YENİ OSMANLILAR-JÖN TÜRKLERTanzimat'la birlikte bünyemize zerk edilen çok zararlı bir mikro organizma olan "Avrupa Hayranlığı" giderek müzminleşecek ve kimlik ve benlik fakiri bir takim sözde aydin etiketli "zat-ı muhterem"i onulmaz bir hastalığın pençesine düşürecektir. Bu Avrupa Mecnunları Paris'te bir araya gelerek ortak bir gaye etrafında cemiyetler oluşturuyorlardı. Bu cemiyetlerin hedefi ise; Müslüman Türk Milletinin inanç, tarih, milli kimlik, töre ve yaşantısının yok edilmesidir. Bu kişilerin Türk milletine yönelik insafsız saldırıları sonucunda büyük tahribatlar yaptıkları yadsınamaz bir gerçektir.Hıristiyan dünyasının Milletimize dönük geleneksel planına, bilerek veya bilmeyerek hizmet eden bu "defolu Türk" aydınlara; Yeni Osmanlılar-Jön Türkler gibi isimler veriliyordu.Jön Türkler sözde hürriyet ve insan hakları-demokrasi söylemleri ile Osmanlı Devletinin yıkılmasında bilmeyerekte olsa çok büyük rol oynamışlardır. Gaflet işte bu iyi niyetle sadr olan yıkımdır! Ayrılıkçı Jön Türk Hareketine maddi yardım yapanlar gafleti hıyanete taşıyanlardır. Jön Türk Hareketi finansörlerinden bazıları şunlardır: Stockholm Büyük Elçisi, Şerif Paşa-Mısırlı İzzet Paşa-Mısırlı Prenses Nazlı Hanım-Prenses Enise Hanım (Mısırlı M. Ali Paşanın eşi)-Prenses Emine Hanım. HİCAZ DEMİRYOLLARISultan Abdülhamit, başta İngilizler olmak üzere batılıların "Orta Doğu" olarak bilinen bu coğrafyaya dönük bütün planlarının farkında idi. Bu planlara karşı bir strateji geliştirilmesi olmazsa, olmaz hale gelmişti. Bu itibarla Ortadoğu ve Hicaz bölgesine ulaşacak yeni yollar yapılması bir zaruretti artık. Zira ulaşılamayan vatan, vatan değildir. Bu gerçekten yola çıkan Padişah, önce istihbarat diyerek karşı haber alma teşkilatını kurdu. Arkasından istihbarata karşı koyacak bir yapı oluşturuldu. Toprağın yabancılar tarafından satın alınması çiftlikler sayesinde önlendi. Son olarak bu toprakların koparılışını engellemeye yönelik sağlam bir bağ olarak "Hicaz demir yolları"nın inşasına başlandı.Önce demiryolu inşaatının ihalesini almak için kıyasıya bir yarış başlar Avrupalı ülkeler arasında.Abdülhamit'in kız kardeşi Seniha hanımla evlenen ve 24 yaşında vezir, daha sonrasında ise Adliye Nazırı olan Mahmud Celalettin Paşa demiryolu ihalesinin İngilizlere verilmesi yönünde kulis yapanların başında gelmekteydi. Bütün bu kulisler neci vermeyecek ve Padişahın H. Demiryolu inşaatının yapımını Almanlara vermesini engeleyemecektir. Bu nedenle Padişahla arası açılan, Damat-ı Şehriyari M.Celalettin Paşa İngilizlerin de yardımı ile Paris'e kaçacaktır.Hicaz Demiryolları inşaatı ihalesi ile Avrupalı rakiplerinin bir adım önüne geçen Almanya aslında en az diğerleri kadar tehlikeli idiler Osmanlının varlığı için! Almanların Anglo-Sakson güç karşısında Pan-German Birliği Gözünü Anadolu ve zengin Mezopotomya topraklarına dikmişti. Koca Osmanlı ne yazık ki, yağmurdan kaçarken doluya tutulduğunu fark edemeden tarih olacaktır!Hicaz Demiryollarının inşası başta Anglo Saksonlar olmak üzere Hıristiyanları çok telaşlandırdı. Bu büyük projeyi engellemek için her çareyi denediler. Türlü çeşitli yöntemlerle hicaz Demiryollarını engellemeye çalıştılarsa da buna muvaffak olamadılar. Döşenen rayların çalınmasından tutunda, işçileri tehdit, sabotaj, rüşvet, demiryolu güzergahında iç karışıklıklar çıkarma vb. yüzlerce yol ve yönteme baş vurdular. Bütün bu engelleme faaliyetleri Hicaz Demiryollarının "Medine-i Münevvere"ye ulaşmasina engel olamadi. Hicaz demiryollarinin bir zarafet örnegi olan Tren istasyonlarinin son halkasi yüce Peygamberimizin mezari şeriflerinin (Cenet-ül Baki) mukim oldugu Medine(Yesrip) de törenle hizmete açildi. DÖRT KOLDAN SALDIRDILAR Hicaz Demiryollarinin inşaati göstermiştir ki "Osmanlı asla bu kutsal topraklardan vazgeçmeyecektir". Bu hem İngiltere hem Fransa ve hem de Siyonistlerin planlarının havada kalması demektir. Oysa bu şer cephesi kolay kolay bu projeden sarf-ı nazar etmeyecektir. Öyleyse planın uygulanmasında en büyük engel olan Padişah İkinci Abdülhamit alaşağı edilmelidir!Jön Türkler hazır ve nazırdır. Derhal harekete geçildi daha çok demokrasi, daha çok insan hakları ve daha çok hürriyet söylemiyle İttihat ve Terakki Partisi sahneye çıkarıldı. Merkez Paris'ti. Daha sonra Belçika ve İsviçre (Cenevre'de) de bu kabil ayrılıkçıların yuvalandığı yerler olacaktır. Bu kabil fiillerin harekat üssü ise, Selanik olacaktır. Bütün ayrılıkçılar Selanik'te toplanmaya başlar.KANIMIZA EKMEK DOGRAYANLARSelanik Istanbul'dan sonra adeta Osmanlının ikinci baş kentidir. Bazılarınca gizli başkenttir. Üstelik Selanik şehri Osmanlı Yahudilerinin en yoğun olarak yaşadıkları kent konumundadır. Ayrıca Selanik demografik yapısına uygun olarak bir gelişme göstermiştir. Bu sebepten dolayı Selanik batı tarzı yaşamı diğer Osmanlı şehirlerinden daha çok benimsemişti. Kimler yoktur İttihatçı kartviziti taşıyan Selanik'te. Dr Nazım, Ömer Rıza, Mizancı Murat, Prens Sabahattin, Sait-i Kürdi (Sait-i Nursi), Emanuel Karasu, Dr. Abdullah Cevdet, Dr. Akil Muhtar, Dr. Bahaeddin Şakir, Dr. Şefik Hüsnü, Dr. Hasan Arif, Ethem Ruhi, Mustafa Ragıp, Tunalı Hilmi, İshak Sukuti, Nuri Ahmet ve daha yüzlerce ittihatçı yazar, subay, doktor, mühendis entelektüel sözde Osmanlı aydını. Bunlara ek olarak ta Selanik şehrinin sırtını dayadığı Makedonya dağlarında Osmanlıya karşı silahlı mücadele için kurulan ihtilalci Halaskar Zabıtan gurubu?Ayrıca Damat Mahmut Celalettin Paşanın oğlu olan Prens Sabahattinin başını çektiği ve Fedaratif bir Osmanlı Devlet yapısı kurmaya kararlı olan; "Teşebbüsü Şahsi Ademi Merkeziyet Cemiyeti" de İttihatçıların farklı bir kolunu oluşturmaktadır. Bu cemiyetin üyelerinden bazıları; Ahmet Fazlı, Dr.Nihad Reşat, İsmail Kemal, Dr. Rıfat, Miralay Zeki, Dr. Sabri, Şair Hüseyin(siret).MASONLAR-SEBATAYİST DÖNMELER"Masonluk; Osmanlı'ya İngiltere'den geldi. İngiltere Mason Locası Maşrık-ı Azamı (Üstadı) Lord Montagu (1690-1749) Osmanlı Başkentine Büyükelçi olarak atanır(1716-1718). Lord Montagu bu yıllarda İstanbul'da Masonluğun temellerini atar. Bilinen İlk Osmanlı Masonu; Sadrazam yirmi sekiz Mehmed Çelebi zade Mehmet Sait Paşadır.Osmanlıda matbaanın kurucusu olarak bilinen, Macar dönmesi İbrahim Müteferrika ile, Mühendis Hane-i Berri-i Humayun'un kurucusu olan Fransız dönmesi, Humbaracı Ahmet Paşa (Kont Bonneval) da masonların ilklerindendir.Bu ikisinin mezarı Galata Mevlevihanesindedir. Osmanlıda ilk Mason Locası da Galata'dadır. (Bu bilgileri derlediğim Soner Yalçın da soruyor; Masonlar, Mevleviler ve Dönmelerin perde arkasında kalan ilişkileri nedir diye?) Masonların, din düşmanlığı yaptığı, devlet içinde devlet kurmaya çalışmaları gibi mücbir sebeplerden dolayı,Masonluk önce Avrupa'da, daha sonra da, Osmanlı memalikinde yasaklandı. Bir müddet sonra Avrupa'da olduğu gibi Osmanlı İmparatorluğunda'da bu yasak kalktı ve Masonluk devlet dahilinde hızla örgütlendi. Padişah Üçüncü Selim Han'ın iktidarı Masonluğun yeniden ortaya çıktığı dönemdir. Tanzimat'la gelen Serbest Ticaret Anlaşmasi ile, Osmanli'da Ingiliz ve Fransiz Mason localari kuruldu. Bunlari; Italyan, Alman, Yunan, Ermeni ve Müslüman Türk Localarinin kurulmasi takip etti. (Mason olmak giderek aydin ve entelektüel olmakla eşdeger kabul edilmeye başlayacaktir. Böylece Padişah Beşinci Murat, Şeyhülislam Musa Kazim Efendi bile mason localarina kayit olacaklardir!) Posta Müvezziliginden Osmanli Sadrazamligina giden, Ittihatçilarin önderlerinden Mehmet Talat Paşa da Masondu. Talat Paşa Fransiz Büyük Maşrik-i Azam'ının başında olduğu Veritas Locasına bağlıydı. (Soner Yalçın, Efendi).VATAN ve HÜRRİYET CEPHESİ!Selanik'te bu hadiseler olurken, Mustafa Kemal Şam Garnizonunda görevlidir. Mustafa Kemal Avrupalilari çok iyi tanimaktadir. Yine çok iyi bilmektedir ki Osmanli Devleti bu haliyle bu badireleri asla atlatamaz. Zira devlet; toprak olarak hala çok büyüktür. Bu baş; devasa bir büyüklük arz eden geniş topraklara havi, bu koca gövdeyi idare etmekten acizdir. Üstelik devletin düşmanlari da çok ama çok zorludurlar! Hele, hele de istediklerini almadan asla pes etmeye niyetli görünmemektedirler. Ayrica vatan dahilinde her türlü işbirlikçiyi de elde etmişlerdir. Görünen odur ki bu tehlikeyi bertaraf etmek için yeni stratejiler geliştirmek zarureti vardir.Mustafa Kemal görevli oldugu Şam'da; kendisi gibi düşünen vatansever arkadaşlari ile "Vatan ve Hürriyet Cephesi" adlı bir cemiyet kurar. Vatan ve Hürriyet Cephesi Cemiyetinin temel gayesi; milli sınırların belirlenerek, bu toprakları elde tutmak için farklı stratejiler uygulamaktır. Vatanın milli sınırları yani Misak-ı Milli! İşte bu toprak kutsal kabul edilmeli ve her türlü ayrılıkçı unsurdan temizlenmelidir. Milli bir uyanış başlatılmalıdır. Başa ağır gelen gövde küçültülmeli ve çağın gereklerine uygun yöntemlerle korunmalıdır. Bunun için küçülmek şarttır. Görünen o ki; artık Osmanlı ta Hint denizi kıyılarına Yemen'e, Aden'e yetişememektedir. Üstelik başta Hicaz bölgesi toprakları olmak üzere, gerek Balkanlar, gerek Magrip vilayetlerinde "Osmanlılığı reddeden ayrılıkçı hareketler önlenemez bir hal almıştır. Üstelik bu hareketler adeta ateşin üstüne benzin dökmekle eş değer olan kışkırtma ve her türlü lojistik destek sağlanmak suretiyle Avrupalı devletler tarafından idare edilmektedir. Avrupalı ajanlar Mısır'da, Yemen'de, Hicaz'da, Şam'da, Kudüs'te, Hayfa'da, Beyrut'ta, Musul'da, Bağdat'ta, Basra'da adeta cirit atmaktadırlar. Ta 1710 yılından başlayarak, İngiliz Ajan Humpher vasıtasıyla Hicaz bölgesinde meydana çıkan Vahhabilik, Arap dünyasında bir takım çöl bedevilerince benimsenmesi neticesinde, Osmanlıya karşı isyanlar başlamıştır. Alınan tedbirler ise vatan dahilinde ki işbirlikçiler sayesinde başarılı olamamaktadır. Ayrılıkçı bazı Araplar batılı ajanların organizatörlüğünde gizli cemiyetler kurmuş ve Devlet-i Ali Osman'ın yıkılması planındaki yerlerini almışlardı. Çok zararlı faaliyetler icra edecel olan bu işbirlikçi Arap tedhiş örgütlerinden bazıları şunlardır: "El-Eha-ül Arabi, Ella El Merkeziye, Evlad-ı Arap,El-Müntedül Ebedi, Cemiyeti Kahtaniyye (Merkezi İstanbul Büyük Ada), Ahad... İşte Vatan ve Hürriyet Cephesi bu çetin şartlarda devletin parçalanıp yok olmasının önlemesi gayesi için kurulmuştur.
Yahudi fanatizmi ve İsrail (1) http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?sayfa=yazarlar&haberno=9997&tarih=2006-01-03Yahudi fanatizmi ve İsrail (2) http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?sayfa=yazarlar&haberno=10002&tarih=2006-01-04Yahudi fanatizmi ve İsrail (3) http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?sayfa=yazarlar&haberno=10011&tarih=2006-01-05Yahudi fanatizmi ve İsrail (4) http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?sayfa=yazarlar&haberno=10016&tarih=2006-01-06Yahudi fanatizmi ve İsrail (5) http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?sayfa=yazarlar&haberno=10025&tarih=2006-01-07Yahudi fanatizmi ve İsrail (6) http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?sayfa=yazarlar&haberno=10031&tarih=2006-01-08
Yahudi fanatizmi ve İsrail (1) http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?sayfa=yazarlar&haberno=9997&tarih=2006-01-03Yahudi fanatizmi ve İsrail (2) http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?sayfa=yazarlar&haberno=10002&tarih=2006-01-04Yahudi fanatizmi ve İsrail (3) http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?sayfa=yazarlar&haberno=10011&tarih=2006-01-05Yahudi fanatizmi ve İsrail (4) http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?sayfa=yazarlar&haberno=10016&tarih=2006-01-06Yahudi fanatizmi ve İsrail (5) http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?sayfa=yazarlar&haberno=10025&tarih=2006-01-07Yahudi fanatizmi ve İsrail (6) http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?sayfa=yazarlar&haberno=10031&tarih=2006-01-08
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Bekaroğlu / diğer yazıları
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (48) / Yazı dizisi / 07.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (47) / Yazı dizisi / 06.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (46) / Yazı dizisi / 05.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (45) / Yazı dizisi / 04.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (44) / Yazı dizisi / 03.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (43) / Yazı dizisi / 02.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 01.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 28.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (41) / Yazı dizisi / 27.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (40) / Yazı dizisi / 26.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (47) / Yazı dizisi / 06.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (46) / Yazı dizisi / 05.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (45) / Yazı dizisi / 04.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (44) / Yazı dizisi / 03.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (43) / Yazı dizisi / 02.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 01.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 28.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (41) / Yazı dizisi / 27.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (40) / Yazı dizisi / 26.02.2006