(dünden devam…)
"Kur'ân-ı Kerîm'in beyanına göre, Yahudilerin isyanları çok büyüktü. Bunlardan bazıları şunlardı: Ahitlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerini inkâr etmeleri, peygamberleri öldürmeleri, Hz Meryem'e iftira etmeleri, daha büyüğü 'Biz Meryemoğlu İsa Mesih'i öldürdük" diye övünmeleri... Keza, Kur'ân-ı Kerîm, Benî İsrail'in büyük isyan alameti olarak, haksız yere insanların mallarını yemelerinden, men edildikleri halde faiz almalarından da bahseder. (Nisâ: 155-161).
Ve Benî İsrâil, Musa (as)'a itaat etmeyip imandan döndükten sonra; "Biz açıkça Allah'ı görmedikçe sana inanmayız" diyecek kadar ileri gitmişlerdi. Bu söz üzerine de derhal onları yıldırım çarpmıştır. (Bakara: 54, 55).
Yahudilerin kötü hallerinden biri de; işledikleri fenalıklardan birbirlerini vazgeçirmemeleriydi. Emr-i bi'l ma'ruf ve nehy-i ani'l münkerden kaçınıyorlardı. (Mâide: 78-79). Halbuki (öncelikle) bilginleri ve fakihleri onları işlemekte oldukları haramlardan alıkoymaya çalışmalıydı. (Mâide: 63).
Öte yandan kitap ehli oldukları bilinen Yahudilerin çoğunun diğer kâfirlerle dost oldukları, onlarla beraber hareket ettikleri tarihi bir gerçektir ve bu gerçek bize Kur'ânla bildirilmektedir. (Mâide: 80).
Yahudilerin pek azı müstesna olmak üzere, çoğunluğu İslâm'a inanmadı. Müminlere düşman kesilen Yahudiler, Müslümanları da kendi yanlış itikatlarına döndürmek için gayret gösterdiler. Bu durum Kur'ân'da şöyle bildirilmektedir. "Sen onların kendi dinlerine uymadıkça, Yahudiler ve Hırist'ıyanlar senden razı olmazlar." (Bakara: 120).
Yahudilerin vasıf ve karakterleri, tarih boyunca yaşadıkları felaketler ve çıkardıkları fitneler özel bir araştırma konusu olacak nitelikte geniştir. Biz bu genel tanıtımdan sonra, İslâm'ın bidâyetinde Yahudilerin aldıkları tavrı ve İslâm'a itirazlarını vurgulamaya çalışacağız. Resûlullah (s.a.v)'in Medine'ye hicretinden sonra Müslümanlarla Yahudiler arasında yakın münasebetler başladı. O dönemde Medine'de iki kavim oturmakta idi: 1- Yahudiler, 2- Evs ve Hazrec kabilelerinden müteşekkil müşrik Araplar.
Hicretin başlangıcında, Yahudilerle müşrik Arapların arası iyi olmadığı gibi, Evs ve Hazrec kabilelerinin arasında da savaş eksik olmuyordu.
Bir de Medine'de bir İslâm topluluğu mevcuttu. Bunlar, Birinci ve İkinci Akabe biatinde hazır bulunan Medineli Müslümanlarla, İslâm'ı yaymak için Medine'ye gönderilen Mus'ab b. Umeyr gibi İslâm davetçilerinin büyük gayretiyle oluşmuş bir topluluktu. Sevgili Peygamberimizin (sav)'in Medine'ye teşrif etmeleriyle birlikte, Medineli Arapların tamamına yakını Müslüman olmuş; Evs ve Hazrec kabileleri Allah'ın lütfuyla İslâm'ın nuruna kavuşmuş, kardeş olmuşlardı."
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020