulmak istenmektedir.
Bu çaba karşımıza 'yeni ve sivil bir anayasa' kılıfıyla çıkarılmaktadır. Bu sinsi süreç tüm yönlerden sürdürülmektedir.
TBMM'de yaşanan son skandal da bunun en acı örneğidir. DEM Parti Milletvekili George Aslan, Talat Paşa'yı soykırımcılıkla suçlayarak kendisine 'katil' deme cüretinde bulunmuş ve bu haddi aşan sözlere Meclis Başkanlığı tarafından gereken tepki verilmemiştir.
Talat Paşa bırakın Ermeni soykırımı yapmayı bizzat kendisi Almanya'da Ermeni bir terörist tarafından şehit edilmiştir.
Talat Paşa, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından milli şehit ilan edilmiş bir vatan evladıdır. Bu bakımdan Talat Paşa'ya yapılan saldırı tarihi gerçekleri ters yüz etmenin yanı sıra ülkemiz üzerinde emelleri olanların hesapları doğrultusunda atılmış sinsi bir adımdır.
Talat Paşa'ya yapılan saldırı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yapılmış saldırıdır.
Zamanlama
Bu saldırının zamanlaması da oldukça dikkat çekicidir. Yeni anayasa denilerek üniter yapının, açılım denilerek Lozan'ın hedef alındığı bir süreçte yapılan bu açıklama asla tesadüf değildir.
Bu bir BOP adımıdır! Gazze'den İran'a kadar ateş altında olan bölgemizde son kale Türkiye'dir. BOP'un sahiplerinin nihai hedefinin Türkiye olduğu aşikârdır.
Lozan'ı hedef alan, Türkleri soykırımla suçlayan bu kesimlerin İran meselesiyle eş zamanlı olarak ses yükseltmesi manidardır.
Türkiye büyük bir beka sorunuyla karşı karşıyadır
Türkiye büyük bir beka sorunuyla karşı karşıyadır. Bu durum Türk milletinin her bir ferdini alakadar eden bir meseledir.
Bize düşen birlik ve beraberlik içinde milli ve dini değerlerimize her zamankinden daha fazla sarılmaktır. Bu badireden kurtulmanın başka bir yolu yoktur. Unutmayalım! Vatan yoksa özgürlük de yok!"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- TBMM’deki rezalet BOP’un parçasıdır / 23.06.2025
- Çay, buğday derken sıra zeytinde / 22.06.2025
- 10 kez fullemek için önce bir araba lazım / 21.06.2025
- Allah'ın dininde renkten renge girip kaypaklık etmeyin / 20.06.2025
- Bizim ünlülerin vicdanı yok mu? / 19.06.2025
- MOSSAD’ın Afganlı ajanları ve Türkiye / 18.06.2025
- İran, İsrail ve biz / 16.06.2025
- Bugün İslam Dini ‘kemale’ erdi / 15.06.2025
- İran uyanacak ve uyandıracak mı? / 14.06.2025
- Bakan Şimşek’ten korkutan açıklama: ‘En kötüyü geride bıraktık’ / 13.06.2025
- Çay, buğday derken sıra zeytinde / 22.06.2025
- 10 kez fullemek için önce bir araba lazım / 21.06.2025
- Allah'ın dininde renkten renge girip kaypaklık etmeyin / 20.06.2025
- Bizim ünlülerin vicdanı yok mu? / 19.06.2025
- MOSSAD’ın Afganlı ajanları ve Türkiye / 18.06.2025
- İran, İsrail ve biz / 16.06.2025
- Bugün İslam Dini ‘kemale’ erdi / 15.06.2025
- İran uyanacak ve uyandıracak mı? / 14.06.2025
- Bakan Şimşek’ten korkutan açıklama: ‘En kötüyü geride bıraktık’ / 13.06.2025