(dünden devam…)
Prof. Dr. Haydar Baş'ın 'Dua ve Zikir' eserinin vesileyi ele aldığı bölümü aktarmaya devam ediyoruz:
"Resûlullah'ın vefatından sonra da sahabesi O'nun mübarek vücuduna ait bir parça ya da O'nun mübarek vücuduna değen bir eşyayı vesile edinerek Cenâb-ı Hakk'a niyazda bulunmuşlardır. O'nun yüzüsuyu hürmetine duaları kabul olmuş, hastalar şifa bulmuştur.
Hz. Esmâ'dan (radiyallahu anhâ) rivayetle;
O, bize kisralar için yapılmış bir taylasân cübbesi çıkardı. Cübbenin ipekten yaması vardı. Yenleri dibacla işlenmişti. Dedi ki: "İşte bu Allah Resûlü'nün (sallallahu aleyhi ve âlihi) cübbesidir. Âişe'nin yanındaydı, o ölünce onu ben aldım. Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) onu giyerdi. Onu hastalar (suyundan içsinler diye) için yıkıyoruz, onun yüzüsuyu hürmetine şifalar diliyoruz." (Müslim, Libâs no.10, s.1641 ve Ebû Dâvud, no. 4054).
Osman b. Abdillah b. Mevheb'den (radiyallahu anh) rivayetle;
"Ailem beni bir bardak su ile Ümmü Seleme'ye gönderdi. Bir insana göz değdiği zaman ya da bir rahatsızlıkla karşı karşıya kaldığı zaman, ona bir kap gönderirdi. O da gümüş mahfazasında tuttuğu Resûlullah'ın (sallallahu aleyhi ve âlihi) kıllarından bir kılı çıkartıp (kabın içine daldırır) suyu karıştırırdı. O (hasta) ondan içerdi. Mahfazaya baktım, içinde birkaç kırmızı kıl gördüm." (Buhârî, Libâs 66, VII, 57).
Medine'de şiddetli bir kıtlık oldu. Halk, Âişe'ye koşup durumdan yakındı. Bunun üzerine dedi ki: "Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve âlihi) kabrine bakın; tavanında göğe doğru küçük bir pencere açın ki, O'nunla sema arasında hiçbir tavan olmasın." Dediğini yaptılar, öyle yağmur yağdı ki, bolluğundan otlar bitti; develer şişmanlıktan âdeta çatlarcasına semizleşti. O yıla bu yüzden 'âmu'lfetak (çatlama yılı)' denildi. (Dârimî, I, 43, Ebu'n-Nu'mân an Saîd b. Zeyd an Amr b. Mâlik en-Nekrî an Ebi'l-Cevzâ Evs b. Abdillah an Âişe senedi ile tahrîc etmiştir).
Resûlullah'ın (s.a.a.) vefatından sonra sahabesi O'na olan akrabalık bağı dolayısıyla amcası Hz. Abbâs'ı vesile ederek Cenâb-ı Hakk'a niyazda bulunmuşlardır.
"Ömer, kıtlık olduğu dönemde yağmur duası yaptığı zaman 'Abbâs'ın yüzüsuyu hürmetine' der ve 'Allah'ım biz Sana Peygamberinle tevessül eder Sen de bize rahmet verirdin; şimdi ise Peygamberinin amcasıyla tevessül ediyoruz; ne olur onun yüzüsuyu hürmetine bize yağmur ihsan et!' diye dua ederdi. Duanın ardından bolca yağmur yağardı." (Buhârî, İstiskâ 3/2, II, 15-16).
İbn Abbâs'tan (radiyallahu anh) rivâyet edildiğine göre; Allah'ın veli kullarını vesile etmek haktır.
İbn Abbâs'tan (radiyallahu anh) rivayetle;
O, "Onları (Ashab-ı Kehf'i) ancak pek az kişiler bilir" (Kehf, 22) mealindeki âyet hakkında dedi ki: "Ben o az kişilerdenim. (Ashâb-ı Kehf) Mekselemînâ, şehre para ile gönderilen Yemlîhâ, Mertûlus, Yenbûnus, Derduûnûs, çoban olan Mentiyusisunus ile köpekleri Kıtmîr."
Ebû Abdirrahmân der ki: "Babam dedi ki: Bana ulaştığına göre; kim bu isimleri bir şey içine yazıp da yangına atarsa yangın hemen söner." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat Heysemî, Mecma' VII, 53).
Peygamber Efendimiz (s.a.a.) İsm-i Âzam'ı ve Allah'ın güzel isimlerini vesile ederek edilen dualarında kabul olduğunu bildirmiştir.
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Üzüntüsü çok olan şöyle desin: 'Allah'ım! Ben Senin kulunum, erkek kulunun (babamın) ve kadın kulunun (annemin) oğluyum. Senin avucundayım. Perçemim Senin elindedir. Hakkımda hükmün geçerlidir. Hakkımdaki hükmün de âdildir. Kendini adlandırdığın ya da Kitab'ında indirdiğin veyahut gayb varlıkları içinde kendine sakladığın her isminin hürmetine, Kur'ân-ı Azîm'i, kalbimin baharı, üzüntü ve kederimin cilâsı kılmanı diliyorum.' Kim bunu okursa Allah onun üzüntüsünü giderir ve kederini feraha (sevince) döndürür." (Rezîn, el-Hâkim, Müstedrek, I, 509).
"Adamın biri Resûl-i Ekrem'e gelip, 'Ey Allah'ın Resûlü! Dün gece beni ısıran akrepten çok rahatsız oldum' dedi. Bunun üzerine Allah'ın Resûlü, 'Eğer sen yatarken, Allah'ın kelimât-i tammesine sığınıyorum, diye dua etmiş olsaydın, sana hiçbir şey zarar vermezdi' buyurdu." (Rezîn, el-Hâkim, Müstedrek, I, 509).
Yine Peygamber Efendimizin bir hadis-i şerifine göre sâlih amelleri vesile etmek haktır.
İbn Abbâs'tan (radiyallahu anh) rivayetle;
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Allah'ın yeryüzünde, hafaza meleklerinden başka, düşen ağaç yapraklarını sayan melekleri vardır. Çölde birinizin başı derde girdiği zaman, 'Ey Allah'ın kulları! Bana yardım edin!' diye seslensin." (Bezzâr, râvileri güvenilir kimselerdir. Heysemî, Mecma X, 132).
Utbe b. Gazvân'dan (radiyallahu anh) rivayetle;
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Sizden biri ıssız bir yerde bir şey kaybeder ya da bir yardım isterse şöyle desin: 'Ey Allah'ın kulları! Bana yardım edin, ey Allah'ın kulları! Bana yardım edin! Ey Allah'ın kulları tutun!' Çünkü bizim göremediğimiz nice Allah'ın kulları vardır." Bu husus, tecrübe edilmiştir. (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr; Heysemî, Mecma' X, 132)."
Gökhan Demir / diğer yazıları
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020