Yahudi fanatizmi ve İsrail (4) / Yazı dizisi...

EMPERYAL İHTİRASLARIN ODA?INDAKİ ORTADO?U

Bir Taşla Kaç Kuş?İngiltere böylece dünya hakimiyetini perçinleyen Anglo Sakson sömürü düzeninin kural tanımaz acımasızlığı ile hem doğu Akdeniz'i kontrol edecek, hem de Mezopotamya'yı ve bütün Arap coğrafyasını (Ceziret-ül Arab) sözde bağımsız, kukla devletçiklere bölüp, yükselen yeni enerji kaynağı olan petrol sahalarını ele geçirerek, hakim güç olarak bütün rakiplerine üstünlük sağlayacaktır. Bu planın uygulanması için en büyük engel ise "Hasta Adam" tanımlamasına rağmen bir türlü yıkamadıkları bütün zamanların en muhteşem, en adaletli, en dirayetli devleti olan ve ardında soykırım, sömürü, kan ve gözyaşı olmayan Devlet-i Ali Osman'ın varlığıdır! Sultan ikinci Abdülhamit Han; çıkardığı bir kanunla tarihte Kenan ili olarak bilinen topraklardan Yahudilerin gayrı menkul satın almalarını ve ne surette olursa olsun buraya yerleşmelerini yasaklar. Yahudiler buna karşılık olarak ellerindeki muazzam para gücünü kullanarak bölgenin yerli Arap halkını kullanarak, hülle yoluyla da olsa bu toprakları satın alma yoluna giderler. Padişah tüm Kenan elindeki toprakların büyük bir bölümünü satın alarak buraya çiftlikler kurar. Daha sonra bu uygulamayı Osmanlı coğrafyasının tümünde görürüz. Padişahın bedelini ödeyerek satın aldığı ve güvendiği kimselerin kullanımına bıraktığı bu geniş arazilere "Abdülhamit Çiftlikleri" adı verilecektir. Bu uygulamaya bir örnek; bugün Suriye toprağı olduğu halde İsrail tarafından işgal edilen mümbit ve bereketli, aynı zamanda su kaynaklarına sahip Golan Tepeleridir. Abdülhamit Han onaltı tepenin oluşturduğu bu bereketli toprakları mülkiyetine geçirmiş ve 6 Türkmen boyunu buraya yerleştirerek, bölgeyi bir şekilde emniyet altına almıştır. İşte bu bölgede kurulan padişahın özel mülkiyetindeki bu çiftliklere; "Filistin Çiftlikatı" adı verilmiştir.Tanzimat-Manzimat1839 yılında Sultan Abdülmecit'in batılılaşma sevdasının bir sonucu olarak; Sadrazam Mustafa Reşit Paşa tarafından "Gülhane Hattı Humayunu" ya da yaygın deyimle, "Tanzimat Fermanı" ilan edilir. Mustafa Reşit Paşa Padişah ikinci Mahmut tarafından, İngilizlerin adamı olmak suçlamasıyla tüm devlet görevlerinden vareste tutulmuş bir zattı. Tanzimat Fermanı aslında Osmanlı için yepyeni bir devrin başlangıcıdır. Bu  ferman koca Osmanlıyı parçalanmaya götüren sonun başlangıcı olacaktır. 1839'da İngiltere ve Osmanlı Devleti arasında aktedilen "Balta Limanı Gümrük Birliği" Anlaşmasıyla da Osmanlı iş gücü bütün rekabet imkanlarından mahrum bırakılarak kötü gidişe bir halka daha eklenir. Felaket halkaları kronolojik olarak peş peşe sıralanmaktadır. 1854 yılında Avrupa Birliğine giren Osmanlı Devleti zannetmektedir ki; artık Hıristiyan batı Şark Planını rafa kaldıracak, böylece parçalanma tehlikesi ortadan kalkacaktır. Çok ama çok yanılmaktadır Tanzimatçı batı hayranı zevat! Kont'un Yaptığına Bakın!Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Başbakanı Kont Andraşi çok değil bir yıl sonra batılı devletler arasında Osmanlının paylaşılmasını teklif edecektir. (Şimdiki AB sevdalıları sizin o Tanzimatçı zevattan ne farkınız var?)1856 Yılında Tanzimat'ın doğal gelişmesi olan yeni bir felaket halkası eklenir Osmanlının yok olma sürecine! "Islahat Fermanı"...Artık çözülme başlamıştır. Bu fermanla gelen yabancıların Osmanlı topraklarından her türlü menkul ya da gayrımenkulü satın almalarını serbest bırakan kanun sonrasında gayrimüslimler akın akın gelmeye başlayacaklardır. Hoşgeldiler! Yok, yook hiç de hoş gelmediler. Görevlerini yapmaya geldiler onlar. Görevlerimi neydi? Müslüman Türkü geldiği Orta Asya steplerine geri göndermek tabi. Harim-i ismetine bütün mülkiyetine el koymak. "Cebren ve hile ile vatanın bütün kalelerini zapt etmek" tabii. Her türlü hile, hurda ile milleti "fak-ru zaruret" içine itip direncini yok etmek. Milleti kendi mülkünde köle etmek! Kısacası Müslüman Türk Milletinin varlığına son vermek!.. Marifetli Yabancılar- Lavantenler 1867 yılına gelindiğinde sadece Anadolu ve Rumeli topraklarının % 67'si yabancıların mülkiyetine geçmişti bile. İlk Türk yurdu olan Emir Çaka Bey'in İzmir'inde % 5 olan gayrimüslim sayısı bir anda % 50'ler seviyesine ulaşıyordu. Bütün ticari hayatı ele geçiren bu zengin yabancılar adeta bir derebeyi gibi yaşıyor, verilen sınırsız imtiyazlarla şımardıkça şımarıyorlardı! Lavantenler adı verilen bu zümrenin zararlı faaliyetlerinden başta payitaht İstanbul olmak üzere, İzmir, Selanik, Trabzon en çok etkilenen şehirler oluyordu! Bu merkezler Lavantenler şehri olarak ünlenecektir.Doksanüç HarbiTarihe Doksanüç Harbi olarak geçen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı onarılması güç yıkımlar açmıştır Devlet-i Ali Osman'a. Rus Çarlık orduları İstanbul önlerine kadar dayanmışlardır. Ayastefanos'a (Yeşilköy) kadar gelen Ruslarla çok ağır şartlar içeren bir anlaşma yapılır. Osmanlı mirasını Çarlık Rusya'sına kaptırmak istemeyen Avrupa'nın emperyalist sömürgeci devletlerini bir telaş almıştır. Fransa Rusya'ya bir ültimatom vererek bu durumu kabul etmeyeceğini bildirir. Avusturya-Macaristan onu izler. İngilizler fiili bir hareketle, Malta'nın "La Velatta" limanında demirli olan donanmalarına İstanbul'a hareket etmesi emrini verirler. Kısa zamanda Büyük Britanya Kraliyet Akdeniz Donanması Sarayburnu önlerine demir atacaktır. Ruslar kısa zamanda bu mirası Avrupalılar olmadan yemenin imkan dahilinde olmadığını anlayacaktır. Çaresiz paylaşıma razı olur!

Yahudi fanatizmi ve İsrail (1) http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?sayfa=yazarlar&haberno=9997&tarih=2006-01-03Yahudi fanatizmi ve İsrail (2) http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?sayfa=yazarlar&haberno=10002&tarih=2006-01-04Yahudi fanatizmi ve İsrail (3) http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?sayfa=yazarlar&haberno=10011&tarih=2006-01-05