Yaşlı siyasetçilerin polemiklerinden bıkmadınız mı?

Bıkmadıysanız! Bıkmanız için son örnekleri yazayım.

CHP lideri bir açıklama yaptı. Erdoğan cevap verdi ve karşılıklı restleşmeler neticesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP lideri hakkında suç duyurusunda bulundu. 

Tabi iki liderin kurmayları da boş durmadı. Dozu arttırarak tehdit boyutuna kadar işi götürdüler!

Örneğin AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, "Bak bayım! Bu tür sufle tehditleri 11 yıldır yapıyorsun. Ateşle oynuyorsun. Şunu unutma! Biz tiyatro diye itibarsızlaştırmaya çalıştığın 15 Temmuz cehenneminden çıktık. Kimi, tehdit ettiğine dikkat et' dedi.

İçişleri Bakanı Soylu ise 'beceriksizliğini ve yetersizliğini sarhoş narasıyla kapatmaya çalışan Kılıçdaroğlu, "Heyyt!" demiş. Çok korktuk(!) Hesabı yol arkadaşların PKK'nın siyasi taşeronuna mı yoksa FETÖ'ye mi sordurursun. Milletimiz senin 'ne' olduğunu, çok iyi biliyor Kılıçdaroğlu" dedi.

Peki, CHP Lideri ne demişti ki AKP kurmayları bu kadar celallendi? 

Sayın Erdoğan'ın 20 yıl önce henüz milletin vekili bile değilken kurduğu cümleleri 20 yıl sonra milletin vekili olarak kurdu.

Tarih 2001 ve AKP yeni kurulmuş bir parti. Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuşuyor;

"Devletin imkânları belli bir siyasi parti veyahut da siyasi maksatlı operasyonlar için kullanılıyor. Devletin bürokratlarına suç işlettiriliyor. Buradan açıkça ilan ediyorum, bu işleri yapanlar, yaptıkları hukuksuz ve ahlaksız her türlü faaliyetin altında ezilecekler."

Tarih 2021 ve CHP lideri, bürokratlara sesleniyor; "Siz, Erdoğan ailesinin değil, bu devletin şerefli memurlarısınız. 18 Ekim Pazartesi itibarıyla bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacaktır. 'Emir almıştım' diyerek bu kirli işlerden sıyrılamazsınız. Size kanun dışı ne yaptırılıyorsa pazartesi itibarıyla durun. Bu illegal paralel sistemlerden elinizi eteğini çekin."

Mantık aynı mantık. Cümleler bile hemen hemen aynı. O yüzden Sayın Soylu ve Mahir Ünal'a, tepkiniz kime, diye sormak istiyorum!

Siyasi cinayet

Muhalefet, ''siyasi cinayetler' hakkında duyum ve kaygılarını dile getirdiler.

AKP lideri, cami çıkışı, 'kaygın varsa yargıya git, ispatla' dedi.

Savcılık iddia sahiplerini ifadeye çağırdı, delil istedi.

İddia sahibinin avukatı delil olarak şunları savcının önüne koydu:

16 Aralık 2018 tarihinde (müvekkil Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik olarak kullanılan); 'Bilesin ki bu millet 15 Temmuz'da FETÖ'cülere ve uşaklarına meydanları nasıl dar ettiyse, yine dar ederiz. Bunu böyle bilesin. Sen, 15 Temmuz'da tankların arasından kaçıp Bakırköy Belediyesi'ne gitmiş olabilirsin. Bu defa kaçmaya fırsat bile bulamazsın. Onu bil'.

2. delil: 26 Mayıs 2021 tarihinde (Meral Akşener'e yönelik olarak kullanılan); '...Gelin hanıma gayet güzel ders veriliyor. Yine dua et ki gelin hanıma çok ileriye gitmeden ders verdiler. İkizdere yetmedi, Çayeli'ne gittin. Orada da gerekeni yaptılar. Daha neler olacak neler'.

3. delil; 7 Ekim 2021 tarihinde (müvekkil Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik kullanılan); 'Ülkenin yönetimine talip olduklarını söylemekten vazgeçmelerinin kendileri için daha iyi olacağını da hatırlatmak istiyoruz' şeklindeki ifadeler, kamuoyunda tartışılan ve soruşturma konusu yapılan 'Siyasi Cinayetler ve Tehditler' tartışmasının dayanağını oluşturmaktadır.

Savcılar bu delilleri kale alır mı, almaz mı? AKP Genel Başkanını ifadeye çağırılar mı, çağırmazlar mı, bilmem ama yaşlı liderlerin şahsi ve parti bekaları için sanal gündem oluşturup, tabanlarını sıcak tutma gayretleri hem devletimizde, hem de milletimizde büyük yaralar açacak boyuttadır. 

Artık milletimiz yaşlı politikacıların ideolojik restleşmelerinden ve bu restleşmelerde sınır tanımamazlıklarından bıktı, usandı.

Bu devlete ve millete kin pompalayan değil çözüm, çare üreten, hedefi olan, hayalleri olan, dünyalık ihtirasları olmayan dinamik bir lider lazımdır. 

Kimdir o lider? BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'tan başkası değildir.